(bkz: aslan amerika)
monroe doktrini
monroe doktrini, amerikan cumhurbaşkanı monroenin, 2 aralık 1823de "monroe doktrini" olarak bilinen prensiplerini kongreye sunduğu doktrin. öngördüğü hususlar şöyle idi:
a. elde ettikleri ve sürdürdükleri özgür ve bağımsız durumları ile amerika kıtaları bundan böyle avrupa devletlerinden herhangi birinin kolonileştirme isteklerine konu olamaz.
b. kutsal ittifak devletlerinin siyasal sistemi amerikanınkinden tamamen farklıdır. kendi sistemlerini bu yarım kürenin herhangi bir yerinde yaymak için yapacakları herhangi bir girişimi barış ve güvenliğimiz için tehlikeli görürüz.
c. avrupa ülkelerinin herhangi birinin mevcut kolonilerine, ya da ona tabi olan bölgelere hiç müdahale etmedik ve etmeyeceğiz.
d. avrupa devletlerinin kendilerini ilgilendiren sorunlar yüzünden yaptıkları savaşlarda hiçbir zaman taraf tutmadık ve böyle bir davranış siyasetimize de uymaz. "
monroe doktrini amerikan siyasetinin adeta değişmeyen anayasası olmuş ve bu nedenledir ki birinci dünya savaşına dahi almanya tarafından güvenliğinin yakın bir şekilde tehlikede olduğunu gördüğü için girmiştir. ancak, amerika, bu savaşa bir ortak olarak değil, taraf olarak katılmış ve savaştan çekilme hakkını daima muhafaza etmiştir.
keza, monroe doktrini dünya politikasında birleşik devletlerin siyasetini açıklığa kavuştururken bu ilkelerden sapma temayülü gösteren liderlerine müsamaha göstermemiştir. nitekim, başkan wilson, birinci dünya savaşını sona erdiren antlaşmaları ve özellikle de versay antlaşmasını ve ona bağlı milletler cemiyeti paktını amerikan halkına kabul ettirebilmek için yoğun bir çaba göstermiştir. bu amaçla; 22 günde 8. 000 mil yol katederek ve 37 söylev vererek amerikan kamuoyunu ikna etmek istemiş, ancak buna muvaffak olamamıştır. hatta bu geziler sırasında felç olmuştur. tüm bu gayretlere rağmen amerikan senatosu, versay antlaşmasını ve milletler cemiyeti paktını onaylamamıştır. bu iki belge için senatoda kasım 1919, ocak 1920 ve mart 1920de üç defa oylama yapılmış, lakin hiç birinde tasdik için yeterli oy çoğunluğu sağlanamamıştır. bu sonuç; hasta durumda olan wilsonı çok üzmüş ve "şimdi onlar ne kaybettiklerini acı bir tecrübe ile öğreneceklerdir. dünyanın liderliğini kazanmak için elimize bir fırsat geçmişti. fakat bu fırsatı kaybettik ve yakında bu kaybın nasıl bir trajedi olduğunu göreceğiz. " diyerek endişelerin ifade etmiştir.
amerikan halkı, 1920 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde birinci dünya savaşına damgasını vuran ve açıkladığı 14 prensip ile tüm dünyanın dikkatim üzerinde toplayan wilsonın yerine monreo doktrinini savunan cumhuriyetçilerin adayı warren g. hardingi başkanlığa seçerek wilson politikası yerine muhafazakar politikayı tercih etmiştir.
monreo doktrininde olduğu gibi, versaydan sonra da amerika, milletler cemiyeti ve avrupa ile ilgisini tamamen kesmemekle birlikte, latin amerika ve uzak doğu ile daha fazla ilgilendi. bu dönemde avrupanın uzak doğu ile ilgisi azalırken japonya yeni bir güç olarak bölgede etkin rol almaya başladı. dolayısıyla japonya amerika için bir rakip ülke ve endişe konusu oldu. 1922 washington konferansı ile japon deniz gücünün sınırlanmasında, bu durum önemli bir faktör oluşturdu. bununla birlikte, uzak doğuda japonya ile birleşik amerika arasında sürtüşme ve çatışmalar 1931 yılından itibaren yeni bir boyut kazandı
a. elde ettikleri ve sürdürdükleri özgür ve bağımsız durumları ile amerika kıtaları bundan böyle avrupa devletlerinden herhangi birinin kolonileştirme isteklerine konu olamaz.
