milli egitim mudurunun evinin onune yagmasi halinde tatil anlamina gelen sey.
kar
kardanadamın hücreleri.
mucizedir. her ne kadar çoğu insana saçma gelse de, ne var be işte hava soğuk ya şimdi su donuyor sonracığıma böyle kristal gibi işte düşüyor aşağı yer çekimi var ya bir de.. şeklinde mantığa çok net bir biçimde oturtulsa da bana göre tanrının ve meleklerin varlığının ispatıdır. başka bir şeye ihtiyaç duymam ben inanmak için, gökten bir iki tane beyaz toz düşsün yeter.
annem eskiden karın nasıl oluştuğuyla ilgili sorularımı -muhtemelen geçiştirmek için, belki bir ihtimal inandığı için- şöyle yanıtlardı.
melekler kendi aralarında sürekli tartışıp dururlarmış. bir gün bu kadar kavgadan sesten bunalan archangel tek başına oturduğu bir bulutun üstünde peri tozlarıyla oynamaya başlamış. peri tozları aşağı döküldükçe insanların işlerini güçlerini bırakıp gökyüzünü seyre daldığını görmüş. o kadar büyüleyici bir manzara oluşmuş ki melekler bile tartışmayı bırakıp dünya alemini seyretmeye başlamışlar. o zamandan beridir michael her canı sıkıldığında peri tozlarını dünyaya saçarmış, sevgililer sarılırmış, kuşlar tanelerin arasında oyuna dalarmış. insanlar, melekler, tüm kainat bir vücut olurmuş.
işte ben kar yağdı mı gerçekten bir vücut olmayı beklerim evrenle. bugün çocuk hastalıkları polikliniğinin penceresinden karı seyrederken bunları düşündüm. ben bugün ölsem ya dedim asistana, ne güzel olurdu. fonda -varsın zeburdan olsun- bir mezmur illa ki çalmalı.
kan alınacak bu hastadan, poliklinik girişi yapılmamış tanı kodu girilecek dedi. bak kar hala yağıyor, en ufak bir hız kesme yok dedim. sen çık artık istersen diye cevap verdi deliyle konuşur gibi alttan alarak.
çıktım. yürüdüm, yürüdüm, durdum, yürüdüm, yürüdüm, durdum. gökyüzünü seyre daldım. ben bugün ölsem ya dedim içimden, 19. mezmur söylenmeli ama, o mutlaka olmalı diye de eklemeden edemedim.
gökler tanrının görkemini açıklamakta,
gökkubbe ellerinin eserini duyurmakta,
gün güne söz söyler,
gece geceye bilgi verir.
ne söz geçer orada, ne de konuşma,
sesleri duyulmaz,
ama sesleri yeryüzünü dolaşır,
sözleri dünyanın dört bucağına ulaşır.
annem eskiden karın nasıl oluştuğuyla ilgili sorularımı -muhtemelen geçiştirmek için, belki bir ihtimal inandığı için- şöyle yanıtlardı.
melekler kendi aralarında sürekli tartışıp dururlarmış. bir gün bu kadar kavgadan sesten bunalan archangel tek başına oturduğu bir bulutun üstünde peri tozlarıyla oynamaya başlamış. peri tozları aşağı döküldükçe insanların işlerini güçlerini bırakıp gökyüzünü seyre daldığını görmüş. o kadar büyüleyici bir manzara oluşmuş ki melekler bile tartışmayı bırakıp dünya alemini seyretmeye başlamışlar. o zamandan beridir michael her canı sıkıldığında peri tozlarını dünyaya saçarmış, sevgililer sarılırmış, kuşlar tanelerin arasında oyuna dalarmış. insanlar, melekler, tüm kainat bir vücut olurmuş.
işte ben kar yağdı mı gerçekten bir vücut olmayı beklerim evrenle. bugün çocuk hastalıkları polikliniğinin penceresinden karı seyrederken bunları düşündüm. ben bugün ölsem ya dedim asistana, ne güzel olurdu. fonda -varsın zeburdan olsun- bir mezmur illa ki çalmalı.
kan alınacak bu hastadan, poliklinik girişi yapılmamış tanı kodu girilecek dedi. bak kar hala yağıyor, en ufak bir hız kesme yok dedim. sen çık artık istersen diye cevap verdi deliyle konuşur gibi alttan alarak.
çıktım. yürüdüm, yürüdüm, durdum, yürüdüm, yürüdüm, durdum. gökyüzünü seyre daldım. ben bugün ölsem ya dedim içimden, 19. mezmur söylenmeli ama, o mutlaka olmalı diye de eklemeden edemedim.
gökler tanrının görkemini açıklamakta,
gökkubbe ellerinin eserini duyurmakta,
gün güne söz söyler,
gece geceye bilgi verir.
ne söz geçer orada, ne de konuşma,
sesleri duyulmaz,
ama sesleri yeryüzünü dolaşır,
sözleri dünyanın dört bucağına ulaşır.
koca bi yılın en güzel sürprizi...gerci simdi meteoroloji nerdeyse 1ay önceden günü saati fln söylüyor eski tadı kalmadı..sabah uyanıp bembeyaz örtüyle karsılasmak falan...
bir işletmenin belirli bir dönemdeki toplam gelirlerinin aynı dönemdeki toplam giderlerinden fazla olan kısmıdır.
beylikduzunu bembeyaz yapmis doga olayi. camlicada da tatli tatli yagmakta. camin onune yumusak, insani sarip icine alacak bir koltuk cekip, sicacik cayi icerken, ayaklarini kalorifere dayayip bu mukemmel olayi izlemek kadar guzel ve dinlendirici bir sey daha yoktur heralde. insanin icine yagip, tum "siyah"i alir goturur sanki...
orhan pamukun içine siyaset işlediği tek romanıdır. bir röportajında bir daha siyasi içerikli başka bir roman yazmayacağını söylemiştir. türkiyenin farklı ve uzak bir yüzü olan karsa giden şair ka eski aşkını burada tekrar bulur. özellikle dini konuların üzerine de gidilen bu romabda toplumun aksayan yapısı üzerinde durur. şehre gelen bir tiyatro ekibinin şehirde devrim yapması ise ayrı bir olaydır.
yağdığı vakit üstüne basan insanların kayıp düşmesine, kafalarını gözlerini kırmasına vesile olan, bundan da başka herhangi bir numarası olmayan doğa olayıdır. ha ben nerden biliyorum bunu, benim de mi başıma geldi? tabii ki hayır. zira bu olay başladığı zaman genelde şirketim özel helikopterini gönderip beni evden aldırır, ben ise bu yolculuk zarfında sosyolojik tespitler yapmak için pilota alçaktan uçmasını tembih eder, hiç gereği yokken "tespit yapacam ben" derim. ve bu olayın sonrasında böyle karda ayağı kayıp yere düşen ve bir takım uzuvlarını kıran, kırılmasa da zarar gören insanları görür ve kıs kıs gülerim. şaka şaka gülmem, başkaları güler hep arkalarından, ben onları da görüyorum yükseklerden. görmüyorum zannediyorlar. evet.
3 gun aralıksız yagsa herkes evınde mahsur kalsa (ozellıkle ben) dıye dusundugum mevsım olayı.
ilk yagdigin da;
-oleyyy kar yagdi super.hadi gidip kartopu oynayalim.
aradan belli bir zaman gectikten sonra;
-anona koyayim ne zaman gidecek bu kar bokumuz dondu ulan.
-oleyyy kar yagdi super.hadi gidip kartopu oynayalim.
aradan belli bir zaman gectikten sonra;
-anona koyayim ne zaman gidecek bu kar bokumuz dondu ulan.
lise bitene kadar mutluluk kaynagidir bu. sonrasinda bir turlu tatil yapmayan acimasiz bir universiteye gidersiniz ve bu mutluluk kaynagi birden iskence aracina donusur. soguk, trafik birbirine karisir, sinirleri gerer..
eger tepelerin ustune kurulmus bir ilde yasiyorsaniz vede cocuksaniz unutulmayacak dakikalar yasayacaginiz anlarin hammaddesidir.
eger tepsi gibi bir ilde dogmussaniz sadece bokunuz donar. (bkz: konya)
eger tepsi gibi bir ilde dogmussaniz sadece bokunuz donar. (bkz: konya)
bir reklam filminde hakan sukuru oynatmisti bu elemanlar. sonrada ogrendimki hakan paranin yani sira birde omur boyu cips alicakmis elemanlardan.
oturdugum yerin tam bir dag başı oldugunu anlamama sebep olmuş hede. burada kar yagıyor, yerlerde birikmiş kar yüzünden arabalar gitmiyor ama üsküdarda kadikoyde beşiktaşta iki gram kar yok! bu nasıl iş anlamadım ben.
ayrıca dönemin başından beri bir yagıp bir durup, ha tatil oldu ha olucak diye umutlanmama ardından kendimi yine okulda bulmama sebep olarak tüm yaşam sevincimi alıp götürmüş doga olayı. eshefle kınıyorum kendisini.
ayrıca dönemin başından beri bir yagıp bir durup, ha tatil oldu ha olucak diye umutlanmama ardından kendimi yine okulda bulmama sebep olarak tüm yaşam sevincimi alıp götürmüş doga olayı. eshefle kınıyorum kendisini.
eskiden eğlence,gülüşmeler,mutlu bir yorgunluk,kızarana kadar üşümek demekken;şimdi sadece tatil demek!
yağarken izlemesini sevdiğimiz,üstünde yürürken çile çektiğimiz,spor ayakkabının başına bela olan şey.
okuduğumu anlamadığımı düşündüren kitap. bir dönem ussal dururmum hakkında vahim şeyler hisettirmişti bana.
mucize.
gokten dusen beyaz hava olayi. okullari tatil etmeye, trafigi kilitlemeye, kartopu oynamaya yarar.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?