lost

20 /
independence
final bolumu ile alakali;

eger aklinda milyonlarca soru ile ekranin kar$isina oturmayacaksan, sorularin amina koyayim bana lost yeter diyorsan muhte$em bir final olmu$. heyecan, duygusallik, $a$kinlik hepsi vardi finalde, gercekten cok begendim. jack ile sawyer yine karizmaydilar, hurley evimizin cocugu gibi olmu$tu zaten bu sefer gozya$lari ile daha bir sevdik kendisini, kate siyah mini elbisesi ile inanilmaz seksiydi final bolumunun en gozalici sahneleri kate’i iceren sahnelerdi, kisacasi cok etkileyici bir final oldu ama yinelemek isterim, aklina takilan sorularla oturmayacaksin ekran kar$isina, ilerleyen gunlerde bunlar nasil olsa cok tarti$ilir, sorusuz otur ki keyif al.

6 senelik bir fenomenin son bulu$u tum lost izleyenleri cok uzmu$tur eminim, ben de o gruba dahil birisiyim ustelik. ote yandan hepimizin bildigi bir diger gercek ise bu dizinin defalarca ve ust uste izlenebilir bir dizi olmasi, dolayisi ile en azindan ben sifirdan ba$layarak bu sefer daha iyi hazmederek yeniden izleyecegim, sanirim 3 ya da 4. izleyi$im olacak, herkese de oneririm. $imdi artik muhtemelen yapimcilardan ortak beklentimiz ayni kadro ile bir kac uzun metrajli film cekmeleridir. onlarin da hasilat rekorlari kiracagi kesin zaten.
nerobianco
bi dakika ya 6 sezon izledim ben şşşş aloo!!

edit:

şaka maka güzel finaldi. ne bekledik ki hayatın anlamını mı? her bölüm kendi içinde bir finaldi esasen.akıllarda kalan sorular olacaktır elbet ama bu soruları kendimize sormamak için her şeyi süzerek izlemek gerekliymiş aslınca cevapları almasakta cevapları çözmemiz için ipuçlarını almışız hep..

ama jack iyiydi hee..
epikuros
------ spoiler ------

öncelikle şunu söyleyeyim; final bölümünü tüm önyargılarımı bi yana bırakarak oturdum izledim. bu, sonuçta iki senaristin oturup yazdığı bir hikayeydi. çoğu kişi olayı böyle değil de, sanki bu lost hengamesini “dünyanın bir yerinde, belli bir zamanda yaşanmış bir olaylar silsilesi varmış da, şu an bunlara şahit olmuş son kalan iki kişi olan senaristlerin, yaşananları bizle paylaşması” gibi algılıyor. bu yüzden, yok “orası öyle değil, burası yanlış”, yok “adanın sırrını niye vermiyorsun? adanın kalbindeki ışık nerden ortaya çıkmış, tıpayı kim takmış?” yok işte “desmond radyasyona nası dayanıyo, küçükken radyoaktif kazana mı düşmüş?” gibi türlü türlü sorular soruluyor paylaşım türü sitelerde.

be mübarekler adamlar yazmış işte kafalarına göre. kimi yerlerde dandik dundik hatalar da yapmışlar. kul yapımı işte. özgün bir hikaye. niye böyle yazmadın da şöyle yazdın demenin çok bir anlamı yok. tabi çok bariz saçmalıklar insanı sinir ediyor bazen, azcık tutarlı olun diyebiliyorsun. son sezondan akılda kalan bir kaç örnek verelim:

-black smoke’un madem tıpayı yerinden çıkarması için desmond’a ihtiyacı var, neden adamı 30 metrelik kuyuya kafa üstü atıyor. tamam radyasyon işlemiyo adama da, yarım metre sığlıktaki kuyuya kafa üstü düşünce pekmezi akıp kafatası çatlamaz mı? üstüne bi de sayid’e veriyosun silahı “gebermediyse sen gebert” diyosun. bunun mantığı ne? sayidi denemek mi? e denedin, vurmadı adam desmond’ı. neyi öğrenmiş oldun, ne kazandın? ordan bir erdem mi kaptın? tıpa çıkarma işinde black smoke’un desmond’ı kullanacağını sonradan mı akıl etti senaristler de işi toparladılar acaba? bu ne bohem yav..

-ondan sonra, bildiğimiz kadarıyla radyoaktiviteye tek karşı koyabilen kişi desmond’dı. e madem öyle s6e17,18’de jack tıpayı geri takıp yere uzanmışken tekrar radyoaktif ışıma başladığında, jack havuzda sırt üstü uzanıp taşakları göğe dikmiş sikik sikik gülerken “ahan dedim bokuna kadar parçalanacak, gaz olup uçacak. bi bilim kurgu sahnesi görecez”, fakat adam kafayı yemiş gibi keh keh güldü, sahne değişti döndü bi baktık radyasyon bu jack’e de bi skim yapmamış, bir karış suyun akıntısı bunu kuyunun dışına vurmuş. hey allahım, bu ne bohem bu ne lahana turşusu yav..

-anladık ki(daha doğrusu anlamaya çalıştık ki) ışık kuyusundaki tıpa çıkınca, herkes doğa üstü güçlerini kaybetti. yani öyle olması lazım. ricardus alpertus homini lupus ölümsüzlüğü bıraktı, fırt diye bi tel beyaz saçı çıktı. black smoke kılıklı locke’un ağzı burnu kanadı. birbirine zarar verememe kuralı da off oldu bu arada, jacob kılıklı jack’le bs kılıklı locke kavga dövüşe tutuştu, locke’un sırtı yere geldi tuş oldu. tam bu kısımdan önce şunu da anladık ki, black smoke’un adanın dışına çıkması için, tıpanın çıkarılıp ölümsüzlüğünü/kurşun geçirmezliğini kaybetmesi gerekiyormuş. bu noktada şunu açıklamak garip; locke kılığındaki black smoke, ölümsüzlüğünü ve black smokeluğunu kaybettiğinde geriye ne kalıyor? daha önce hem adada hem sivil hayatta ölmüş olduğu bilinen locke mu, yoksa ışıklı kuyuyadüşüp black smoke’a dönüşmeden önceki haliyle bildiğimiz jacob’un ikiz kardeşi olan esmer vatandaş mı? bu tıpanın yerinden çıkarılmasıyla geri alınan güçler, jacob’un ikiz kardeşinin kuyuya düşüp black smoke’a dönüşmesinin bir sağlamasıydı çünkü. ama daha önce kaç kez ölüp/sakatlandığını gördüğümüz locke kaldı ortada gene dimdik, yetmedi gitti bi daha öldü. bu ne boh lan..

bu arada jack’le juliet evlenmiş öteki hayatta, ama çocukları gene jack’in eski karısıyla peydahladığı çocuk. tam türk filmi gibi olmuş burası, bizi de unutmamış, güzel gönderme yapmışlar. buna bravo.

------ spoiler ------
denemeler
sonu ramantik-dini çizgide bitmiş ve bence son 6 yıllık performansa yakışmamıştır. sanki konuyu çok dağıtttık,toparlayamıyoruz bari bitsin havası sezdim.
atacamadesert
hakkında bilmediğim bazı şeyler var,

köpekli çocuğa ne oldu?
en son adada görülen köpek o köpek miydi?
jackob un annesi kim?
kutup ayısı ne alaka?
neden kadınlar hamile kalamıyor ya da doğuramıyor adada?
neden dharma diye bişi var?
adadan ne elde edicekler?
widmore neden fake uçak kazası düzenledi ada bulunmasın diye?
o kadının evindeki sarkaç neydi?
juliett neden it worked dedi?
neden los angeles te 15-20 kişi yaşıyormuş gibi herkes uçaktan sağ salim inince birbirinden ayrılamaz oldu?
jack in oğlu desmond un oğlu muymuş?
sonunda o kilisede mutlu mutlu ve çifter çifter oturdular da ne oldu?
crimson
-----------------------------spoiler----------------------------:

bu insanoğlu ne kadar da nankör olabiliyor bazen. sen bir dizi yap. bu dizi açık ara kainatın gördüğü en güzel dizi olsun, izleyenlerine heyecan, aksiyon, aşk, gerilim ve merak dolu 6 sene yaşat, başarılı senaryon başarılı oyunculuklarla süslensin, "dizin yarraa yedi ajan" diyenlere inat üstüne bir de harika bir final yap. ama ne olsun, 8 - 10 soruyu cevapsız bıraktın diye linç etsinler seni. olacak iş mi bu? bu heyecanı yıllardır evimize taşıyan bu insanlara yapılmış bir ayıp değil mi bu?

evet var cevapsız sorular, evet finalde kafada soru işareti bırakan kısımlar da var. ama ne bekliyorduk ki? kafamızdaki tüm soru işaretlerine cevap verebilecek bir senaristlik yeteneği hangi insanda var olabilir? yok efendim kara duman mistereko’yu neden ilk seferde öldürmemiş de ikince seferde öldürmüş? sana ne? ilk seferde öldürmüş olsa, " hah haketmişti zaten ibne, gebersin, beter olsun" mu diyecektin? neden sawyer sönük kalmış finalde? ne yapacaktı? bir striptiz sahnesi doyurur muydu seni sawyer’a? neden paralel evrende herkes birbiriyle karşılaşıyormuş? yahu bu gavurlar seviyor kader olayını her tarafa sıkıştırmayı. zaten dizi asırlardır haykırmıyor mu dağa taşa "fate fate fate" diye? bu ve buna benzer bir çok soru insanların ağzındakiler. ama neden geniş çerçeveye bakmıyoruz? iliklerimize kadar tiretmedi mi jack’in gökyüzünde flight 815’i gördükten sonraki gülümseyişi? hurley’in haykırışları? sun ve jin’in hatırlayışından sonra yüzlerinde oluşan huzur ifadesi hangimize "hay havasına suyuna kurban olduğumun adası" dedirtmedi?

