nefes vatan sağolsun

0 /
lenix
nefes:vatan sağolsun filminin ilk teasırını gördüğümde gerçekten heyecanlanmış ve iyi bir film görmek namına ümitlenmiştim. çünkü her ne kadar hergün gazete yoluyla olsun, televizyonla olsun haşır neşir olsakta sinema perdesinde pekte görmeye alışkın olmadığımız bir kimlikti türk askeri... onları nihayet sinemada görecektik ve bu benim için önemli bir olaydı.

içinde savaş ve asker olan bir film çekmek her zaman zor olmuştur. ne kadar masum ya da objektif olmaya çalışırsanız çalışın eleştiri oklarından kaçamazsınız. militarizm propagandası yapmakla suçlanabilir, duygu sömürüsü yapmakla itham edilebilirsiniz. kendinizi herkese beğendirmeniz neredeyse imkansızdır. ayrıca bu tür bir filmden ne beklediğiniz ve filmin size ne sunmak istediğide çok önemlidir. eğer sizin beklentiniz ve filmin sunduğu şeyler örtüşmezse dünyanın en iyi filmi bile olsa beğenmezsiniz, ve içinde askerler ve çatışma olan böyle bir filmden de pek çok farklı şey bekleyebilirsiniz; mükemmel savaş sahneleri, milliyetçi duygularınızın okşanması, kahraman kesilmiş cengaverler, yada tam tersi ’savaşa hayır’ naraları atan antimilitarist bir film.

peki nefes filmi bize ne sunmak istiyor? işte sorulması gereken soru bu. bence askerin ’o anını’ sunmak istiyor. o anı bütün yalınlığıyla sunmak ve askerle birlikte o anı yaşamamızı istiyor. nöbet yerinde üşüyerek beklerken onunla birlikte beklememizi, komutan bütün bir bölüğe ’’uyursan ölürsün!’’ diye fırça attığında seninde o askerle birlikte o fırçayı yemeni, uyuyamadığında seninde uyuyamamanı, kabus gördüğünde seninde onunla birlikte o kabusu görmeni istiyor. çatışma çıktığında ise tıpkı o çatışmadaki asker gibi seninde gündüz olsun diye dua etmeni istiyor, ve bir nebze de olsun film bunu başarıyor.

ayrıca film bana fazlasıyla stanley kubrick’in başyapıtı full metal jacket’i hatırlattı (bakın benziyor demiyorum, hatırlattı diyorum). neredeyse o filme türk sinemasının cevabı gibi ve filmin o filmle kıyaslanıcak pek çok sahnesi var. askerlerin saç traşı olduğu sahne olsun, koştukları sahneler olsun, komutanların uzun tiradıyla olsun (kaldı ki bizim filmimizde komutan her ne kadar askerlerine bağırsa da özünde onların iyiliği isteyen birisi olduğunu ve oğlunu fırçalayan bir baba edasında olduğunu biliyoruz, ama diğer filmde komutan askerlerine yeni sahip olduğu kölesi ya da köpeği muamelesi çekiyor) her iki film amerikalılarla bizlerin askerliğe ne kadar faklı gözlerle baktığımızı gösteriyor. onlar askerde birer cani yaratmaya çalışırken bizler insanlığını asla kaybetmeyen onurlu askerler yaratmaya çalışıyoruz. bu iki film arasında beni en düşündüren parallellik ise şu oldu. full metal jacket filminin sonunda amerikan askeri vietnamlı kadın suikastçiyi öldürmekle öldürmemek arasında tereddüt ediyor ve sonunda nefsine hakim olamayıp onu öldürüyordu. nefes filminde de buna benzer şekilde bir türk askeri etkisiz haldeki bir pkklıyı öldürmekle öldürmemek arasında gidip geliyor. ne yaptığını söylemiyeceğim. siz tahmin edin.

filmde oyunculuklar iyi (ki filmde bulutlarında küçümsenmiyecek bir rolü var, ayrıca yüzbaşıyı oynayan oyuncuyu (mete horozoğlu) çok beğendim), görüntüler çoğu kez kartpostal kalitesinde ve müzikler çok dozunda kullanılmış. diyalogların ise genel olarak lezzetli olduğunu söyleyebilirim (özel olarak askerlerin telefon görüşmesine bayıldım).

filmin finalindeki çatışma sahnesinden fazlasıyla etkilendiğimi ve başarılı bulduğumu söyleyebilirim. çatışma sahnesindeki silah ve bomba gürültüsü öyle abartılı değil, dozunda. en azından günümüz holywood aksiyonlarına nazaran bu filmdeki gürültünün çok masumane olduğunu söyleyebilirim. ayrıca yönetmen (levent semerci) o anı yaşatmak konusunda çok başarılı.

sonuç olarak ilgiye değer bir yapım nefes:vatan sağolsun. eğer irdelerseniz filmde pek çok mantık hatası bulabilirsiniz, (karlarla kaplı bir bölgede askerlerin yeşil üniforma giymesi, örgüt liderinin rahatlıkla telefon konuşmalarına katılması gibi) ama bunları yapıp keyfinizi kaçırmanızı tavsiye etmem. çünkü sinemamızın ihtiyacı olan türde bir film bu.

en azından kendi adıma diyebilirim ki, sinemada kurtlar vadisi:irak gibi bir film görmektense böyle bir film görmeyi tercih ederim.
tasarimharikasi
bu topraklarda çekilen gelmiş geçmiş en iyi filmlerden biri. hatta ortalama bir amerikan filminden daha profesyonelce -propaganda yapmadan, ortalığı velveleye vermeden- işlenmiş konu.
ozee
filmde yanlılıktan ziyade duygusal öğelere çok yer verilmiş, çatışma , savaş sahneleri günümüz dizileri ve filmlerindekinden daha gerçekçi. siyasi bir mesajdan ziyade olan yansıtılmaya çalışılmış. bu filmden de kurumun kaybolan prestijini yükseltme çabası manasını çıkarmak çok gülünç ve herşeye bir bok atma meğilciliğinde olur. bu toplum bireylerin yaşadığı gerçekleri, yaşanılan anılarla ve teknik yetilerle görsel süslemedir. daha öncesinde benzeri yapılmamış türk yapımı güzel bir filmdir.
seeyouindisneyland
canım sevdiğim… çiçeğim… aşkım…

nefesim nefesine nefes katsın istedim ama olmadı! keşke diyemeyeceğim kadar uzağım artık
o kadar ısıtmak istedim ki nefesimle sırtını
keşke yüreğine en güzel aşk şarkı sözlerilarını fısıldayabilseydim
yapamadım aşkım… kelimelerden utandım…

ellerim ellerini sevdi çiçeğim…
dudaklarım koynunu, gözlerim yüreğini…
o güzel içinde güneş saklı yüreğini…

elimden bir şey gelmiyor…
artık çok geç…
yolların ortasında gözlerin gözlerimi esir aldı aşkım…

kapatamadım… güneş dolu yüreğine yağmurlar yağdırdım
affet beni… çevremi saran bulutları dağıtmaya yetmedi rüzgârım…
sesini duyar gibiyim aşkım…

nefesim nefesine nefes katsın istedim ama olmadı
o küçücük nefesi içine üfleyemedim olmadı aşkım
anamın fısıldadığı masalları fısıldayamadım nefesine
bir varmış bir yokmuşta kaldı fısıldamam ötesini fısıldayamadım…

güneş dolu yüreğine yağmurlar yağdırdım…
nefesim nefesine nefes katsın istedim olmadı aşkım…
o zilin sesini duyduğun ana lanet ediyorum…
toprağın olmak varken mezar, güneş olmak varken gölgen oldum…
sen elini uzattığında kalbimi sakladım…

aşkım seni de yanımda götürüyorum…

o gittiğim yerde binlerce kez haykıracağım…

seni seviyorum çiçeğim…

tek aşk vatan aşkı derdim ama bilmezdim benim vatanım senmişsin

“umarım güneşli bir gün başka bir nefes daha güçlü üfler yüreğine aşkım ve ben çıkar giderim”

