mehmet altanın star gazetesinindeki 1960 darbesiyle ilgili yazısı:
bugün 27 mayıs 1960 darbesi’nin yıl dönümü... ve soru şu:
‘menderes’i kim devirdi?’
isterseniz, gelin cevabı 1986 yılında yayınladığım ‘süperler ve türkiye’ adlı kitabımın 99. sayfasından itibaren okuyalım:
1961 yılında yapılacak olan genel seçimler için dönemin başbakanı, çıktığı gezilerde, halka alım gücünün artırılacağını söylemektedir.
ayrıca yeni yatırımlar vaat etmektedir.
nitekim 1960 yılının mayıs ayında seçimler için verilen bu yatırım sözlerinin bir kısım ödenekleri 1960 bütçesine dáhil edilmiş ve bütçe bu nedenle 387 milyon tl açık vermiştir.
bu açığın batı kaynaklarından karşılanması söz konusu değildir.
batının sağlayamayacağı dış fonları bulmak için adnan menderes ve iktidarı gözlerini sovyetler birliği’ne çevirmiştir. ancak, 27 mayıs devrimi ile batının çok tehlikeliè bulduğu bu girişim önlenmiş olacaktır.
olay daha sonraları, dönemin aktif ve öndeki diplomatlarının anılarına da yansıyacaktır, bunların anlamlı ve kısa bir özeti şöyledir:
‘... zorlu’nun, amerikalılarla, yardım meselesinden arası açılmıştı. yeni krediler için çare arıyordu.
bir sabah, odasında onu, çok dalgın ve düşünceli buldum.
o tarihte bloklararası ‘yumuşama’ başlamış ya, başta abd, bütün nato ülkeleri sscb ile yakın alışveriş ilişkilerine giriyorlar, ‘ayağını sürüyen’ sadece türkiye.
semih günver ortaya bir fikir atıyor:
‘...biz niçin bazı yatırım projelerini moskova’ya finanse ettirmiyoruz?
böylece belki amerikalıları da harekete geçirir, yardıma teşvik edebiliriz.
(zorlu’nun) galiba bu fikre aklı yattı.
başbakanla görüşmüş, meseleyi derinleştirmişler: 1960 temmuzunda moskova’ya gitmek, hem siyasi, hem iktisadi görüşmeler yapmak kararını almışlar...’
o dönemin tahran büyükelçisi mahmut dikerdem, hatıralarında, moskova ziyaretinin anlamını, f.r. zorlu’nun, kendisine şöyle açıkladığını naklediyor:
... evet bu ziyaret, dış politikamızda bir dönüm noktası olabilir, çünkü ‘soğuk savaş’ döneminde abd’nin müttefiki olmanın gereği, sscb ile ilişkilerimizi, alçak düzeyde tutmaktı.
mademki abd, moskova ile diyalog kurmanın kendileri için zamanı geldiğine inandılar; bizim de vakit yitirmeden, sscb ile normal ve giderek dostça ilişkiye yönelmemiz zorunludur.
moskova ziyaretini amerikalılara danışmadan düzenledik, çünkü danışırsak, engellemek isteyeceklerini biliyorduk. sovyetler önerimizi hemen kabul ettiği gibi...’
işin arkasını, yine semih günver’den dinleyelim:
‘... ankara’daki abd elçiliğine niyetlerimiz hakkında, gerekli bilgiler verildi. görünüşte normal karşıladılar.
(oysa) cia’nın derhal harekete geçtiği, ziyareti önlemeye çalıştığı intibaı alındı.
washington, moskova ziyaretinden hiç mi hiç hoşlanmamıştı. 1947’den beri abd’nin dümen suyuna girmiş bir ülkenin hükümeti,, ilk kez kendi başına harekete tevessül ediyordu.
amerikalılar, rıza şah pehlevi’yi uyardılar. türkiye nereye gidiyordu?...’
lafı uzatmaya ne hacet, bildiğiniz gibi menderes ve zorlu’nun 15 temmuz 1960 moskova ziyareti gerçekleşmemiştir: ankara, sadece öteki nato müttefiklerinin yaptığını yapmak istemişti; oysa abd’nin gözünde onun yeri, onun statüsü demek başkaydı: başka ve aşağı!’
türkiye’deki ‘kökü’ içerde sanılan büyük siyasal çalkantıları ‘yeryüzü konjonktürüne’ bakmadan anlamak mümkün değil...
işte onların çok dramatik olan bir tanesinin yıl dönümü bugün...
menderes’i kim devirdi?
cevap yukarda...
menderes i kim devirdi
peki neden 60 darbesinden 5 sene sonra yapılan ziyaretler, sovyetlerin başta iskenderun demir çelik gibi stratejik bir alanda olmak üzere toplam 7 önemli fabrika için sudan ucuz kredi vermesine, 1000 kadar sovyet danışmanın türkiyeye gelmesine rağmen, o tarihlerde sovyetlerin en çok yardım ve danışmanlık yaptığı ülke türkiye olmasına rağmen bu süreç neden darbe ile sonuçlanmadı ve neden türkiye 80lere kadar abd dümeninden çıktı sorusunun cevabı bulunmayan yazıdır.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?