amerikalı bir garson kıza tatlı siparişi vermek isteyen bir ingiliz'e tercümanlık yapmak zorunda kaldığımdan beri beni şaşırtmaya devam eden ingilizcedir. şaka değil. çocukla hafiften "ne iş birader?" diye kafa bulduğumda "ne yapayım ben halktan biriyim. biz böyle konuşuyoruz" demişti. ülkenin neresinden olduğuna göre telaffuzu çok farklılıklar gösterebiliyor belli ki.
ingiliz ingilizcesi
en mustesna örneği için (bkz: the tudors). çok asil bi aksan olm öyle böyle değil.
oyle cok severim ki tek kelimesini bile anlamam ve $aka yapmiyorum. yes deseler dahi anlamam bu aksandan ben, yesi dahi anlamam yani o derece. kar$ima bir ingiliz getir, gulerek dinimden imanimdan girip ciksin, sirf guldugune aldanarak iyi bir $eyler soyledigini du$unur "thank you" derim.
bbc izlerken "neyce konusuyo lan bunlar altta aciklama falan olmasa vallaha ingilizce demem ben bunlarin konustugu seye" gibi tepki vermeye sebep olur
(bkz: ingilizce)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?