pi uc olsun hocam
mete horozoğlu nun ne güzel oyunculuk sergilediği bir film olmuş. askere gidecek sevdicekle birlikte izleyince onunla birlikte askere gitme isteği uyandırıyor.
independence
sinemada izledigimde delicesine etkilenmi$tim filmden, bugun bir de dvd de izledim ama etkisi ayni. nefes vatan sagolsun’u izlerken nefes almayi unutmak cok muhtemel. bu film turk sinemasinin geldigi en uc noktayi gosteriyor tamamiyle. ayrica bu filme sadece bir film gozu ile bakmak da buyuk haksizlik. gunumuz turkiyesinde, kendi sinirlarimiz icerisinde hemen her gun ya$anan sava$i tum ciplakligi ile gozler onune sererken "askerlik yan gelip yatma yeri degil" cumlesini kurabilen insanlara da buyuk bir mesaj gonderiyor.

:--------------------------------------------------spoiler--------------------------------------------------:

yerde yatan terorist cesetleri arasinda bulunan ataturk bustunu kucagina alip yerden kaldiran asker sahnesi binlerce kez gorulmeye deger.

:--------------------------------------------------spoiler--------------------------------------------------:
independence
filmin bir bolumu dun ve bugun gercek oldu.

izleyenler hatirlarlar, ictima esnasinda komutan $oyle seslenmi$ti askerlerine.

+ oleceksin, sen de oleceksin, sen de! $ehit du$eceksin. sonra kanlarini temizleyecekler uzerinden, bir de bayraga saracaklar, toren yapacaklar ardindan, sonra annene vericekler seni. televizyonda 30 saniye me$hur olacaksin! bol makyajli bir kadin cikacak, anlatacak haberini. sadece 30 saniye! sonra magazin haberlerine gececek hicbir $ey olmami$ gibi.

dun ve bugun tum bu soylenenler oldu. dun tokat’ta $ehit du$en 7 askerimiz dun ve bugun 30 saniye icin me$hur oldular. bayraklara sarildilar, torenler yapildi ve cenazeleri ailelerine teslim edildi. belki bol makyajli bir kadin cikip soylemedi haberlerini, soyleyenler erkekti ama onlarda da makyaj vardi. 30 saniyeligine me$hur oldu $ehitlerimiz televizyonda, 30 saniye. sonra gecti i$te, ate$ du$tugu yeri yakti, ate$ analarini babalarini sevgililerini karde$lerini yakti. bizler de kanal degi$tirip geni$ aile izlemek icin vakit gecirmeye ba$ladik aklimizda binbir ayri du$unce ile. ate$ du$tugu yeri yakti, biz $imdiden unuttuk.
revenant
kanımca sarsılan bir kurumun güvenini ve karizmasını bir nebze tekrar yerine getirmek için birileri tarafından sipariş üzerine yaptırılan boş bir filmdir.
instrument
tek yanlı bakış açısı yaratmak için bire bir filmdir. daha fazla okuyunuz, daha fazla izleyiniz, daha fazla takip ediniz, daha fazla dinleyiniz ve ondan sonra vatan millet damarlarınızı kabartınız. ve o operasyonlardan öncesini, savaşın doğuşunu, doğu halkının çektiklerini bilmiyorsanız öğrenin.
independence
imkani oldugu halde halen izlemeyen varsa cidden kayiptadir, hem de buyuk kayiptadir.

sanatsal anlamda kayibin uzerine, bir de doguda ya$anilanlarin uzerine ekleme yapilmaksizin nasil oldugunu gorememenin kaybini ya$amaktadir. siz dogu karakollarinda ya$anan ortamin mehmetcik programlarinda yansitildigi gibi oldugunu du$unuyordunuz degil mi?

lan bi yuru git!

mehmetcik programinda yayinlanan goruntuler, muhtemelen 20 gunluk bir cali$manin sonucunda meydana getirilmi$ tiyatro sahneleridir hepsi bu. hicbir karakolda oylesinle sakin bir ya$am surulmez doguda, sinir karakollarinda. askerlerin elleri her zaman tetiktedir, can korkusu bu, uyutmaz insani yorgunluktan baygin du$ene kadar ama bir yandan da vatan mudafasi vardir. can korkusunun yaninda hakli bir gurur yer alir askerlerin yureginde dogu karakollarinda.

o karakollarda her zaman teror ya$anmaz ama her saniye ya$anacakmi$casina beklenilir, bir yabani hayvanin bir agac dalina surtunerek cikarttigi ses bile alarm verilmesine sebep olur. ben de sinirda askerlik yaptim ama karakolunda degil, taburunda. biz de bile taburun duvarina cocuklar tarafindan ak$am saatlerinde ta$ atilsa alarm verilir ve ani mudahale mangasi hemen ta$in atildigi noktaya dogru ko$ar ve namlulara mermi surerdi. kac kere urkmu$umdur sirf bu yuzden kucuk bir cocugun vurulacagindan. yersiz bir korku degildi benimkisi kesinlikle, biliyordum bunu ama yapacak bir $ey de yoktu. teror kol geziyordu ve atilan bir ta$ degil taciz ate$i de olabilirdi.

uzattim, peki.

izleyin bu filmi, mumkun oldugunca izleyin. sonra bir de kurt acilimi sayesinde turkiye’ye ellerini kollarini sallayarak giren ve onbinlerce ki$i tarafindan buyuk tezahuratlar e$liginde kar$ilanan ve fakat yine fakat haklarinda 3 er dakikalik i$lemler yapilarak saliverilen pkk’li grubu du$unun. bundan sonra yurda yine ayni sebepten girecek olan terorist grubu du$unun, sonra filmden sahneleri du$unun.

du$unun i$te bir $eyler, nasil olsa aklinizda canlanacaktir demek istediklerim.
independence
#886009

$a$irmi$im degil mi bunca zaman nasil cikmadi bu filmin korsani falan diye. megerse bir sebebi varmi$. korsan ureticileri bir araya gelip anla$ma yapmi$lar bu filmin dvd ve cd sini uretmemek adina, cunku gelirin bir kismi tsk’ya aktariliyormu$.

http://www.hurriyet.com.tr/magazin/magazinhatti/12877498.asp?gid=222

bir yandan da aklima $u geldi.

e karde$im korsan i$i bildigim kadari ile kurtlerin elinde ve kurtler tsk’ya geliri aktarilabilsin diye korsan dvd ve cd cikartmiyorlar. oysa cikartsalar yok mu ya, manyakcasina satilir bu film, hepimiz biliyoruz bunu. ulan senin kurt diye ayirmaya cali$tigin ve isimlrine bir de acilim cikarttigin insanlar turk silahli kuvvetlerinin kendi ordulari oldugunu biliyorlar, tipki turkler gibi kurtlerin de o ordunun sahibi oldugunu biliyorlar da en pis adamlari bile(korsanla ugra$anlar) kendilerine cok fazla miktarda getirisi olacak bir $eyden ellerini cekiyorlar, sen hala kimin ne acilimindasin. bak entry nereden nereye geldi ama cok ciddiyim. bu memlekette kurde laza cerkeze ayrica bir acilim gerekli degil, onlar zaten biliyorlar vatanlarinin burasi oldugunu, sen yabancila$tiriyorsun onlari buraya. sonra cikip dagdaki adam leyhine bir acilim paketi hazirliyorsun, adina da kurt acilimi diyorsun. bi yuru lan.
tokalon
kadın o güzel ve ’suçlu’ esmer kadın masada yatarken, televizyonda güzellik kraliçesi konuşuyordu.başka bir esmer kadın...
’herkesin hayalleri vardır’. evet ama sistem çok fena kadınlar üzerine oynuyor bazen.biz bundan; kıyafetten, takıdan, boyadan başka çok şeyiz aslında.
kadın, kadın ismiyle bile ne güzel oysa...
0 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol