ps. bu yazı şiddet içermektedir!
lafın nereye gideceğini biliyorsun. tabii ki facebook’ a sataşacağım. başka ne olabilir ki?
bu siteye bayılıyor olabilirsin, en sık ziyaret ettiğin sitelerden biri bu olabilir; ama dur bir dinle bak. eminim hak vereceksin.
sanal bir kimlik oluşturma yarışının içinde gibi hissediyorum kendimi. ama buradaki sanal kelimesini illüzyon olarak kullandığımı sanma. kişilerin kendilerinden bağımsız profiller değil bunlar. bizzat kendilerini aktarıyorlar internete.
facebookta en sevdiğiniz filmler, müzikler, kitaplar... gibi bölümler var biliyorsundur. orada paylaşıyorlar neleri var neleri yoksa. her şeyi yazmış ama. kendiyle alakalı cümleler yazmış, hepsi benle başlayıp benle bitiyor. kendine doğru bütün oklar. hani o oturduğu yerden kalkıp 3 cm yana otursa dünyanın ekseni kayacak gibi. öte yandan bu paylaşımların nedenini gerçekten anlayamıyorum. anlamak istiyorum, anlayamıyorum. kimseyi küçümsemek ya da dalga geçmek için falan da yazmıyorum bunları, ama hakkikaten endişeliyim. bir insan neden her şeyini sonu .com la biten bir siteye aktarır? neden bu kendini pazarlama - ki benim kadar kaba değilseniz buna ’ kendini sunma ’ da diyebilirsiniz - yarışına girer? kime neyi satmaya çalışıyor olabilir?
profilinde 300 fotoğraf olan insan gördüm ben. tahmin edersin ki hayatında yer aldığı en güzel 300 fotoğraftır o. ama bunu bu kadar ifşa etmek neden? bizim de aile albümümüz var mesela. annem yıllardır bir sürü fotoğrafı biriktirir, kronolojik olarak ekler albüme. ama biz o albümü herkese göstermeyiz. hatta bazı yakınlarımızdan bile sakınırız. içinde sakınılacak şeyler olduğunu için değil, kesinlikle o insanların profillerindekilerden farklı fotoğraflar değiller. ama bunun ( buradaki bu yerine mahremiyet, özel hayat gibi kelimeler koyabilirsin ) sergilenecek bir şey olduğunu da düşünmeyiz.
insan duruşuyla, fikirleriyle zaten gerçek bir profil oluşturuyor. ve bunu kimseye göstermek zorunda değil. aksine, bunu göstermemek ona çok şey kazandırabilir. zaten yeterince doğru bir hayat yaşıyorsa bunun karşılığını alır. hem de öyle likelarla, commentlerle falan değil, gerçek saygıyla alır. itibar kazanır. birkaç yüz yıl önce dedikleri gibi; eğer sen değerli bir madensen, yerin kaç kat altında olursan ol birileri gelip seni oradan çıkartır. ama ortalıkta ’ bakın ben buyum, bunları severim bunları sevmem, bunları çok çok severim, alın beni, beğenin beni ne olur sevin beni ’ diye dolaşırsan emin ol alırsın.
kendini pazarlama arzusu
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?