istanbullu olmak

laluska
*köprü trafiğini yıllar boyunca çekmiş olmak
*geç bi vakitte eve dönerken havada hissedilen tehlike kokusunu alabilmek
*12 milyon insanla aynı havayı soluduğunu bilmek, hem sefaleti hem saltanatı yaşayan insanlarla aynı yerde olmak
*istiklalde sarhoş olmak
*vapura binmek, çay eşliğinde sigara içmek

şeklinde uzayıp giden maddeler bütününe istanbullu olmak denir.
reddevil
aslında övünülmemesi gerekilen bişeydir.
çünkü benim gibi istanbullu olup da kadıköye yada ortaköye nasıl gidilir hala bilmeyen insanlar olduğu gibi,bu kadar pisliğin içinde yaşamanın nesi güzeldir,neden bize çekici gelir çözemedim.ama severim istanbulu,hernekadar pek bilmesemde.hehe.
instrument
derttir aslında. laf anlatamama derdi yaşarsınız. şöyle;

- nerelisin sen?
- istanbul

istanbul dediysen bitmez soru. sivas deseydin tamamdı. sorular devam eder

- aslen nerelisin?
- istanbul.

istanbul kendine yakışanı giymektir.
sercovi
boğazın iki yakasının aşkına tanık olmaktır. arada kalan denizin vapurunda sigara içmektir, martılarla sohbettir simit tadında. küçük demli bir çayın buharıdır dakikalar. hızlı akan ışıkların büyüsüdür bünyede.
tekrar tekrar aşık olmaktır bir şehre.
tehlikeyle huzurun sevişmesidir sokakları. yokuşların sonunda denizi görme ihtimalidir soluk alışverişi. kimsesizlerin kimi olmaktır geceleri. olmaz dostlukların olurlarıdır şarabi sohbetleri. sıcak evlerdir kışları, soğuk sokaklardır. el üşümesidir yaz vakti korkuları, iğrenç sıcaklardır. bazen bir tablodur sureti, bazen bir tıbbi atık. ama her şeye ramen pis bir aşktır yedi tepesi birden. kışkırtıcı bir kıskançlıktır belki klavyeden çıkan tanımlar ama sokaklardır en nihayetinde yaşam ve istanbullu sokaklardadır ekseriyetle.
tanışınız..
ayakli sozluk
istanbullu olmak deyince akla bu şehrin binbir türlü güzelliğini yaşamak gelebilir ya da trafik çilesi, altyapı sorunundan dem vurulabilir.
en güzelinden en kötüsüne kadar sayılıp dökülebilir istanbul.
ama istanbullu olmak bunları sayıp dökmek değildir. çünkü bunları 1 hafta bu şehirde kalan herkes söyleyebilir.
yaptığı herşeyi istanbulluluk ve şehre sahip çıkma bilinciyle yapmaktır. bu şehir benim, ben bu şehre aidim. öyleyse sahiplenmeliyiz birbirimizi.
külfetlidir ama güzeldir istanbullu olmak.
şehrin kendine has doğasını güzelliğini bozacak herhangi bir hareketten kaçınmaktır: yere çöp atmamakla başlanılır mesela.
şehirli olmak rafineleşmeyi gerektirir. geldiğiniz memleketin örf ve adetlerini unutmadan, yaşadığınız şehrin sizden istediği güzellikleri harmanlayabilmektir: güzel ve düzgün bir türkçeye çabalamaktır mesela.
soruna sorun ekleyerek, günü kurtarmaktan kaçınmaktır: arabayı yanlış yere park etmemek gibi.
bu şehrin dün değil, binlerce asırdır var olan bir tarihin ürünü olduğunu bilmektir. sadece tabiatın verdiği güzelliklerle değil, yüzyıllar boyu harmanlanan, ilmek ilmek dokunan şaheserlerin sonucudur bu şehir. her köşesinde katman katman güzellikler vardır, insan eli değmiş, sanatla çoğaltılmış. tarihine, tarihi eserine sahip çıkmaktır. bir çeşmesinin lülesi kırılsa moralin bozulmasıdır istanbullu olmak.
ve "nerelisin?" sorusuna kesinlikle "istanbulluyum" diyebilmektir. çünkü yaşadığınız değil, atanızın yaşadığı şehri dillendirdiğiniz anda kendinizi bu şehirden ötekileştiriyorsunuz ve sırf bu hareket bile şehre ihanet oluyor. sonra o ihanet yüzbinlere, milyonlara varan mültecilerin sorumsuzluğuyla eriyen, tükenen, yok olan ve inatla tutunmaya çalışan bir istanbul silüeti çıkarıyor karşımıza.
akhillius
kötü bir şeydir ki zira senden başka 10 milyondan fazla insan daha vardır ve sen yerlisi isen artık yerli olma özelliğin bilem kalmamıştır. acayiptir enteresandır.
darth sidious
özellikle okul çağında arkadaslarin patir patir koylerine tatile giderken senin nereye gidecegin belirsizdir. tatilde arkadas edinme fasilitesi ise imkansıza yakındır.
kartalkalkardalsarkar
istanbulluyum dediğinde aslen nerelisin sorusuyla karşılaşmaya alışmış insandır istanbullu.şehir dışından gelenlerin:bu şehir çok büyük-beni korkutuyor serzenişlerine de alışıktır.sonradan istanbullular gibi şehrin kalabalığından,trafiğinden,gürültüsünden,varoşlarından,pahalılığından şikayet etmez. boğazı,arnavut kaldırımlarını,kız kulesini,içkiye meze olan güzel manzaraları,vapur yolculuklarını,adalarını tutar hep aklında.

ve size bir tüyo: istanbul dışında biryerde iki kişinin birbirlerine yer tarif ederken semt yerine karşı sözünü kullandıklarını duyarsanız bilin ki ikisi de istanbulludur.
rumuz pilis tiray egen
bir ayrıcalık değildir. ama azımsanır bir ayrımcılığı da yok değildir. istanbul’da doğup büyümüş bütün insanlar istanbul’ludur. yalnız karıştırmamak lazım ki, istanbul şehir içinde şehirdir. yani tuzla da istanbul’dur beşiktaş’ta. o yüzden ben semte göre muamele yapabilirim. evet bunu yaparım. zira tuzla’da veya beylikdüzü’nde doğup büyümüş biri ancak istanbul’un %25 temposuna ortaktır. yani klasik istanbul çocğu dediğimiz o, pratik zekalı, hızlı çözümcü, ağzı laf yapan tipler buralardan daha az çıkmaktadır. şehirler insanları biçimlendirir. bu acı bir gerçektir. eğer taksim de ikamet ediyorsanız, bir şekilde o tempoda bir adam oluveriyorsunuzdur.

istanbul’lu olmak iyidir güzeldir hoştur. ötesi yoktur. bir new york’lu veya tokyo’lu ile dil bildiğiniz sürece aşık atabilirsinizdir. şehrin kalabalığıyla, enerjisini ayırt etmek gerek.

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol