insan, yapısı gereği "tek başına" yaşamını sürdürebilen bir varlık değildir. o, gerek maddi ihtiyaçları nedeniyle gerekse manevî - duygusal gereksinimlerinden ötürü kendisi dışında insanlara da muhtaçtır. bu muhtaçlık önce arkadaşlığı, sonra aileyi, ardından sülaleyi ve en sonunda milleti meydana getirir.
"millet" kavramı, "halk" kavramından farklıdır, farklı olarak algılanmalıdır. millet; geçmişten gelen maddi ve manevi bağların bağlayıcılığıyla birbirine kenetlenmiş, bir kaç yönüyle homojen en büyük insan topluluğudur ve bu büyük topluluk, kendi içinde ve tarihsel süreçte çok ciddi bir "milli hafıza" meydana getirir.
milli hafıza, gelenek ya da kültür ile karıştırılmaması gereken; tüm bu kavramları da içine alan kapsamlı bir kavramdır. milli hafıza; olumlu - olumsuz, bilinç altına itilen ya da daimi olarak akılda tutulan tüm yaşanmışlıkları, deneyimleri, tespitleri ve çıkarımları ifade eder.
milli hafıza; milletin yaşam kaynaklarından birisi hatta en önemlilerinin başında gelenidir. yeni neslin sağlıklı ve uyumlu olabilmesi için gerekli ve geçerlidir. aynı hataların tekrar edilmemesi adına önemlidir.
elbette "milli hafıza" derken, körü körüne saplanıp kalınan bir "gelenekçilik" anlayışından ya da törel yaşamı genel geçer kabul eden zihniyetten veya bilimi reddeden iptidai anlayıştan bahsetmiyoruz. zirâ bunlar, kelimenin en doğru anlamıyla "yobazlık" ve "kokuşmuşluk"tur. "milli hafıza" ise tüm bu amiyanelikten uzak ve bu tarz katı-köktenci anlayışları "bir daha yaşanmaması gereken olumsuz deneyimler" olarak içinde "ibret vesikası" adına tutan canlı ve yenilikçi bir birikimdir.
bugün dünyanın tüm âkil milletleri, kendilerine ait "milli hafızalarını" koruma gayreti içerisindedirler. milli kütüphaneler ve milli müfredatlar ile bu korumanın uzun süreli olması çabasındadırlar. bu yönüyle maalesef ülkemiz, bu ülkelerin bir kaç adım gerisinden gitmektedir. elbette bu gerilemenin temelinde, bir dönem yaşanan "milli hafıza"yı silme çabaları büyük yer tutmaktadır.
bugün türkiyede, kendi öz milli hafızasının temellerini oluşturan "orta asya" ve özellikle de "selçuklu - osmanlı" bakiyesi olan yazılı ve sözlü eserler, özellikle bu toprakların evlatları olan anadolu gençlerine, sağlıklı ve tarafsız bir mahiyette verilmemektedir. bu, milli hafızanın yeni nesle aktarılamaması demektir. milli hafızadan habersiz gençler maalesef; ruh ve manâ köklerimize zıt, tamamıyla dünyayı baz alan sefilâne malumat kırıntıları ile zehirlenmektedirler. sonuç olarak, gerek kendi iç dünyasında hedefini belirleyememiş ve haliyle mutluluğu yakalayamamış, gerekse çevresindekilere mutluluğu haram eden, insan bozması varlıklar yetişmektedir. dünün bu tiplerinden, bugün biraz olsun aklı başına gelenler bile, ülkenin gençlerinin şu an içinde bulunduğu derbeder halden şikayet eder durumdadırlar.
bu derbederlikten kurtulmanın yolu ise, milli hafızamızı oluşturan yazılı ve sözlü kaynaklarımıza -profesyonel- bir şekilde sahip çıkmaktır. bu yönüyle, piyasada sesi - soluğu duyulmayan ve maalesef bazen "garip" olarak niteleyeceğim çıkışlarıyla güven kaybetmeye devam eden "türk tarih kurumu" ve "türk dil kurumu"na çok iş düşmektedir. politik kaygıları bir kenara bırakıp, özellikle çocuklara ve gençlere hitap edecek her tür evet her tür yazılı ve sözlü yöntemi kullanarak; milli hafızayı diri tutma ve yeni nesle aktarma işini üstlenmelidirler.
elbette yalnızca dil ve tarih kurumu bu iş için yeterli değildir. bu gün "istihdam problemi" yaşayan dil ve tarih fakültelerinin en başta öğretim görevlileri olmak üzere, asistan ve öğrencileri gerek el ele vererek gerekse münferit çalışmalarla "milli hafızanın yeni nesle aktarımı" konusunda çeşitli faaliyetlerde bulunmalıdırlar. bu konuda, güzel sanatlar fakültelerimize de büyük vazifeler düşmektedir.
üniversitelerin bu konudaki çalışmaları bir yana, özellikle sivil toplum kuruluşlarından, milli değerlere sahip çıkma kaygısını taşıyanların; milli hafızayı aktarma adına faaliyet gösteren sinema, tiyatro, sergi, gezi ve folklor gibi konularda sponsor olmaları ve bu alanda yazılacak olan roman, hikaye, çizgi roman gibi eserlere maddi - manevî sahip çıkmaları çok önemlidir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?