les chants de maldoror

stella
"sen, ey okur, bu yapıtın başında kine başvurmamı istersin belki de! güzel ve kara bir havada,
tıpkı köpekbalığı gibi engin bir kösnüye gömülmüş durumda sırt üstü devrilip, gururlu, geniş ve
ince burun deliklerinle istediğin kadar kini içine çekemeyeceğini kim söyledi sana,
eğer bu
eylemin önemi kadar senin o kızıl kokulara olan haklı iştahının önemini de ağır ağır
ve görkemle
anlıyorsa? daha önce eğer tanrı’nın lânetli vicdanını arka arkaya üç bin kez içine
çekmeye
kendini kaptırmazsan, inan bana ey canavar, çirkin suratının o iki biçimsiz deliğini
eğlendirecektir
o kokular. o sözle anlatılmaz hazlardan alabildiğine hoşnut kalacak olan burun
deliklerin, güzel
kokulardan, buhur kokularından başkasını duymak istemeyecekler bir daha; çünkü, o cânım
göklerin görkeminde ve dinginliğinde yaşayan melekler gibi eksiksiz mutlulukla
tıkabasa doymuş
olacaklar."
stella
"maldoror’un mutlu yaşadığı o ilk yıllarda nasıl iyi yürekli biri olduğunu anlatacağım birkaç satırda.
daha sonra, kötü ruhlu doğmuş olduğunu fark etti: ne garip yazgı! kişiliğini elinden geldiğince
gizledi uzun yıllar, ama sonunda, şu alışık olmadığı gerilim yüzünden, her gün kan beynine çıkmaya
başladı; böylesine bir yaşama artık katlanamadığı için de, sonunda, kararlı bir biçimde kötülük
mesleğine adandı… bu tatlı dünyaya! pembe yanaklı küçük bir çocuğu sevip dururken yanaklarını
usturayla kesip koparmak isteyeceği kimin aklına gelir, ve eğer adalet’in türlü türlü cezaları gözünün
önüne gelmemiş olsaydı kim bilir kaç kez yapardı bu işi.yalancı biri değildi, gerçeği kabul ediyor ve
kendisinin bir kan dökücü olduğunu söylüyordu. insanlar, duydunuz mu? bu titreyen kuş teleği
kalemle de aynı şeyi tekrarlamaktan utanmıyor. sanki istençten de güçlü yetke… bir lânet! yerçekimi
yasalarına karşı koyabilir mi taş? olanaksız. kötülük, iyilikle bağlaşma yapmak isterse, olanaksızdır.
yukarıda söylediğim de buydu benim zaten."
stella
"yaşamım boyunca, istisnasız hepsi de budalaca işler yapan dar omuzlu insanlar gördüm ve çoğu türdeşlerini şaşkına çevirip ruhları türlü şekilde baştan çıkarırlardı. eylemlerine gerekçe olarak “ün”ü gösterirler. onları görünce herkes gibi gülmek istedim ben de; ama böylesine tuhaf bir öykünme olanaksızdı benim için. keskin ağızlı bir bıçak aldım, dudaklarımın birleştiği yerlerde etimde yaralar açtım. amacıma ulaştığımı sandım bir an. kendi elimle yara açtığım bu ağıza baktım aynada! bir yanılgıydı! iki yaradan akan kan, gerçekten başkalarının gülüşü olup olmadığını anlamama engel oluyordu aslında. ama, bir süre karşılaştırma yaptıktan sonra, gülüşümün insanların gülüşüne benzemediğini gördüm, yani gülmüyordum ben, gülüşüm yoktu benim. çirkin suratlı, gözleri karanlık gözevlerine gömülmüş insanlar gördüm; kayanın sertliğini, dökme çeliğin katılığını, köpekbalığının kan dökücülüğünü, gençliğin küstahlığını, canilerin mantıksız öfkesini, ikiyüzlülerin ihanetlerini, en olağanüstü oyuncuları, rahiplerin kişilik gücünü ve dışardan bakınca en içe kapalı, dünyaların ve göklerin en soğuk yaratıklarını aşıp geride bırakmışlardı; ahlakçılar bitkin düşmüştü, yüreklerindekini görmeye, tanrının amansız öfkesini başlarına yağdırmaya çalışırken. hepsini bir arada gördüm; kimi zaman, belki de bir cehennem cini tarafından kışkırtılmış, dondurucu bir sessizlikte gözlerine hem yakıcı hem kinli bir pişmanlık acısı sıvanmış durumda, annesine daha şimdiden başkaldıran bir çocuk benzeri en sıkı yumruklarını havaya kaldırdıklarını, bağırlarının gizlediği o alabildiğine adaletsiz ve dehşet yüklü, tutkulu ve düşman düşüncelerini ortaya çıkarma yürekliliğini gösteremediklerini ve bağışlayıcı tanrıyı merhametten kederlendirdiklerini gördüm; kimi zaman, günün her anında, yediden yetmişe insanlara, soluk alan her şeye, kendilerine ve tanrıya karşı mantıksız ve akıl almaz lanetler yağdırırlarken, kadınları ve çocukları kötü yola düşürürlerken, vücudun edep yerlerini kirletirlerken gördüm onları. o zaman, sularını yükseltir deniz, tekneleri dipsiz derinliklerinde yutar; kasırgalar ve depremler yerle bir ederdi evleri; veba, türlü türlü hastalıklar kırıp geçirirdi ailelerini. ama insanlar anlamaz bunları. yeryüzündeki davranışları yüzünden utançtan kızarırken, sararırken de gördüm onları; ama pek ender. kasırgaların kız kardeşi fırtınalar; güzelliğini kabul etmediğim mavi gökkubbe; yüreğimin imgesi ikiyüzlü deniz; bağrı gizemli dünya; öteki gezegenlerin halkları; bütün evren; onu cömertçe yaratan tanrı, sana yakarıyorum: iyi bir insan göster bana!.. lütfun on katına çıkarsın doğal güçlerimi; çünkü, bu canavarı görünce şaşkınlıktan ölebilirim: daha azı için bile ölünebilir."
tayfa75
"maldoror’ un altinci $arkisi’ ni okuyunca kendi yapitlarimdan utandım." andre gide

"maldoror’ un birazcik tadina bakinca, butun $iir yavanla$iyor." louis aragon

"lautreamont’ u acin! butun edebiyat $emsiye gibi tersine doner." francis ponge

"maldoror’ un $arkilari olmasaydi fransiz kulturu eksik ve tamamlanmami$ kalirdi." marcelin pleynet

comte de lautreamont (isidor ducasse, 1846-1870) yirmi iki ya$inda "maldoror’ un $arkilari" ile $iirin klasik soylemini tamamen degi$tirdi ve iki yil sonra oldu. ustgercekci ( surrealist ) $airler tarafindan kesfedilinceye kadar ell, y,l $iirin yeralti dunyasinda ya$adi. ozgurle$en $iirsel soylemin yalvaci olan lautreamont, $iirin ve edebiyatin insani ( yuzu ve tersi olarak ) butunlugu icinde yansitabilecegini kanitladi. kurulu duzene baskaldirinin ve "hapishane dil" e kar$i ayaklanma cigliginin simgesi oldu.

comte de lautreamont ustgercekcilik, psikoanaliz ve kendini ara$tiran yazinin oncusudur; bilincin ve bilinc otesinin sinirlarinin $airidir.

hicbir $air caginin siyasal ve tanrisal iktidarini, toplumsal duzenini lautreamont/ducasse kadar acimasizca ele$tirmemi$i, onunla alay etmemi$, bir corap gibi tersine cevirmemistir.


"denizin butun suyu du$unsel bir kan lekesini yikamaya yetmez!"

"dogmu$ olmaktan daha buyuk bir lutuf tanimiyorum!"



kirmizi yayinlarinin, ozel kitaplar serisinde yer alan baskisinin arka kapaginda bu sekilde tanitiliyor kitap.

ceviri ozdemir ince’ ye ait. yazarin/sairin dilini ve ula$ilabilinmi$ çok az miktarda kendine dair gercekleri anlamakta faydali da bir onsozu var yine ozdemir ince tarafindan kaleme alinmis.
tayfa75
:--------------------------------------------------spoiler--------------------------------------------------:

kasırgaların kız kardeşi fırtınalar; güzelliğini kabul etmediğim mavi gökkubbe; yüreğimin imgesi ikiyüzlü deniz; bağrı gizemli dünya; öteki gezegenlerin halkları; bütün evren; onu cömertçe yaratan tanrı, sana yakarıyorum: iyi bir insan göster bana!.. lütfun on katına çıkarsın doğal güçlerimi; çünkü, bu canavarı görünce şaşkınlıktan ölebilirim: daha azı için bile ölünebilir.

:--------------------------------------------------spoiler--------------------------------------------------:
tayfa75
:--------------------------------------------------spoiler--------------------------------------------------:

govdemi guzel kokulu ciceklerle donatacagim, bu gunah odeme toreni icin; ve ikimiz birlikte can ceki$ecegiz, ben parcalandigim icin; sen, parcaladigin icin beni...

:--------------------------------------------------spoiler--------------------------------------------------:
nys
uzun yıllardır başucu kitabı olacak kitapdır diyerekten kitabı almamı sağlamış fakat okumalısın demediklerinden okumadıklarım arasında yer almıştır. hala başucumda baştan sona keşvedilmeyi beklemektedir.

unutmadım seni!

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol