hasan ali yücel’in büyük eğitim devrimi yaptığı okullara verilen ad.
türkiye’de kurtuluş savaşı,geride kaynakları yok olmuş bir ülke,savaşta insan gücünün büyük bir bölümünü yitirmiş,yorgun ve yoksul bir ulus bırakmıştı.köy enstitülerinin kuruluşundan hemen önce ülkemizde henüz yarı feodal yapı bozulmamış ana servet ve güç kaynağının toprak olduğu sezinlenememişti. toprak dağılımı köylüden ve verimden yana değildi.köylülerin çoğu yarı ortakçıydı.ilkel tarım araçları kullanılmaktaydı.ayrıca kredi, pazarlama ve kooperatifleşme yoktu.genel nüfusun %75’i köylüydü ve köylüler parasal güçlükler çekmekteydiler.1936’da köylerimiz ekonomik ve kültürel bakımlardan kendi içine kapalıydı ve büyük toplumla olan ilişkileri zayıftı.taşıt ve haberleşmenin olmaması köyler arası işbirliğini engellemekteydi.bu durum teknik,ticaret ve tarım işlerinde uzmanlaşmayı da engellemekteydi. bir kısım toprak ağaları ve güçlü kişiler yeni araçlardan ve devlet kredisinden yararlanıyor; pek çok devlet toprağını da ele geçirince tapuluyorlardı.osmanlıdan kalma bozuk toprak düzeni yüzünden köylülerin çoğu topraksız ve işsizdi.
1935–1936 yıllarında tüm halkın %20,4’ü köy halkının ise %15,5’i okur-yazardı.şehir ve kasaba çocuklarının %75’i okula gitmekteydi.köy çocuklarında ise bu oran %25’e düşmekteydi. ayrıca köy çocuklarının çoğu da 3 yıllık okullara gidiyorlardı. 40,000 köyden 35,227’si okulsuzdu.ülkedeki toplam resmi ilkokul sayısı 6112 idi.yılda ortalama 800 öğretmen ödeneklerin yetersizliği,zor koşullar gibi nedenlerle görevden ayrılırken;yılda yalnızca 650–700 öğretmen adayına diploma veriliyordu.bu yüzden öğretmen sayısı giderek azalmaktaydı.
bir yandan ülkeyi en baştan inşa edecek diğer yandan yeni bir yaşam biçimi olan cumhuriyeti yaşatacak ve geliştirecek yeni kuşaklara ihtiyaç vardı.nüfusun büyük çoğunluğunu köylü oluşturmaktaydı.dolayısıyla bu yeni kuşakların kaynağı köylü olacak,köylüyü canlandıracak araç eğitim ve eğitimin yeri ise okul değil yeni işlevler eklenmiş yeni bir sistem olmalıydı. fakat yeni bir sistemin geçerliliğini koruyabilmesi için önceki sistemin kaldırılması gerekmekteydi.bu yüzden belli başlı atılımlar yapıldı.egemenliğin ulusa geçmesi gerekliydi; cumhuriyet kuruldu.din konusunda bile meclis’in ötesinde bir güç olmamalıydı;halifelik kaldırıldı. dini ve temel eğitimi temel alan iki sistem birleştirildi.arap alfabesi kaldırıldı.
durumun incelenmesi ve çözüm yolları bulunması için amerikalı pedagog john dewey ülkemize getirildi. köy okullarına, türk hayatının temeli olan çiftçilerin gereksinimlerini karşılayacak okullara, öğretmen yetiştirecek tipte öğretmen okullarına ihtiyaç vardır diyen john dewey’in tespitleri üzerine 1926’da kayseri’de ve 1927’de denizli’de olmak üzere iki tane 3 yıllık köy öğretmen okulu açıldı. bu okullar 1932–1933 yıllarında, öğrencilerinin şehir ve kasabalardan alınması, köye göre yetiştirilmemeleri gibi nedenlerle beklenen başarının sağlanamadığı gerekçesiyle kapatıldı.
1935 yılında ismail hakkı tonguç ’un ilköğretim genel müdürlüğü’ne getirilmesiyle köy enstitüleri adına ilk atılımlar yapıldı.ismail hakkı tonguç 1946 yılına kadar, yani müdürlükten ayrılana kadar köy enstitüsü sistemi’nin kurulmasında ve ilköğretimdeki gelişmelerde baş sorumluydu.eğitim götürülmesi gereken 4000 köy vardı ve her köye okul yapılması projenin en az 80 yılda gerçekleşmesine sebep olacağı için yeni bir sisteme ihtiyaç vardı.
yeni arayışlar ve denemeler yapıldı.nüfusu az olan köylere kısa sürede yetiştirilmiş elemanlar gönderilmesinde karar kılındı.askerliğini çavuş ya da onbaşı olarak yapmış bir grup alındı ve altı ay kurs verildikten sonra deneme amaçlı olarak köylere gönderildi.bu denemeden verim alınınca eğitmen yetiştirme çoğaldı. ardından 1937 yılında iki köy öğretmen okulu açıldı. kaydolan köy çocuklarına genel kültür dersleri dahil tarım ve sanat dersleri verildi. uygulamadan memnun kalınca eğitmenlerin artırılmasına karar verildi.
1938 yılı sonlarında milli eğitim bakanlığı’na hasan ali yücel atandı.kendisinin çalışmalarıyla önce 3803 sayılı köy enstitüleri kanunu sonra da 4274 sayılı köy enstitüleri ve köy okulları teşkilat kanunu çıkarıldı bu kanunlara göre; eğitime yeni işlevler yükleniyordu,köy enstitüleri kuruluyordu, köy eğitim sistemi getiriliyordu ve eğitim yönetimi yeniden biçimlendiriliyordu. köy enstitüsü sistemi’ni oluşturan bu dört öğeyi incelemek gerekirse;
eğitime yüklenen yeni işlevler
köy enstitüsü sistemi ile eğitime, eğitsel, ekonomik, toplumsal ve siyasal olmak üzere dört işlev üstlendi.
köy eğitim sistemi
eğitime yüklenen işlevlerin gerçekleşebilmesi için köye yönelik bir eğitim sistemi oluşturulmalıydı çünkü kent eğitim sistemi köylere ulaşamamıştı.
yeni eğitim sistemi üç bölümden oluşuyordu; öğrenim çağı çocukları için zorunlu okullar, yetişkinler için zorunlu okullar ve köye eleman yetiştiren kurs ve enstitüler.
köy enstitüleri, köy eğitim sistemi’nin ortaöğretim kısmı idi. amaç ise sadece öğretmen yetiştirmek değil aynı zamanda köyün ihtiyacı olan usta insan gücünü de yetiştirmekti. köy enstitüleri kuruluşundan üç yıl sonra sağlıkçı da yetiştirmeye başladı.1946 yılına kadar yirmi yerde köy enstitüsü açıldı ve daha sonra yirmibire çıktı. bu enstitülerde öğrencilerin bütün ihtiyaçları enstitü tarafından karşılanıyordu.böylece fakir ama zeki köy çocuklarına eğitim imkanı sunuluyordu.
köy eğitim sistemi’nin iki genel amacı vardı. ilki yıkılan ülkenin kurulması ve kalkındırılması ikincisi ise türkiye devrimi’nin ürünü olan cumhuriyet’in korunması,yaşatılması ve geliştirilmesiydi.
köy eğitim sistemi’nin belkemiği köy enstitüsü idi.bu yüzden kurulmak istenen sisteme köy enstitüsü denilmişti. burada eğitilenler, üretim güçlerini ve cumhuriyet’e olan inançlarını hem köye hem de sistemin üst basamaklarına taşıyacaklardı. köy enstitüsünün amacı, köy eğitim sistemi için orta kademe insan gücünü yetiştirmek ve iyi olanlarını yüksek köy enstitülerine hazırlamaktı.
köy enstitüleri, bölgenin tarımsal, toplumsal, geçimsel, sanatsal, kültürel ve sağlıksal durumunu araştırıp öğretim programını bu araştırmalara göre düzenlemiştir.
köy enstitüleri’nin eğitim programları diğer öğretim programlarına uymuyordu. genel kültür ve meslek dersleri dışında ayrıca köyün kalkınmasına faydası olacak bilgiler ve beceriler veriliyordu. eğitim programının yapılmasında uyulan ilkeler şunlardı:
eğitim, öğrenciye öğrenmeyi ve araştırmayı öğretmelidir.
üretim için eğitim yapılmalıdır.
eğitim öğrenci merkezli olmalıdır.
eğitim sürekli olmalıdır.
her tür etkinlik, köyü kalkındırma amacına hizmet etmelidir.
enstitü eğitimi laik olmalıdır.
eğitim demokratik olmalıdır ve öğrencilere demokrasiyi yaşatmalıdır.
enstitüye giren her öğrenci başarılı olmalıdır.
enstitülerde verilen dersler üç ana grupta toplanmaktaydı.bunlar:
genel bilgi dersleri
türkçe, tarih, matematik, coğrafya, yurttaşlık, fizik, kimya, kooperatif, resim, müzik, sağlık bilgisi, beden eğitimi ve ulusal oyunlar, askerlik, yazı, yabancı dil, öğretmenlik bilgisi, ev idaresi ve çocuk bakımı.
ziraat ders ve çalışmaları
tarla ziraatı, bahçe ziraatı, zoo tekniği, arıcılık, ipekböcekçiliği, sanayi bitkileri ziraatı, kümes hayvancılığı, balıkçılık ve su mahsulleri.
teknik ders çalışmaları
demircilik, dülgerlik-marangozluk, yapıcılık, fotoculuk, pratik bilgiler, biçki-dikiş, çocuk bakımı, halıcılık-dokumacılık, örgü, nakış-çamaşır,ev idaresi.
köy enstitüleri’nin,çok kısa ömrü olmasına karşın ülkeye eğitsel,ekonomik ve toplumsal alanda çok büyük katkıları olmuştur.köy enstitüleri, eğitsel alanda bakılacak olursa ülkenin gelişmesine etkisi olan çok sayıda mezun vermiştir.ekonomik alanda ise, köylü o zamanın en son teknolojisiyle tanışmış ve eski tarım şekli tarihe karışmıştır.köy enstitüleri’nde yetişmiş ve bu ortamda bulunmuş olan elemanlar gittikleri yerlerde aynı demokrasi ortamını yaratmak için çaba göstermişlerdir.bu bağlamda köy enstitüleri’nin toplumsal etkisi de çok büyüktür.
köy enstitü sistemi türkiye devrimi’nin bir parçasıydı ve her devrime karşı olanlar olduğu gibi bu sisteme de karşı olanlar vardı. köy enstitüleri’nin kapatılış nedenleri dört başlık altında toplanabilir:
siyasal nedenler: köy enstitüleri’nin kurulması için çıkartılan kanunun kaldırılması için mücadele eden birçok insan vardı. köy enstitüsü kanunu oylamasına 151 milletvekili katılmamıştır. milletvekillerinin bu şekilde davranmalarına sebep aydınlanan halkın bir gün yönetime ortak olmak istemesi ve kendilerine zarar vermesi ihtimali olabilir.
toplumsal nedenler: yeni okulun ve öğretmenin köye gelmesi, köyde belli başlı insanların çıkarlarını etkileyebileceği için köy enstitüleri’ni istemeyenler vardı.
ekonomik nedenler: aynı anda dört beş köye sahip köy ağaları vardı ve köylüler ağaların malı konumundaydılar. köylünün aydınlanması ağaların çıkarlarını zedeleyebilirdi.
eğitsel nedenler: geleneksel eğitim sisteminden ödün vermek istemeyen, eski sisteme bağlı kalmayı isteyen belli bir kesim vardı ve bu kesim köy enstitüleri’nin kapatılması için çaba gösteriyorlardı.
ayrıca, savaş yılları olması nedeniyle eğitime gerekli ödeneğin devlet bütçesinde ayrılamaması, fiziksel koşulların yetersizliği ve köy enstitüleri’nde çalışacak gönüllü ve inançlı insanların az olması da köy enstitüleri’nin kapatılmasında büyük rol oynayan etkenlerdir.
siyasi iktidar 1946 yılı seçimi sonrası, bu belli başlı sorunları çözmek için köy enstitüsü sistemi’nin özünü değiştirmeye karar vermiştir. 1947 yılında ise bu değişiklikler sonucu sistem son bulmuştur.
mehmet başaran, talip apaydın, fakir baykurt ve mahmut makal gibi pek çok yazar ve aydın köy enstitüsü mezunudur.
köy enstitüleri’nin başardıklarını şöyle özetleyebiliriz:
yüzyıllardır biriken feodal toplumun üretim ve yaşam biçimini ortadan kaldırmaya başlamıştır.
bilimsel ve felsefi anlamda laik eğitim başlamıştır.
feodal toprak rejiminin değişimi toprak ağalarının kendilerinin ortadan kaldırılma tehdidinin hissetmelerine neden olmuştur.
sanayi için eğitilmiş, nitelikli iş gücü oluşmaya başlamıştır
sanat, edebiyat, bilim teknoloji de olumlu beklentiler oluşmuştur.
atatürk’ün özlediği demokratik toplum ve kültür için kurumsal alt yapı oluşmaya başlamıştır.
ataerkil toplumdan çekirdek aile toplumuna dönüş belirtilerini vermeye başlamıştır.
ezberci değil, analitik düşünen- sorgulayan birey yetiştiren demokratik ve üretici eğitim başlamıştır.
bu bağlamda yukarıda yer alan özellikler statükoyu rahatsız etmeye başlamıştır.köy enstitülerini kuranlar da yıkanlar da statükolarını korumak ve güçlendirmek için hareket etmişlerdir. bu emellerini gizlemek için de "köy enstitü"lerinin üzerinden politika yapmışlardır.
http://tr.wikipedia.org/
köy enstitüleri
komünist yetiştiriyor diye demokrat parti tarafından kapatılan, türkiyenin 60larda hızla ilerlemesinin nedeni olan eğitim kurumlarıdır.bugün hala ihtiyaç duyulmaktadır.
bugünün birçok gerçek aydınının yetişmiş olduğu, emek etmenin,paylaşmanın,üretmenin riyasız yapıldığı en aydınlık oluşum,kapatılmasındaki niyetler kabak gibi belli.
varlıgında aydınlar yetistirmis, gercek hocaları turkiyeye kazandırmıs, pek cok yeni nesilin ısıgı olucak nitelikte bireyleri basımıza gecirmis yerlerdi, kapanısı ile birlikte aydınlanma cagımız yarım kaldı yazık oldu, artık ossde son tercih olan ogretmenlik okulları ile sadece ay sonunda alacagı maasını dusunen, tek var olabilme yolu sıfır vermek olan ogretmekten ziyade ogretilmeye ihtiyac duyan ogretmenlerimiz var, gercekten yazık...
sava$ dönemi sosyal politikalarından biridir.
amaçlar:
1-kısa sürede ögretmen ihtiyacını kar$ılamak.
2-kırsal kesimdeki egitim sorununu çözmek.
göze sokulmayan gizli amaç:
cumhuriyet rejiminin köye götürülmesi.
amaçlar:
1-kısa sürede ögretmen ihtiyacını kar$ılamak.
2-kırsal kesimdeki egitim sorununu çözmek.
göze sokulmayan gizli amaç:
cumhuriyet rejiminin köye götürülmesi.
uğur mumcu, yanında aziz nesinin de bulunduğu bir panelde, köy enstitüleri üzerine bir konuşma yapmıştır. böyle adamlara ihtiyacımız vardır bizim, ama bu adamlar da gökten inmeyeceklerdir.
panelin videosu şurada,
http://tinyurl.com/2zqrx2
panelin videosu şurada,
http://tinyurl.com/2zqrx2
kapatılması amerikan dış politikası gereği uygulanmıştır. eğer bugün doğu bölgelerimizde sorun olduğunu düşünüyorsak bunun tek sebebi o öğretmen okullarının geçmişte kapatılmasıdır.
savaşlarla kazandığımız bağımsızlığımızı kapatıldığında fikren kaybettiğimiz eğitim kurumları.
kurulmasında hasan ali yücel in büyük emeği olan; fakat fikir olarak atatürk e ait enstitülerdir. atatürk yönetim biçimini demokrasi olarak belirledikten sonra, demokrasinin cahil toplumların elinde nasıl tehlikeli bir silaha dönüşeceğini öngörmüş ve bu enstitülerin kurulmasını; bilgisiz, okuma yazması bile olmayan halkın( ki o dönemde okuma yazma oranı %10 un altındaydı ) aydınlatılmasını istemiştir. türkiye nin bu enstitüler dönemindeki hızla gelişmesi, fikrin başarılı sunuç veriğinin kanıtıdır. ancak ne yazık ki toplumun tamamına ulaşamadan, hedeflenen aydınlanma sağlanamadan bir çok sudan sebeple ve en önemlisi truman doktrini sebebiyle enstitüler kapatılmıştır. sonuç olarak toplum cahil kalmış, demokrasi tehlikeli bir silaha dönüşmüştür.
bugün bu tip bir projenin muadilini merak eden bizleri , bugünlere getiren dedelerimizin dünya klasiklerinin çoğunu okuyarak ufuklarını genişletmiş ve en azından bir enstrüman çalmayı öğrenerek bağımsız bağlı vatandaş haline geldikleri ,
bizim gibi ,kendi özünden ziyade copy/paste kültürüne yakınlaşan tiplerden ziyade araştırıcı ve faydalı nesiller yetiştiren kurumlar.
fırsat eşitliğini yatay düzlemde yaymayı amaçlamış ,belli bir zümreden ziyade , halkı büyük bir kesiminin gözünü açarak kollektif fayda sağlayan yararlı proje.
bizim gibi ,kendi özünden ziyade copy/paste kültürüne yakınlaşan tiplerden ziyade araştırıcı ve faydalı nesiller yetiştiren kurumlar.
fırsat eşitliğini yatay düzlemde yaymayı amaçlamış ,belli bir zümreden ziyade , halkı büyük bir kesiminin gözünü açarak kollektif fayda sağlayan yararlı proje.
bugun alternatiflerinin oldugunu dusunenler sadece komik duruma dusmektedir, ben iki universite bitirmeme ragmen buralarda verilmis egitime yakin bir egitim aldigimi dusunmemekteyim, o derece sukela bir kurumdu.
bu iki kurumun faaliyet raporlarını okumakla kalmayıp ,mezunlarıyla röportaj yapma imkanı bulanlar, bu kurumları tanımak için raporlardan öteye gitmeleri gerektiğini özümseyecektir.
zira raporlar hangi kaynakların eliyle tutulmuştur,
kime kaynaklık etme görevini üstlenmiştir,
kedi-ciğer, meyve-ağaç gibi ülkede bir dizi örneği olan bu bakış açısı kurumların da sonunu getirmiştir....
zira raporlar hangi kaynakların eliyle tutulmuştur,
kime kaynaklık etme görevini üstlenmiştir,
kedi-ciğer, meyve-ağaç gibi ülkede bir dizi örneği olan bu bakış açısı kurumların da sonunu getirmiştir....
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?