realizmi almış kaf dağına çıkarmış bir kitaptır. yarı otobiyografi diyebiliriz yalnız bir fark vardır büyük bir fark.
jack london sosyalist olarak tanımlar kendini. (
sosyalizm) martin eden ise her fırsatta bireyci olduğunu dile getirir. (
bireycilik) hatta ateşli tartışmalarının birinde sosyalist olmakla eleştirilince "sizden daha fazla sosyalist değilim. sosyalizmi anladım ve beni teğet geçti. sizse ne olduğunu bilmediğiniz için sosyalist gibi davranıp sonra onlardan nefret ettiğinizi söylüyorsunuz" der.
alt sınıfa dahil kızkardeşine üzülür. ama ona ve geldiği çevreye yardım edilemeyeceğini bildiğinden üzülür. onun üzüntüsü alt tabakaya yardım edilmemesi değil alt tabakanın kendi için bir şey yapmadığından eleneceğine inanmasıdır. yani konu kendi ailesi olduğunda bile sosyalist olamaz.
martinin en sevdiği hatta küçük bir put varsaydığı yazar
herbert spencer da fazlasıyla bireycidir zaten. sosyalizm spencer için de olmaması gereken fazla iyi niyetli bir düşüncedir.
jack london bu konu hakkında kendisi de bir açıklama yapmıştır. meşhurdur:
"martin eden için neden biraz üzülmeyeyim? martin eden bendim. martin eden bir bireyci idi, bense bir sosyalist. işte bu yüzden ben yaşamaya devam ediyorum işte bu nedenle martin eden öldü."jack london sosyalistken neden otobiyografisinde bireyci biri gibi davranmıştır derseniz çeşitli açıklamalar vardır. bunlardan biri bireyciliğin sonunun kötü olduğu propagandası yapmaktır ki bence en mantıklısı budur. belki de bu kadar yufka yürekli olmayıp insanlığını öldürebilse kendi de bireyci olabileceğini fark ettiğinden böyle yapmıştır. bilemiyorum.
sonuç olarak herkesin okuması gereken harikulade bir kitaptır. martin de hepimizin tanımak isteyeceği muhteşem bir insandır.