(bkz: kahraman tazeoğlu) nun birey yayıncılıktan çıkan muhteşem kitabı
ölü bir kentin morg alfabesi
bu kitaptan bazı bölümler yazarın susacak var adlı romanında da bulunmaktadır.
her aşk katilidir bir öncekinin
rüzgarlı bir tepenin yamacındayım şimdi
kent suskun
ve istasyonlar ayrılık için var bu şehirde
imlası buzuk, üşümüş ve kirli bir çocuk olurum seni düşünürken
ömrüme iliştirdiğim martı leşleri yamalı bir geçmişi oynar
imtihanlar ve intiharlar üzerine kurulu hayatlardan
gecenin en serseri yanını alırım günceme
durup durup şiirler yazmak yoluna
yeni bir yaşam biçimim oldu son günlerde
kendimi sende kalabalık buluşum belki de bundan
her gece yorganımın altında sakladığım
kırlangıç sürüleriyle geliyorum sana
sen uykudayken
babam her gece ölüyor şimdilerde
annem nihavent bir çığlık oluyor
bana en çok sensizlik koyuyor
sonra babilin asma bahçelerine asıyorum kendimi
uyanmak için
eski bir aşkını anlatıyorken bana
konuştuklarından yapılma bir sessizlik oluyor ağzım
kaç kez kanıyorum bir bilsen
(ya da hiç bilmesen)
sesinin ardında yüzün sessiz bir tabanca gibi duruyor
kendimi kötü kurulmuş bir cümle sanıyorum
gece yüklü bir kamyon uykularımı solluyor
yastığının altında yalnızlığın var biliyorum
oysa ben senden bir bardak su istedim
akdeniz değil
son yalnızı benimdir bu kentin
istanbul arkamdan gelir
ey hüznü yüzünde gülücük diye taşıyan kız
hep kendine mi saklarsın çocukluğunu
ağzıma bir bulut bulaşsa da yokluğundan yapılmış
kayadan seken kurşun
en serseri yanımız olur kimi zaman
ve ben hep kendimi terk ederim senden
her katilin aşkı
her aşkın katili
bir öncekinin faili
hep ben olurum
hep ben ölürüm
içime uzanan koridorların ortasından
hep gülerdin beni görünce
bense sana hep geç kalırdım
sona kalırdım
sonra kanardım
yağmurlarla inseydin içime
içim senden yanaydı
yüzümdeki işgaller senden karaydı
seni sevmek en gizli ağlama biçimimdi
sana yazacaklarım sil sil bitmezdi
ve ben
sende hiçbir şeydim
sen bende her şeyken
canım
yastığının altında biriktirdiğin yalnızlıklarım
kendine varlaşıp bana yoklaşan biri yapar seni
ve ne kadar kaçsan o kadar yakınsındır aslında kendine
geciken sevdalar yıkık kentlere benzer bilirsin
ve sevgisizlik alır bir gün seni benden
işte bu yüzden
sen hep sevil
hep sevil
sevil
kahraman tazeoğlunun "ölü bir kentin morg alfabesi" adlı kitabından.
rüzgarlı bir tepenin yamacındayım şimdi
kent suskun
ve istasyonlar ayrılık için var bu şehirde
imlası buzuk, üşümüş ve kirli bir çocuk olurum seni düşünürken
ömrüme iliştirdiğim martı leşleri yamalı bir geçmişi oynar
imtihanlar ve intiharlar üzerine kurulu hayatlardan
gecenin en serseri yanını alırım günceme
durup durup şiirler yazmak yoluna
yeni bir yaşam biçimim oldu son günlerde
kendimi sende kalabalık buluşum belki de bundan
her gece yorganımın altında sakladığım
kırlangıç sürüleriyle geliyorum sana
sen uykudayken
babam her gece ölüyor şimdilerde
annem nihavent bir çığlık oluyor
bana en çok sensizlik koyuyor
sonra babilin asma bahçelerine asıyorum kendimi
uyanmak için
eski bir aşkını anlatıyorken bana
konuştuklarından yapılma bir sessizlik oluyor ağzım
kaç kez kanıyorum bir bilsen
(ya da hiç bilmesen)
sesinin ardında yüzün sessiz bir tabanca gibi duruyor
kendimi kötü kurulmuş bir cümle sanıyorum
gece yüklü bir kamyon uykularımı solluyor
yastığının altında yalnızlığın var biliyorum
oysa ben senden bir bardak su istedim
akdeniz değil
son yalnızı benimdir bu kentin
istanbul arkamdan gelir
ey hüznü yüzünde gülücük diye taşıyan kız
hep kendine mi saklarsın çocukluğunu
ağzıma bir bulut bulaşsa da yokluğundan yapılmış
kayadan seken kurşun
en serseri yanımız olur kimi zaman
ve ben hep kendimi terk ederim senden
her katilin aşkı
her aşkın katili
bir öncekinin faili
hep ben olurum
hep ben ölürüm
içime uzanan koridorların ortasından
hep gülerdin beni görünce
bense sana hep geç kalırdım
sona kalırdım
sonra kanardım
yağmurlarla inseydin içime
içim senden yanaydı
yüzümdeki işgaller senden karaydı
seni sevmek en gizli ağlama biçimimdi
sana yazacaklarım sil sil bitmezdi
ve ben
sende hiçbir şeydim
sen bende her şeyken
canım
yastığının altında biriktirdiğin yalnızlıklarım
kendine varlaşıp bana yoklaşan biri yapar seni
ve ne kadar kaçsan o kadar yakınsındır aslında kendine
geciken sevdalar yıkık kentlere benzer bilirsin
ve sevgisizlik alır bir gün seni benden
işte bu yüzden
sen hep sevil
hep sevil
sevil
kahraman tazeoğlunun "ölü bir kentin morg alfabesi" adlı kitabından.
kent şiirleri-3
isimsiz…
kentler korkaklık için vardır sevgilim
paslı bir maymuncukla açmaya geldim
kilitledikçe çoğalan kapılarını
utanç içeri kaçacak şimdi ceplerimden
gizsel zamanların odandadır hep bilirim
ve her akşam
şehirlerarası bir yolculuk başlar evine
sayamayacağım kadar çok
otobüs durağı vardır yolunda
ansızın bastırır karanlık korkaklık için
çünkü korkaklık bir şehirdir ölmeden
ağlanmayan
herkes geç kaldığı kadar varır hayata
ve kavgadan tehirli bir hayat
iskalanmış bir sevdadan çarpık bir
hüzünle aşka bulanmaktır oralarda
her şey yeniden konumlanır
en kanadığın yerden başlarsın
kendini onarmaya
ki unutmaktır kendini onarmak
yeni yaralar açarak içine
bütün bulvarları bu şehrin
korkaklığa durur öylece
irem işi bir bozgun getirebildim ancak sana
şimdi bir ağlasam
kahkahası olurum bütün şehrin
bana sakın bağırma
do minör bir çığlık yutkunurum
sahipli bir bakış ekleyerek kimliğime çıkarım
bu kentten
bir çarşı kalabalığına dağılır yüzüm
ben istanbul ağlarım
asırlardır içimdeki karanlığa düşüyorum
perçemine tutunabilir miyim bu sefer?
hüzünlü çocukluğuna uzattığın
saçlarını kesmişler bu şehirde
şimdilerde kısaymış saçların, acıların
ama düşlerini çalıyorlar çekmecenden
sen uyanmıyorsun
gerçeğe uyutup, yalana uyandırıyorlar bizi
inançların coplandığı bir ülkede yaşıyoruz
kaypak ve mürteci şehirlerden geçiyoruz
korkaklık bir anıt buralarda
her veda bir infilak
yüzünün tek yarısını alıyor
kalanını marmarada yüzdürüyorum
oysa senle hiç vapura binmedik
o son sözü itirafım olan şiirim
severek kaçışımdır senden
şaşırma ve acı çekme ne olur
en sustuğun yerde sen oldum, sen kaldım ben
sana dokunmak
sana dokunmak yasak benim dinimde
korkaklık hep büyütecektir bu şehri
korkma ve sen sana gözlerimden bak
gör nasıl seveceksin kendini…
kahraman tazeoğlunun "ölü bir kentin morg alfabesi adlı kitabından.
isimsiz…
kentler korkaklık için vardır sevgilim
paslı bir maymuncukla açmaya geldim
kilitledikçe çoğalan kapılarını
utanç içeri kaçacak şimdi ceplerimden
gizsel zamanların odandadır hep bilirim
ve her akşam
şehirlerarası bir yolculuk başlar evine
sayamayacağım kadar çok
otobüs durağı vardır yolunda
ansızın bastırır karanlık korkaklık için
çünkü korkaklık bir şehirdir ölmeden
ağlanmayan
herkes geç kaldığı kadar varır hayata
ve kavgadan tehirli bir hayat
iskalanmış bir sevdadan çarpık bir
hüzünle aşka bulanmaktır oralarda
her şey yeniden konumlanır
en kanadığın yerden başlarsın
kendini onarmaya
ki unutmaktır kendini onarmak
yeni yaralar açarak içine
bütün bulvarları bu şehrin
korkaklığa durur öylece
irem işi bir bozgun getirebildim ancak sana
şimdi bir ağlasam
kahkahası olurum bütün şehrin
bana sakın bağırma
do minör bir çığlık yutkunurum
sahipli bir bakış ekleyerek kimliğime çıkarım
bu kentten
bir çarşı kalabalığına dağılır yüzüm
ben istanbul ağlarım
asırlardır içimdeki karanlığa düşüyorum
perçemine tutunabilir miyim bu sefer?
hüzünlü çocukluğuna uzattığın
saçlarını kesmişler bu şehirde
şimdilerde kısaymış saçların, acıların
ama düşlerini çalıyorlar çekmecenden
sen uyanmıyorsun
gerçeğe uyutup, yalana uyandırıyorlar bizi
inançların coplandığı bir ülkede yaşıyoruz
kaypak ve mürteci şehirlerden geçiyoruz
korkaklık bir anıt buralarda
her veda bir infilak
yüzünün tek yarısını alıyor
kalanını marmarada yüzdürüyorum
oysa senle hiç vapura binmedik
o son sözü itirafım olan şiirim
severek kaçışımdır senden
şaşırma ve acı çekme ne olur
en sustuğun yerde sen oldum, sen kaldım ben
sana dokunmak
sana dokunmak yasak benim dinimde
korkaklık hep büyütecektir bu şehri
korkma ve sen sana gözlerimden bak
gör nasıl seveceksin kendini…
kahraman tazeoğlunun "ölü bir kentin morg alfabesi adlı kitabından.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?