istek ve aşk onları kavramış saçlarından
sürüklüyordu. gök mordu;
ayışığı ihtiyar çınar ağaçlarından
yüzlerine düşüyordu.
fısıl fısıl binlerce dudaktı yaprakları
dalcıkların kuytularda;
onların da kopmuş birer yaprak, dudakları
akıp gidiyor sularda.
sürükleniyordu aşkın sesine doğru;
aşkın çağrısı tez, keskin.
bir ateş yanıyordu sibiryalarında bu
işıksız serserilerin:
- içimi gıcıklıyor bu ıhlamur kokusu
bu ıhlamur kokusu, ah!
ya görünmez güllerin kokuları! .. - hep pusu
hep pusu bana, kah kah kah...
- bir kedi sever gibi okşasın istiyorum
parmakların saçlarımı.
bu gece bütün ömrüm yaşasın istiyorum
doyur bütün açlarımı!
birleşelim bu gece tek bir göğüste atan
kalbinde bin sevişmenin.
içsem şu damlayan ayışığını dallardan
ak südü sanki memenin.
ölsek bile ne çıkar! tek böyle sarmaş dolaş
şuracıkta sabah sabah
birbirinde başlamış, birbirinde tükenmiş
iki ölücük... - kah kah kah...
erkek susamış yılan gibi sokulgan, kıvrak
uzanıyor gözlerine;
bir şey boşalıyor lık lık lık, kadında sıcak
bir kan gibi ta derine.
ahmet muhip diranas
parkta serenad
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?