kentsel dönüşüm projesi;
kent de yaşayan köylüyü kentliye dönüştürme projesi şeklinde anlaşılamamış bir yıkım/kıyam projesidir.
orta çağın veba salgınından bir farkı yoktur.
özetleyelim;
nereden çıktı bu yasa;
teorisi;
1999 depremi sonrası , deprem bölgelerinde inşa edilmiş yapıların
güncel fenni keşifler doğrultusunda yetersiz ve güçsüz oldukları ve/veya
yeni teknolojiler ile daha güçlü inşa edilebilecekleri öngörülerek
deprem bölgelerinde yaşayan insanların can güvenliğini arttırmak için çıktı.
pratiği;
a)raporlama;
yetkili kurumlarca , yetkin mühendislere verilen "riskli yapı tespiti lisansı"
yıkım raporuna dönüştü , emlakçılar , mahallenin/manavı/bakkalı/kapıcısı ,
riskli yapı uzmanı kesildi , testler ve raporlar siz telefonla talep ettikten sonra mobil hizmet ekipleri ile dakikalar içinde hazırlanır oldu.sonuçlar başta merakla bekleniyordu , ama çok kısa süre sonra kimse sonuç filan merak etmedi çünkü raporların %99,999999'u yıkım çıktı ve çıkmaya devam ediyor.
b)proje , ruhsat;
artan talebi ancak yazılım ile hızlıca hazırlanabilen , statik hesap ve uygulama projeleri ile karşılanabileceği şüphesizdi.örneğin aynı sokadaki 10 binanın dizayn ve projesi aynı zamanda aynı mühendis tarafından hazırlandı ,
belediyeye sunuldu ve ruhsat alındı.oda onayı şartı da kaldırılmıştı ortadan çünkü oda destek olacağına köstek oluyordu.bir ilçemizde , belediyede kayıtlı müteahhit sayısı 200 iken aylar içinde 750 ye çıktı.hatta ilçenin belediye başkanı, en büyük "yeni" proje sahasını kaptı , utanmadı üstüne soyadını yazdı , yanında dikildi , gururlandı.
imar kanunu , uygulama yönetmelikleri , eğildi büküldü her şekle girdi , olsun du , ekonomimizin cennetlik müteahhitlerden başka çıkar yolu yoktu , melek ti onlar melek.baş melek cebrail faizlere abandı durdu , düşürün uleyn yoksa batıyoruuuz diye kükredi , faizler düştü , sazanlar kanatlandı uçtu.
(cebrail baş melek mi? ve aynı zamanda ölüm anında ruhu teslim almaya gelen siyah cübbeli elind eorak olanı değilmi , doğrusunu bilen düzeltsin lütfen , nasıl bir tesadüfse)
ruhsatlar şakır şakır dağıtıldı , printer kartuşları yetmez oldu.
b)hafriyat , imalat;
konunun aciliyetine binaen, bu uğurda bütün yönetmelikler ve kanunlar delindi,
örneğin günün herhangi bir saatinde 6m genişliğindeki sokaklarda , malzeme,hafiryat ve beton kamyonları(ki bunlar artık kamyon değil tır) cirit atar oldu.
hafriyatçı mafyası oluştu , senetle hafriyat kamyonu alıp mafyaya köle olan bir kuşak türedi.
hafriyat kamyonları binaları yıktı , insanları ezdi sakat bıraktı hatta öldürdü.
her şey ekmek için ya , asla ve asla amenna!!!!!!
piyasa kızıştı , rekabet arttı , maliyetleri düşürmek için kamyon sayısı ve hızı arttı, daha çok tonaj taşımaya başladılar.
6m lik sokağa tır ile bir seferde bütün inşaat demiri indirildi.bahçelerdeki ağaçlar kesildi , cezaları ödendi , güdük park ve bahçeler müdürlüğü peyzaj işlerine boğulmuşken , kesilen ağaçların çetelesini bile tutamadı, olsundu peyzaj yaparlardı , istinat duvarlarına pvc borular ile elektrik/su tesisatları çeker , peyzaj yapar cenneti yaratırlardı nasılsa.bu esnada kimse istinad duvarının arkasında biriken su ile bu çiçekleri sulayayım hem duvardaki basıç düşer hem de tesisat filan gerekmez diye kafa yormadığı gibi , ulan şu çiçekleri de allah'ın güneş enerjisi ile aydınlatalım ne harika olur da demedi.bastı tesisatı döşedi km'lerce , su bedava elektrik bedava nasılsa döşe gitsin. 2 ayda bir peyzajı da değiştiririz nasılsa bu arada eğilen boruları filan söker bakım yaparız nasılsa.
virüs hızla yayılmaya başladı.
yeni teknolojilerle , 100 yıllık metodlar kullanıldı (dünya böyle yapmıyor artık , kabileler bile)
dök betonu bozuk teraziyle sonra sıva , at şapı , hem kotu düzelt hem tesisatı göm (depreme karşı mücadele ediyoruz he , 1cm şap 25kg/m2 10cm ise 250kg/m2) , duvarla örüldü güzelce , sonra elektrik tesisatı döşemek için kanallar tekrar kırıldı , çünkü asla sıva üstü tesisat beğenmeyiz biz o nedir öyle , ör duvarı , sonra kır tesisatı göm , sıva gitsin.mimar simidi asmolen döşemeler döküldü. (ki deprem için hiç uygun olmayan bir çözümdür)
asmolen tuğlası pahalı bide uzak nakliyesi filan , şurdan dudulludan strafor tuğla kestirelim onu döşeyelim gitsin , hem ucuz hem işçiği az , ya şunun ağırlığınıda azaltalım biraz strafor değilmi nasılsa , 5 densty yapalım (1m3 ü 5kg olan bir malzeme) oooh süper oldu ya , ne kolaymış bu müteahhitlik işi boşa zaman kaybetmişiz şimdiye kadar kasaplık yaparak , kader işte.asmolen döşeme starfor tuğlalar ile diyafram oluşturamıyor (çünkü kirişin üstünde 7cm döşeme altında 25cm asmolen tuğla var 7cm zavallı ne diyafram yapacak) böyle olunca da , döşemeler deprem yüklerini kolonlara adil/doğrusal dağıtamıyor.örneğin 100 ton deprem yükü (yatay yük) alan bir yapı , döşemeler vasıtası ile bu yükü kolonlara pay edemeyeceği için , yükü karşılayacak olan ilk zavallı kolon kesecek!!!!!
daha fazla yazamıyorm , aslında işin bir de yönetmelik ayağı var ki (tbdy-2016 draft) nefesim daraltıyor.......
sinirlerim bozuldu , tansiyonum yükseldi ,
bu karışık metni sabırla buraya kadar okuyan olur ise , özetle son söz olarak şunu söyleyeyim;
istanbulun az da olsa mühendislik görmüş ilçelerinde (kadıköy, beşiktaş ,sarıyer,maltepe,kartal,... eski ve gecekondulaşmadan az zarar görmüş muhitler)yaşayan insanlar şunu bilsinler ki,
yıktıkları yapılar yeni yaptıkları yansınlı sönsünlü yapılardan daha sağlam!!!!!!!!!!
kanmayın bunlara , işini ciddi yapan tecrübeli mühendisler bulun önce ,
müteahhit nasılsa kürekle............
kentsel dönüşüm projesi
dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdir
bir gök gürlese bari diyorum bir sağnak patlasa
bitse bu kirli ve yapışkan sessizlik, hiç gitmesem
oysa ne kadar sakin sokaklar, kent ve bütün yeryüzü
ipince bir su gibi sızıyorum gecenin tenha göğüne
sessizce çekip gidiyorum şimdi, sessiz ve kimliksiz
belki yine gelirim, sesime ses veren olursa bir gün
dizeleri ile ahmet telli nin belki yine gelirimi geliyor insanin aklina.
oysa ne kadar sakin sokaklar kent ve butun yeryuzu...
bir gök gürlese bari diyorum bir sağnak patlasa
bitse bu kirli ve yapışkan sessizlik, hiç gitmesem
oysa ne kadar sakin sokaklar, kent ve bütün yeryüzü
ipince bir su gibi sızıyorum gecenin tenha göğüne
sessizce çekip gidiyorum şimdi, sessiz ve kimliksiz
belki yine gelirim, sesime ses veren olursa bir gün
dizeleri ile ahmet telli nin belki yine gelirimi geliyor insanin aklina.
oysa ne kadar sakin sokaklar kent ve butun yeryuzu...
proje adı altında insan sömürgeciliğinden başka bir şey değildir.
kentsel yaşamı desteklerken ve kurarken insanların elinde ne var ne yok alan; ve mafyanın, devlete yakın şirketlerin ihale adı altında aldıkları, bu yolla milyonlarca ytl götürdükleri kentsel dönüşüm projeleri.
rayici 10bin ytl olan bir evin 25bin ytlye satılması kimlere kentlerde köşe döndürüyor malum.
kentsel yaşamı desteklerken ve kurarken insanların elinde ne var ne yok alan; ve mafyanın, devlete yakın şirketlerin ihale adı altında aldıkları, bu yolla milyonlarca ytl götürdükleri kentsel dönüşüm projeleri.
rayici 10bin ytl olan bir evin 25bin ytlye satılması kimlere kentlerde köşe döndürüyor malum.
istanbul da anadolu yakasi icin kartal in bastan asagi degisecegi projedir.buradaki fabrika arazileri satilacak ve fabrikalar baska yerlere tasinacaklardir. kartal da arazi fiyatlari bu donemde ucmustur. ileriye yonelik gayrimenkul yatirimi yapacak bireyler icin mukemmel bir yatirim firsati dogmustur.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?