istanbul

22 /
telsiz arkadasi
tarihi milattan önce yedi binli yıllara dayanan, muazzam geçmişiyle marmara’ın karadeniz’le buluşmak için birbirine yanaştığı o güzel coğrafi olgunun (boğazın) tam ortasına uzanmış şehirdir.
atacamadesert
karanlık ara sokaklarında her an öldürülme ve oranızın buranızın parçalanarak çöp konteynırlarında bulunma tehdidi/ihtimali ile gezdiğiniz şehir.

şöyle ki:

cinayetin işlendiği tüm mahallerde parmak ve ayak izlerimiz mevcut. kaçışımız yok. çok parçalı bir cinayet bu. katil maktulü parçalara ayırarak şehrin bazı noktalarına yerleştirmiş. tıpkı bir açık hava müzesi gibi.

bacaklarından biri bir kıtaya diğeri bir kıtaya bırakılmıştı. iki kıtayı birbirine bağlayan bacakların arasından her gün gelip geçen insan sayısını hesap etmek mümkün değildi.

gözleri altınokta körler derneğinin bahçesinden çıktı. son bir bakış bağışlamıştı gözleri. gördüklerini göremeyenlerin gözünde canlandırarak .

elleri şehrin en ünlü parkında bulundu. ulu bir ağacın dalında asılıydı. saydılar. tam yüzbiniki eli olmuştu ağacın artık.

kulakları bir tepede bulundu. madem şehri dinlemek için gözlere ihtiyaç yoktu. kulaklar şehri son kez duydu. onca ses içinde kulağını dolduran sevişen bir çiftin senkronize soluğuydu.

saçları şehrin en uzun caddesi boyunca uzanırken bulundu. upuzun kıvrımların sonundaki yılanbaşları kendisine bakanları değil bakamayanları taşa çevirmişti. bilinen tüm dillerde dualar yazılıydı saçucunda. ama hiçbiri kabul olmamıştı.

ağzı yuttuğu tüm günahları kusmuş olarak bir nehir kenarında bulundu. nehir ondan oluşmuştu. o nehirden kurtulmuştu.

burnu bir köpek barınağından çıktı. aldığı tüm kokuları köpeklere dağıttı. dört bir yana dağılan köpeklerin ulumaları insanlık suçları için birer ağıttı.

göğüsleri iki ayrı tepede birbirini görmeden yıllarca durdukları gibi duruyorlardı. acemice başkaldıran. gökyüzüne uzanan. ne olursa olsun başını daima dik tutan. iki ayrı tepede.

gövdesi evimde bulundu. yatağımın üzerinde. yerde kırmızı stilettolar. kandan daha kırmızılar. cinayet masası dedektifine içki ikram edemeyiz. görev başında yasaktır. zaten evdeki tüm içkiler bitmiş. vodka kalmış. onu da ben içemem (hala).

maktulün parçalarının üzerinde mor çiçekli elbise mi vardı diyorum. şaşırmadan bakıyor bana dedektif. tamam diyorum. son durak. tutuklayıp gidin beynimden. size ayrılmış sürenin sonuna geldiniz. metrobüs gibi yol falan ayıramadık. trafiğe kalacaksınız. karşıdan karşıya geçerken önce bana sonra yine bana bakınız. çünkü bacaklarımdan biri bir kıyıda. diğeri öbür.

fail "failed". meçhul meşhur oldu. bir insanlık suçu daha tek bir insanın başına yıkıldı. hitlerle aynı kefene koyun beni.

bir şey daha var. tutuklamadan önce parçalarımı birleştirmeyi ve televizyonunuzu kapatmayı unutmayınız.

diiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiit.
crpdmbby
10 yıl boyunca üniversiteyi kazanayım da bi gideyim şu istanbul a diye uğraştığım, ancak üniversiteye gelince de istanbul da olduğum için iki yıl üniversiteyi unutturan şehir. sayesinde hala birinci sınıfta okumaktaym.
independence
bu ba$ligin son entrylerine baktim da, meteoroloji yetkilisi gibi olmu$um, paso havadan bahsetmi$im. i$te yine o klasik anlardan bir tanesi.

bir yagmur, bir camur, bir firtina, bir soguk, vay arkada$ ya, di$ari parmak ucu cikartmaya gelmez. cikmayin.
ozee
her bir ilçesinin bağımsız özellikleri olan,herhangi bir sokağına çıktığında canının sıkılması için pekte şansın kalmadığı,10 dakika içersinde bir diyardan bambaşka diyara varmışlık hissi uyandırabilen,sürprizlerle dolu,şaşırtıcı,tehlikeli,cezbedici,güzellik,karizmatik,tarih,megaköy,karmaşanın başkenti.
22 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol