Mağazada peşinde dolaşan eleman her zaman benim için sinir bozucu oluyor. Kendimi suçlu gibi hissetmeme sebep oluyor ve hemen çıkıyorum.
mağazada peşinde dolaşan eleman
internette okuduğum kadarıyla kore'de kozmetik mağazaları iki tip sepet koyuyorlar ve atıyorum pembeyi seçersen görevli gelip seninle ilgileniyor maviyi seçersen özgür özgür alışveriş yapıyorsun. bence cok mantıklı.
emin olun sizin koca götünüze hayran olduğundan değil verilen yetki ve onu sürekli gözetleyen üstler yüzünden sevimsiz tiplerinize bile bayılıyormuş gibi davranırlar. ve sizinle ilgilenmek zorundadırlar. kendinizi piremses yada prens sanmayın. çalışanlara saygınız olsun mk. yoksa ellerin de olsa o sevimsiz atarlı ve saygısız müşterilere, giysi askılarını münasip yerlerine sokma istekleri, oldukça yüksektir.
edit: nereden mi biliyorum? çoğu zaman, ünv öğrenciliğim süresince dahi bu gibi işler de çalışarak harçlık kazandım. evet kendimden daha düşük zekalı olduklarını hissettiğim kişiler tarafından da azarlandım.
edit: nereden mi biliyorum? çoğu zaman, ünv öğrenciliğim süresince dahi bu gibi işler de çalışarak harçlık kazandım. evet kendimden daha düşük zekalı olduklarını hissettiğim kişiler tarafından da azarlandım.
ben çalışırken patron söyledi bana giren müşteriyle ilgilen yanına git diye. aynı şey benim de başıma geldiği için utana sıkıla gidiyordum müşterinin yanına. sonra bir gün biri bana fazla sıkboğaz etme beni başkalarını dedi. o günden sonra müşteri her zaman haklıdır politikasını izleyerek müşterinin dediğini yaptım ve rahatladım. demek istediğim şu siz ne kadar rahatsızsanız peşinizde dolaşan eleman da emin olun o kadar rahatsız.
toplam ciro üzerinden personele eşit prim dağıtan mağazalarda bulmanız zor olacağı gibi, kişisel ciro üzerinden kişisel prim veren mağazalardaki elemanlar size satış yapmak için peşinizden ayrılmayacaklardır
alışveriş mağazalarında kulaklıklarımı takıp sesi de yükseltip gezdiğim için benimle pek muhatap olamayan elemandır. mümkünatı yok benimle muhatap olamaz yani. bir de şarkını ritmine kapılıp kimseyle göz göze gelmeyince sanki koca mağazada tek başımaymışım gibi hissettiriyor.
toplumda böyle rahatsız edici şeyler, insanları bu tür çözüm arayışlarına itebiliyor. kardeşim anladık işini yapıyorsun da müşteri rahatsızsa yanında da durma, bir şey soracak olacaksak da bırak ayağımıza çağırmayı, biz senin yanına geliriz gerekirse. ama lütfen şimdi beni yalnız bırak. (bkz: la git)
toplumda böyle rahatsız edici şeyler, insanları bu tür çözüm arayışlarına itebiliyor. kardeşim anladık işini yapıyorsun da müşteri rahatsızsa yanında da durma, bir şey soracak olacaksak da bırak ayağımıza çağırmayı, biz senin yanına geliriz gerekirse. ama lütfen şimdi beni yalnız bırak. (bkz: la git)
sirf bu sebeple bile olsa online alisveris candir.
sürekli arkamda dolaştığı takdirde bir şeye bakacaksam bile bakamadığım, beğenmediğimde açıkça söylememe engel olan, ilk fırsatta oradan kaçmamı sağlayan elemandır.
kendimi bazen hırsız gibi hissetmeme neden olan eleman.bir şey çalıcakmışsınız gibi arkanızda durur gezer.bazı zamanlarda acaba beni bu mağazaya yakıştıramadı mı diye düşünür insan.
geçen hafta birazcık paspal bir giyimle bir mağazaya girdim.(parmak arası terlik,şort,beyaz bir kısa kollu tişört ve bandana).çok ta paspal değil yani.
mağazada ki eleman tip tip baktı önce,seslendim duymamazlıktan geldi.daha sonra ünlü bir markanın ayakkabılarının olduğu standın önüne yöneldim.iyice bakmaya başladı bu sefer.seslendim yi e yok hanımefendi.göz göze geldik öyle çağırabildim.iki kelime etti gitti.
standın en pahalı ayakkabısına yöneldim(normal de beğenmemiştim,sırf kadının suratını görmek için) (bkz: bu da böyle bir dallamalığımdır).ayakkabıyı başka bir elemanla kasaya koydurdum.yetmedi.kravat,gömlek,pantolon,bir gömlek daha derken epeyce gömüldüm.
sonra kasada ödeme sırası gelince tek çekim yaptırarak şovumu best of bir final ile sonlandıracaktım ki bir de şikayet ettim.
değdi mi derseniz.
çok feci değdi hemde.
(bkz: para ile imanın kimde olduğu belli olmaz)
edit: let the linç begin
edit2:seni taksit taksit mi sikiyolar kardeş
geçen hafta birazcık paspal bir giyimle bir mağazaya girdim.(parmak arası terlik,şort,beyaz bir kısa kollu tişört ve bandana).çok ta paspal değil yani.
mağazada ki eleman tip tip baktı önce,seslendim duymamazlıktan geldi.daha sonra ünlü bir markanın ayakkabılarının olduğu standın önüne yöneldim.iyice bakmaya başladı bu sefer.seslendim yi e yok hanımefendi.göz göze geldik öyle çağırabildim.iki kelime etti gitti.
standın en pahalı ayakkabısına yöneldim(normal de beğenmemiştim,sırf kadının suratını görmek için) (bkz: bu da böyle bir dallamalığımdır).ayakkabıyı başka bir elemanla kasaya koydurdum.yetmedi.kravat,gömlek,pantolon,bir gömlek daha derken epeyce gömüldüm.
sonra kasada ödeme sırası gelince tek çekim yaptırarak şovumu best of bir final ile sonlandıracaktım ki bir de şikayet ettim.
değdi mi derseniz.
çok feci değdi hemde.
(bkz: para ile imanın kimde olduğu belli olmaz)
edit: let the linç begin
edit2:seni taksit taksit mi sikiyolar kardeş
bazı magazalarda arasanız da bulamayacağınız mağaza elemanlarıdır. zara da bulmak hemen hemen imkansız. sürekli bir şeyleri düzeltmekten çağırsanız da umursamazlar.
işini yapıyor tamam da adım adım sizi takip eden biriyle de insanın alışveriş yapası gelmiyor yahu!!! birşey sormak istersek orda reyon düzelten personele sorarak alışverişimizi de yapabiliyoruz ama peşinde adım adım dolaşan gözünün içine bakan personellede olmuyor.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?