sonuç olarak benim düşüncem şu yönde. paralel evrende herkes günahlarından, hatalarından sıyrıldı ve içlerindeki iyi insanlar daha çok gün yüzüne çıktı. kilise cenneti sembolize ediyordu, ve gördük ki kiliseye girmeyi reddeden tek isim benjamin linus’dı. bunun sebebininse locke ve diğerlerine yaptığı hatalardan ve yanlışlardan ötürü kendini affetmemiş olması, ve günahlarından tam olarak sıyrılmış olarak hissetmemesi olduğu kanaatindeyim. ada paralel evrenler arası bir geçiş noktasıydı, ve bu noktanın kötü emeller tarafından kullanılmasının engellenmesi sebebiyle korunuyordu bu ada. tıpanın açılıp tekrar kapanması gerekiyordu. çünkü sadece bu sayede kara duman öldürebilirdi. jacob yanılmamıştı.

hala var akıllarda soru işaretleri. ama bu benim hoşuma gidiyor. sanki dizi bitmemiş gibi hisssediyorum. hala kafamda teoriler üretiyorum. kaldı ki bir bonus dvd ile bütün soru işaretlerini gidereceklermiş saolsunlar. lost gibi bir diziye de böyle bir final yakışırdı. her noktanın birleşmesi değil olay, bazı noktaları hayal gücümüzle birleştiriyor olmak daha heyecan verici aslına bakarsanız. en azından ben böyle düşünüyorum.

son olarak. 6 seneme yazık oldu diyenler, zikmişim böyle finali diyenler, ne oldu bi bok anlamadık diyenler, aşk-ı memnu’ya yönlendiriyorum sizleri. onun finali daha oturaklı olacak emin olun. hiç soru işareti kalmayacak aklınızda. valla.


-----------------------------spoiler----------------------------
mitili
spoiler var kısmen.

--

kim ne sormuş, hangilerine cevap almış/alamamış pek umrumda değil. benim de cevabını bilmediğim birçok soru var kafamda bu diziyle alakalı. ama bunlara cevap bekleyerek angut bir ruh hali içine girmiyorum.

finalini başta ben de pek beğenmemiştim. ama birkaç daha kez izleyip düşününce "ulan ne acaip ne güzel finalmiş" dedim. birilerinin çıkıp "şu şundan dolayı oldu, şu eşşeen zikinden dolayı oldu" falan diye açıklamasındansa böyle bitirmek hem daha kolay, hem de daha sade ve anlamlı oldu.

bu arada hala anlamayanlar olduğunu görüyorum. belki biri bu entryi okur da kafası basar diye belirtmek istiyorum: dizide adada geçen her şey gerçekten yaşandı. orada ölenler gerçekten öldü. flashsideways’teki yaşantılar "araf" dediğimiz muhabbet. oradakiler yaşanmadı. jack’in oğlu olmadı, sawyer polis olmadı, alp er tunga ölmedi vs. vs... oradakilerin hepsi zaten ölü dostum, kimi adada ölenler, kimi adadan kurtulduktan sonra ölenler. cenab-ı hakk’ın rahmeti arayışında oradan oraya savrulup sonunda her şeyi hatırladılar ve bitti.

aslında dizideki bütün olay desperate jack’in kendini adayacak bir şeyler araması ve bunun sonunda adaya düşüp onun için hayatını feda etmesi ve bu sırada tanıştığı insanlarla alakalı. özet budur bana göre.

--

hala "kutup ayısı ne alaka" sorana o ayının kafası girsin ben daha bi şey demem bu konuyla alakalı.

güzel diziydi.
proserpina
en son gelişmeler şöyle :

(bkz: http://vodpod.com/watch/4183880-lost-the-new-man-in-charge)

-----------------------------spoiler----------------------------


2. adam olarak benjamin’i görmek tarifsiz bir tatmin yaşattı.fakat kafama yatmayan şeyler var. hurley neden dharma’nın o bayıldığı ranch soslarından kendini mahrum bırakmak istiyor olabilir? yoksa ben mi anlamadım?


-----------------------------spoiler----------------------------
milky
-malesef sizi işe alamıyoruz beyefendi
+peki nedenini sorabilirmiyim acaba
-bildiğiniz programlara kim 500 milyar ister,aşk ı memnu,var mısın yokmusun,acun firar da yazmışsınız sizi nasıl işe alıyım?
+olursa bide lost var..
20 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol