kopya çekme teknikleri
(bkz: kopya verme teknikleri)
(bkz: prison break metodu)
kopya çekmek tasvip edilmesi mümkün olmayan bir olaydır öncelikle onu belirteyim.
illa ki çekilecekse en iyi teknik olan hiçbir teknik kullanmama tekniği kullanılabilir. biraz daha açayım isterseniz. kopya çekmek doğal bir şeymiş gibi yaklaşacaksınız olaya. yoksa böyle teknikler, taktikler falan derken fazla üstüne düşerseniz sınav anında bu heyecanlanmanıza ve vücudunuzun biyolojik tepkiler*vermesine sebebp olacaktır. bu yüzden en geçerli metod özürlü gibi alta kitabı açıp, şakur şukur sayfa çevirerek rahat bir şekilde kopya çekmektir. ben bunu çok yaşadım zamanında biz, yöntemdi, taktikti uğraşıp yakalanırken, alenen kopya çeken arkadaşlar sittin sene yakalanmıyordu.
o halde altın kural olağan dışı, öğretmenin dikkatini çekebilecek davranışlardan kaçınmak.
bir de bir yanılgı vardır. "arka sıralarda oturan öğrenci kopyanın gözüne vurur" diye. kısmen doğrudur bu. fakat benim bildiğim sınıflarda en arka sıralarda genelde haylaz, kopya çekmeye en yatkın, sınıfın azılıları oturur. böyle olunca da nasıl bir teknik direktör rakip takımın gole yakın oyuncularına adam markajı uygulatıyorsa hoca da arka sıralarda oturan öğrencilere "ulan bu ibneler kopya çekicek ama nahh çektiririm" düşüncesiyle hareket edip kopya çekmenize imkan vermeyebilir. "kopya çekicez oğlum" diye girip bir bok yiyemeden sınavı tamamlarsınız. üstelik hoca, sınav boyunca sadece sizin tepenizde dikildiğinden sınıfın diğer elemanları harıl harıl kopya çekecektir. muhtemelen mallar gibi bütün sınıfın notlarını coşturduğu bir sınavdan sıfıra yakınsayan bir not alıp göt olduğunuzla kalacaksınız.
böyle durumlarda çözüm hocanın karakterinde gizlidir. hemen başınızda durduğu diğer sınavları düşünüp nabza göre şerbet vermelisiniz. gerektiğinde orta sıralarda hatta ve hatta en önde bile oturmayı bilmelisiniz.
tabi yukarıdaki saydıklarım adı çıkmamış bir öğrenci için geçerlidir. adınız kopyaci serefize çıktı mı yandınız. nereye oturursanız oturun, hangi tekniği kullanırsanız kullanın mimlenmişsinizdir bir kere. cimbomlu arif gibi
yalancı çobana dönmüşsünüzdür artık haklı penaltılarınız bile verilmez. namuslu bir öğrenci olmaya karar verip, kopyayı bıraksanız bile aslanlar gibi çalışıp aldığınız yüksek notlardan kıllanmalar olacak, bu da hocanın kanaatini olumsuz yönde etkileyecektir.
en iyisi başta da söylediğim gibi hiç bulaşmamaktır. bulaştıysan da çaktırmamak... taktik, maktik bunlar işin hikaye kısmı.
illa ki çekilecekse en iyi teknik olan hiçbir teknik kullanmama tekniği kullanılabilir. biraz daha açayım isterseniz. kopya çekmek doğal bir şeymiş gibi yaklaşacaksınız olaya. yoksa böyle teknikler, taktikler falan derken fazla üstüne düşerseniz sınav anında bu heyecanlanmanıza ve vücudunuzun biyolojik tepkiler*vermesine sebebp olacaktır. bu yüzden en geçerli metod özürlü gibi alta kitabı açıp, şakur şukur sayfa çevirerek rahat bir şekilde kopya çekmektir. ben bunu çok yaşadım zamanında biz, yöntemdi, taktikti uğraşıp yakalanırken, alenen kopya çeken arkadaşlar sittin sene yakalanmıyordu.
o halde altın kural olağan dışı, öğretmenin dikkatini çekebilecek davranışlardan kaçınmak.
bir de bir yanılgı vardır. "arka sıralarda oturan öğrenci kopyanın gözüne vurur" diye. kısmen doğrudur bu. fakat benim bildiğim sınıflarda en arka sıralarda genelde haylaz, kopya çekmeye en yatkın, sınıfın azılıları oturur. böyle olunca da nasıl bir teknik direktör rakip takımın gole yakın oyuncularına adam markajı uygulatıyorsa hoca da arka sıralarda oturan öğrencilere "ulan bu ibneler kopya çekicek ama nahh çektiririm" düşüncesiyle hareket edip kopya çekmenize imkan vermeyebilir. "kopya çekicez oğlum" diye girip bir bok yiyemeden sınavı tamamlarsınız. üstelik hoca, sınav boyunca sadece sizin tepenizde dikildiğinden sınıfın diğer elemanları harıl harıl kopya çekecektir. muhtemelen mallar gibi bütün sınıfın notlarını coşturduğu bir sınavdan sıfıra yakınsayan bir not alıp göt olduğunuzla kalacaksınız.
böyle durumlarda çözüm hocanın karakterinde gizlidir. hemen başınızda durduğu diğer sınavları düşünüp nabza göre şerbet vermelisiniz. gerektiğinde orta sıralarda hatta ve hatta en önde bile oturmayı bilmelisiniz.
tabi yukarıdaki saydıklarım adı çıkmamış bir öğrenci için geçerlidir. adınız kopyaci serefize çıktı mı yandınız. nereye oturursanız oturun, hangi tekniği kullanırsanız kullanın mimlenmişsinizdir bir kere. cimbomlu arif gibi
yalancı çobana dönmüşsünüzdür artık haklı penaltılarınız bile verilmez. namuslu bir öğrenci olmaya karar verip, kopyayı bıraksanız bile aslanlar gibi çalışıp aldığınız yüksek notlardan kıllanmalar olacak, bu da hocanın kanaatini olumsuz yönde etkileyecektir.
en iyisi başta da söylediğim gibi hiç bulaşmamaktır. bulaştıysan da çaktırmamak... taktik, maktik bunlar işin hikaye kısmı.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?