chicagolu piyanist, harika vokali olan cazcı muzisyen.
patricia barber
jacques brelin ne me quitte pas adli sarkisini if you go away seklinde yeniden soylemis,chicagolu hanimkizimiz.
patricia barber, chicago kökenli bir piyanist ve vokalisttir -şu sıralar “cool caz”ın prensesi olarak adlandırılıyor. ilk birkaç albümünde caz standartları ile bazı popüler şarkıları soğutup “pastorize” ederek yorumlamış ve müzik eleştirmenlerinin dikkatini çekmiştir. daha sonra, “geleceğimin üstünü çizmemek için geçmişimin üstünü çizdim.” diyerek kendi parçalarını yazmış, bestelemiş ve “verse”(dize-kıta) adlı albümü caz severlere sunmuştur. ben, bu tavrın günümüz müzisyenlerinin çok yakından bildiği “nostalji ticareti”ne karşı geliştirilmiş en güçlü direnç olduğuna inanıyorum.
“verse”deki parçalar, tüm “cool caz” parçaları gibi “kurşun geçirmez bir karanlık”la birlikte parlıyorlar. sanırım, albümdeki ilk parçanın “the moon” ismini taşımasının sebebi de bu garip karanlıktır; şarkının bir bölümünde şöyle diyor: but tonight / there won’t be light / cause i can’t shine / without you. bahsettiğim derinliğin dibinde, şarkı sözlerinin şiirselliği ve imge yoğunluğu var. barber’a sözlerindeki şiirselliğin nedeni sorulduğunda bu durumun okuduğu şiir kitaplarının ve e.e.cummings’in etkisi olduğunu söylüyor. piyanist olarak da en çok etkilendiği caz sanatçısının “bill evans” olduğunu belirtmekten kaçınmıyor. gerçekten de bill evans’ın melodilerini ve tuşelerini düşündüğümüzde her bir müzik cümlesinin bir şair tarafından yazılmış “dizeler” olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. patricia barber da imgesel anlatımın gücünün farkında ve “şiir”in gizemini takip eden ekolün yeni nesil temsilcisi gibi görünerek caz hayatına devam ediyor. ayrıca, “cool caz” türünde çalgılar arasındaki iletişim ya da cümleler daha iyi ayrıştırılabilir bir yapı oluşturur. cool caz’a özgü bu ağır ve yoğun anlatım, müziği daha iyi anlamlandırabilmemizi sağlıyor. kısacası, patricia barber, müziğinin göstergelerini tane tane, yavaş yavaş dinleyicilerine sunuyor. böylece cazın güzelliğini ve rengini daha kolay bir biçimde algılıyoruz.
şimdi, şu şekilde bir soru soralım kendimize: “eğer şarkı sözleri imge yoğun dizelerden oluşacaksa bunu “cool caz”ın dışında hangi müzik türü aracılığıyla gerçekleştirebiliriz? hangi müzik “cool caz”dan daha iyi taşıyabilir şiiri? belki etnik sentezler bunu başarabilir, ama diğer türler için bu deneyin çelişik bir durum alacağını, gizli bir çirkinliğe bürüneceğini düşünüyorum. kabul etmek gerekli -patricia barber şiirsel söylemlerini müziğine sığdırabiliyor ve şarkılarının eğreti hiçbir tarafı yok. “cool caz”ın prensesinin dengelemeyi başardığı bu alaşım, hem müzikal hem de edebi bir beceridir ve kesinlikle takdir edilmesi gereken bir olgudur. bu başarı yüzünden barber’a “caz şairi” diyebiliriz. yoksa, tabii ya, patricia barber “poetik caz” adlı yeni bir caz türü keşfetmek için uğraşıyor olmasın? belki… bunu akademisyenlerin incelemesi lazım. ama “zurnanın son deliği” olan akademisyenler değil, gerçek akademisyenler bu konu üzerinde titizlikle çalışmalı…çünkü bu kadın bizim ezberimizi bozdu. ben, dinleyici sıfatımla, barber’ın “dize”lerinin ve müziğinin önünde saygıyla eğilerek bu yazıyı sonlandırmayı düşünüyorum. ancak, akademisyenler ise çalışmaya şimdi başlayacaklar…
www.mevsimsiz.com
“verse”deki parçalar, tüm “cool caz” parçaları gibi “kurşun geçirmez bir karanlık”la birlikte parlıyorlar. sanırım, albümdeki ilk parçanın “the moon” ismini taşımasının sebebi de bu garip karanlıktır; şarkının bir bölümünde şöyle diyor: but tonight / there won’t be light / cause i can’t shine / without you. bahsettiğim derinliğin dibinde, şarkı sözlerinin şiirselliği ve imge yoğunluğu var. barber’a sözlerindeki şiirselliğin nedeni sorulduğunda bu durumun okuduğu şiir kitaplarının ve e.e.cummings’in etkisi olduğunu söylüyor. piyanist olarak da en çok etkilendiği caz sanatçısının “bill evans” olduğunu belirtmekten kaçınmıyor. gerçekten de bill evans’ın melodilerini ve tuşelerini düşündüğümüzde her bir müzik cümlesinin bir şair tarafından yazılmış “dizeler” olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. patricia barber da imgesel anlatımın gücünün farkında ve “şiir”in gizemini takip eden ekolün yeni nesil temsilcisi gibi görünerek caz hayatına devam ediyor. ayrıca, “cool caz” türünde çalgılar arasındaki iletişim ya da cümleler daha iyi ayrıştırılabilir bir yapı oluşturur. cool caz’a özgü bu ağır ve yoğun anlatım, müziği daha iyi anlamlandırabilmemizi sağlıyor. kısacası, patricia barber, müziğinin göstergelerini tane tane, yavaş yavaş dinleyicilerine sunuyor. böylece cazın güzelliğini ve rengini daha kolay bir biçimde algılıyoruz.
şimdi, şu şekilde bir soru soralım kendimize: “eğer şarkı sözleri imge yoğun dizelerden oluşacaksa bunu “cool caz”ın dışında hangi müzik türü aracılığıyla gerçekleştirebiliriz? hangi müzik “cool caz”dan daha iyi taşıyabilir şiiri? belki etnik sentezler bunu başarabilir, ama diğer türler için bu deneyin çelişik bir durum alacağını, gizli bir çirkinliğe bürüneceğini düşünüyorum. kabul etmek gerekli -patricia barber şiirsel söylemlerini müziğine sığdırabiliyor ve şarkılarının eğreti hiçbir tarafı yok. “cool caz”ın prensesinin dengelemeyi başardığı bu alaşım, hem müzikal hem de edebi bir beceridir ve kesinlikle takdir edilmesi gereken bir olgudur. bu başarı yüzünden barber’a “caz şairi” diyebiliriz. yoksa, tabii ya, patricia barber “poetik caz” adlı yeni bir caz türü keşfetmek için uğraşıyor olmasın? belki… bunu akademisyenlerin incelemesi lazım. ama “zurnanın son deliği” olan akademisyenler değil, gerçek akademisyenler bu konu üzerinde titizlikle çalışmalı…çünkü bu kadın bizim ezberimizi bozdu. ben, dinleyici sıfatımla, barber’ın “dize”lerinin ve müziğinin önünde saygıyla eğilerek bu yazıyı sonlandırmayı düşünüyorum. ancak, akademisyenler ise çalışmaya şimdi başlayacaklar…
www.mevsimsiz.com
pazartesi günü ortaköy gecelerine ses verecek olan maskulin tonlu jazz vokal....
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?