b. kutsal ittifak devletlerinin siyasal sistemi amerikanınkinden tamamen farklıdır. kendi sistemlerini bu yarım kürenin herhangi bir yerinde yaymak için yapacakları herhangi bir girişimi barış ve güvenliğimiz için tehlikeli görürüz.
c. avrupa ülkelerinin herhangi birinin mevcut kolonilerine, ya da ona tabi olan bölgelere hiç müdahale etmedik ve etmeyeceğiz.
d. avrupa devletlerinin kendilerini ilgilendiren sorunlar yüzünden yaptıkları savaşlarda hiçbir zaman taraf tutmadık ve böyle bir davranış siyasetimize de uymaz. "
monroe doktrini amerikan siyasetinin adeta değişmeyen anayasası olmuş ve bu nedenledir ki birinci dünya savaşına dahi almanya tarafından güvenliğinin yakın bir şekilde tehlikede olduğunu gördüğü için girmiştir. ancak, amerika, bu savaşa bir ortak olarak değil, taraf olarak katılmış ve savaştan çekilme hakkını daima muhafaza etmiştir.
keza, monroe doktrini dünya politikasında birleşik devletlerin siyasetini açıklığa kavuştururken bu ilkelerden sapma temayülü gösteren liderlerine müsamaha göstermemiştir. nitekim, başkan wilson, birinci dünya savaşını sona erdiren antlaşmaları ve özellikle de versay antlaşmasını ve ona bağlı milletler cemiyeti paktını amerikan halkına kabul ettirebilmek için yoğun bir çaba göstermiştir. bu amaçla; 22 günde 8. 000 mil yol katederek ve 37 söylev vererek amerikan kamuoyunu ikna etmek istemiş, ancak buna muvaffak olamamıştır. hatta bu geziler sırasında felç olmuştur. tüm bu gayretlere rağmen amerikan senatosu, versay antlaşmasını ve milletler cemiyeti paktını onaylamamıştır. bu iki belge için senatoda kasım 1919, ocak 1920 ve mart 1920de üç defa oylama yapılmış, lakin hiç birinde tasdik için yeterli oy çoğunluğu sağlanamamıştır. bu sonuç; hasta durumda olan wilsonı çok üzmüş ve "şimdi onlar ne kaybettiklerini acı bir tecrübe ile öğreneceklerdir. dünyanın liderliğini kazanmak için elimize bir fırsat geçmişti. fakat bu fırsatı kaybettik ve yakında bu kaybın nasıl bir trajedi olduğunu göreceğiz. " diyerek endişelerin ifade etmiştir.
amerikan halkı, 1920 cumhurbaşkanlığı seçimlerinde birinci dünya savaşına damgasını vuran ve açıkladığı 14 prensip ile tüm dünyanın dikkatim üzerinde toplayan wilsonın yerine monreo doktrinini savunan cumhuriyetçilerin adayı warren g. hardingi başkanlığa seçerek wilson politikası yerine muhafazakar politikayı tercih etmiştir.
monreo doktrininde olduğu gibi, versaydan sonra da amerika, milletler cemiyeti ve avrupa ile ilgisini tamamen kesmemekle birlikte, latin amerika ve uzak doğu ile daha fazla ilgilendi. bu dönemde avrupanın uzak doğu ile ilgisi azalırken japonya yeni bir güç olarak bölgede etkin rol almaya başladı. dolayısıyla japonya amerika için bir rakip ülke ve endişe konusu oldu. 1922 washington konferansı ile japon deniz gücünün sınırlanmasında, bu durum önemli bir faktör oluşturdu. bununla birlikte, uzak doğuda japonya ile birleşik amerika arasında sürtüşme ve çatışmalar 1931 yılından itibaren yeni bir boyut kazandı
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?