bir nevzat çelik şiiri.
i 
gözkapağının altında daha ilk adımda mayın 
seni düşünmemek elimde değil uyanma sakın 
mayını geçsen yanağının çukuruna kurulur pusu 
kirpiklerinin içinde uyu benim için uyu nolur uyu 
kanım dondu cehennem öfkemin sınırına çıkacağım 
adını haykıracağım avaz avaz sakın uyanma 
sesimi duyma daha ilk adımda mayın 
dikkat et işkillendi nöbetçi tetiğe binecek 
söyle gözlerine kalkıp gelmesinler sesime 
ii 
çarpmış yüzüne iki avuç su eline uyku bulaşmış 
kimbilir hangi uzak düşten çekilip koparılmış 
göze geze arpacığa akıyor uyku el tetikte 
biter üç-beş nöbeti de ardından şafak söker 
nedir ki onsekiz ay tezkeresini alıp gider 
bir de esniyor çocuk gibi göz gez arpacık 
nöbetçi uykunla vuramazsın beni şafak vakti 
asılırken öfkemin en güzeli uyuyamam ben 
ben uyuyamam gözüme güney afrika kaçarken 
iii 
gelme canım aramızda kıyamet kadar duvar 
havalar kışladı penceremde kurt gibi ayaz 
derimden başka giysi yasak bana üşüdüm 
elimde değil seni daha çok düşünmem gerek 
voltamı seninle vursam yataktan seninle kalksam 
alsam şu belalı başımı sana açılan yollara çıksam 
beni duyuyor musun hava kurt gibi soğuk.. 
parkanı ödünç ver sevgilim bekliyor 
nöbetçi nöbetçi heey pusatlanmış çocuk 
iv 
bir kuğu boynu gibi kıvrılıp uzanıyor hasretin 
-vururum- diyor nöbetçi -dokunursan vururum- 
fatmadır sevdiği kızın adı ihtimal 
sen fatmanı kolla diyorum benimkisi ihbar 
birden yanık türküsü besbelli yarasını buldum 
-yar etmem başkasına kaçarsa vururum- 
dokunma memet ne güzel şey sevmek.. 
soğuruyor sigarasını kule bulut bulut duman 
uzuyor tüfeğinin namlusu fatma kan revan 
v 
yıkımışım duvarı ellerimin kanamasından anladım 
-parola kaçarsa vur emredersiniz komutanım- 
dudakların papatya falı dudakların gitmiyor aklımdan 
bir de cehennem öfkem bir de sağanak yağmur 
-emredersiniz komutanım parola kaçarsa vur- 
sevmek ne güzel şey ve ne büyük felaket 
elindeki tüfek söğüt dalı değil bu memet.. 
türküsü çatallanan bir yol gibi susuyor 
ağzı fırın bulut bulut duman kusuyor 
vi 
memet düşlerin firarını vuramıyor hiçbir tüfek 
bir kuşun uzaklaşan kanatları yağmur 
ayaklarım tutuk şafağı koluma takmışım 
cezaevini yukarda kulelerin dibine bırakmışım 
canım uyan altın ülkesinde köleler yürüyor 
vakit tamam bir tepenin ardına giriyor şafak 
dehşetle farkediyorum ayaklarım yürümeyi unutmuş 
patlarsa patlasın daha ilk adımda mayın 
ülkemin zencileri kesik bir dal gibi susturulmuş 
vii 
savrulup titriyor kasılıp gevşiyor gece 
ey benim büyük öfkem yol bul kendine 
pretoria merkez cezaevinde gülüm 
şairi bir ipte buluyor ölüm.. 
suretin çıksın cama pencereye gel 
nakış nakış uyansın kilim pencereye gel 
bırak saçın dağınık göğsün açık kalsın 
daha ilk adımda patlasın mayın bırak 
nerdeyse bağıracak ıslak bir çocuk gibi 
pencereye gel pencerede şafak 
viii 
zafer bizim olacak demiş selâm olsun halkıma 
selâm olsun sana benjamin moloise kara şair 
çok şey çıkardım sözlerinden ülkeme dair 
gel seninle sevgilim güney afrikaya gidelim 
cape towna johannesburga gizlice girelim 
içelim zencilerin güneşinden kapkara kesilelim 
bütün mazlum halklar adına özgürlük adına 
çalalım isyan ateşini çalalım kucak kucak 
vahşi bir kuş gibi uçalım ülkemize 
kanat çırpa kanat çırpa kanat... 
                                            1985
                    kanat cirpa
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

