(bkz: kaşar)
orospu
bir "orospu" anısı;
nevizade'nin "kadir" zamanları , seksenlerin ikinci yarısı.
masa sandalyenin daha yeni yeni sokağa taşmaya başladığı ,
şampiyon'un seyyar tezgahtan mekan sahipliğine geçtiği dönemler.
kadir'de oturuyoruz bir gün , çarşamba , mutedil bir hava güzel servis , olgun müşteri saatleri.
karşı duvrda daha mekanlar açılmamış , duvarın dibinde bir müptezel çömelmiş servis yapan garsonlara acı tatlı laf sokuyor , tek derdi bir duble rakı meze de filan gözü yok , gözü dönük zaten aradığına ulaşamamış rakı ile boğma derdinde kanarını. ajitasyon 1 saat filan sürdü, sonra kalktı ayağa belinden kallavi bir kasap bıçağı çıkardı ,
ana avrat düz yürüdü masaların üstüne , iki masa öteden tereddütsüz fırladı bir orospu (dönemim yaygın söyenişi kevaşe, o zamanlar orospu denmezdi çok haysiyetsizdi orospuluk , kevaşe kavramsal olarak daha onurlu idi)
ben diyim 46 siz diyin 48 beden bir kalıp siyah etek hafifi diz üstü , siyah bulüz , siyah saç kırmızı ruj , lokum gibi bembeyaz mis gibi bir ten.
uleeeyn deyyus diye bağırarak , sağ eliyle bıçağın keskin tarafını hava kavradı ve çekti aldı müptezelin elinde , savurdu bıçağı uzağa , kanayan elinin avuç içi ile 2 tane yerleştirdi müptezelin suratın , kan revan , müptezel yere düşmeden uçtu çaktı kayboldu , döndü ortama , iki kişilik masalardan birinin üstünden (ki oturanlar vardı masada) beyaz masa örtüsünü sol eliyle çekti aldı , sardı kanayan elini , kadire döndü "kadir yaz hesaba sonra halleşiriz, eyvallah" dedi ve döndü gitti.
bir daha denk gelmedi bu kevaşe bilmem nerelerdedir , tıfıldık o zamanlar kadire de soramadık kimdir nedir nerededir diye ,rahmetli oldu ise allah gani gani rahmet eylesin.
okuyan olursa bu yazıyı bir selam göndersin bu mert kevaşeye.
nevizade'nin "kadir" zamanları , seksenlerin ikinci yarısı.
masa sandalyenin daha yeni yeni sokağa taşmaya başladığı ,
şampiyon'un seyyar tezgahtan mekan sahipliğine geçtiği dönemler.
kadir'de oturuyoruz bir gün , çarşamba , mutedil bir hava güzel servis , olgun müşteri saatleri.
karşı duvrda daha mekanlar açılmamış , duvarın dibinde bir müptezel çömelmiş servis yapan garsonlara acı tatlı laf sokuyor , tek derdi bir duble rakı meze de filan gözü yok , gözü dönük zaten aradığına ulaşamamış rakı ile boğma derdinde kanarını. ajitasyon 1 saat filan sürdü, sonra kalktı ayağa belinden kallavi bir kasap bıçağı çıkardı ,
ana avrat düz yürüdü masaların üstüne , iki masa öteden tereddütsüz fırladı bir orospu (dönemim yaygın söyenişi kevaşe, o zamanlar orospu denmezdi çok haysiyetsizdi orospuluk , kevaşe kavramsal olarak daha onurlu idi)
ben diyim 46 siz diyin 48 beden bir kalıp siyah etek hafifi diz üstü , siyah bulüz , siyah saç kırmızı ruj , lokum gibi bembeyaz mis gibi bir ten.
uleeeyn deyyus diye bağırarak , sağ eliyle bıçağın keskin tarafını hava kavradı ve çekti aldı müptezelin elinde , savurdu bıçağı uzağa , kanayan elinin avuç içi ile 2 tane yerleştirdi müptezelin suratın , kan revan , müptezel yere düşmeden uçtu çaktı kayboldu , döndü ortama , iki kişilik masalardan birinin üstünden (ki oturanlar vardı masada) beyaz masa örtüsünü sol eliyle çekti aldı , sardı kanayan elini , kadire döndü "kadir yaz hesaba sonra halleşiriz, eyvallah" dedi ve döndü gitti.
bir daha denk gelmedi bu kevaşe bilmem nerelerdedir , tıfıldık o zamanlar kadire de soramadık kimdir nedir nerededir diye ,rahmetli oldu ise allah gani gani rahmet eylesin.
okuyan olursa bu yazıyı bir selam göndersin bu mert kevaşeye.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?