hayat cinsel yolla bulaşan bir hastalıktır mottolu bir wordpress blogu.
kelimeleri seven ve onların sesleri ile oynamakta usta bir kalem.
inançlı bir ateist
kendisinin rteye ucube sanat eseri hakkında yazdığı mektup şöyledir:
boşbakan,loşbakan recep tayyip erdoğan’a mektup:
“isminizle hitap etmediğimiz gibi, ne “başbakan” ne “sayın” ne de “bey” kelimelerini kullandık. hissetmediğimiz bir duygu için, kibarlık gösterisine gerek görmedik. bir vatandaşa önce “lan” deyip, sonra da “ananı da al git” dediğinizi hiç unutmadık ki! biz kim miyiz? solduyulu bir grup karslı! hatırladınız mı, ilhan cihaner’in hakkında birçok ihbar mektubu yazılmıştı. mektupların altındaki imzalarda “sağduyulu bir grup erzincanlı”, “duyarlı ve mağdur bir vatandaş” gibi tanımlamalar yer alıyordu. sizin tarafın “sağduyulular”ı gibi, insan gammazlamayız; bakanınız ve milletvekiliniz gibi, cemaatle içli dışlı değiliz. kimi eski arkadaşlarımız gibi, ne daha önceki iktidarlar ne de sizin döneminizde akçeli işlerimiz hiç olmadı. solcuyuz ve mücadelemizden vaz geçmiş değiliz. başımız dik, alnımız ak! bizler, solduyulu bir grup karslı olarak, size ihbar değil, öfke dolu bir mektup yazmak istedik. kars’a gelip, perakende usulü açılışlar yaptınız; kentimizin onca sorunu dururken, gündemi saptıran bir açıklamayla size olan öfkemizi artırdınız. iyi de oldu! epey zamanımızı alacak bir durumu, kars’ın içinde bulunduğu koşulları ve akp’nin kentimize dair rant planlarını, sayenizde dost ve arkadaşlarımızla daha rahat sohbet eder olduk. bugünkü gazetelerde katar’dan tartışmaya devam ettiğinizi gösteren demeçleriniz yer aldı. “ucube ifadesini heykel için mi çevresindeki gecekondular için mi kullandınız” sorusuna verdiğiniz yanıt “heykel için kullandım. oradaki olayı değerlendirenler, tv’lere çıkanlar, o heykeli ve yeri gidip görmemişler. belediye başkanı sıfatıyla söylüyorum. heykelin olduğu yerde tarihi eserler var. (…) heykelin içeriği ile ilgilenmiyorum. heykelin ne olduğunu az çok bilirim. heykel ile ilgili takdir yetkisi kullanmak için illa güzel sanatlar mezunu olmak şart değil. (…) arkadaş (kars ak parti eski belediye başkanı) neden yeniden aday yapılmadı? çünkü aradığımız vasıflar o arkadaşta yoktu. muhafazakâr demokrat anlayışımıza uymadığı için bir daha aday gösterilmedi. o heykelin bulunduğu yeri biz iktidara geldiğimizde temizlemeye başladık. kamulaştırmalarla seyyid hasan el harakani türbesi ve camisi ortaya çıkarıldı. caminin kubbesi ile heykelin bulunduğu tepenin yüksekliği adeta eşit. üzerine bir de 48 metrelik heykel var. tarihi eseri gölgeleyecek bir inşaata izin veremezsiniz. o heykel yapılmaya başlandığında belediye başkanı’nı uyardım. nitekim tabiat ve kültür varlıklarını koruma kurulu ‘yıkılsın’ kararı verdi. belediye başkanı uygulamakla sorumlu” demişsiniz. birden fazla çelişkili cümleyi birarada kullanmak, bize göre siyasetinize ve ideolojinize denk düşüyor. siz, bakanlarınız, parti yöneticileriniz, kamudaki ardıllarınız bunu çok iyi beceriyorsunuz! sizin açınızdan işin kötü tarafı, biz “solduyulular” bunu yutmuyoruz, deşifre ediyoruz ve mücadele veriyoruz. bundan çok rahatsızsınız, bunu da biliyoruz. gelelim söylediklerinize… diyorsunuz ya, “olayı değerlendirenler, tv’lere çıkanlar, o heykeli ve yeri gidip görmemişler” diye. ama biz kars’ta yaşıyoruz ve siz yalan söylüyorsunuz. eski belediye başkanınız da dahil, kentimiz belediye hizmetleri açısından neden zavallı bir durumda? sokaklar neden çöp yuvası? belediye hizmetleri açısından ülkemizin belki de en “fakir” kenti. baltık mimarisinin en güzel örneklerinin yıkılması beklenirken, hangi tarihi eserden söz ediyorsunuz? tarihi eserden kastınız, sadece cami, medrese ve külliye midir? ya “caminin kubbesi ile heykelin bulunduğu tepenin yüksekliği adeta eşit” sözünüze ne demeli? işte size bir fotoğraf; sözünü ettiğiniz seyyid hasan el harakani türbesinin bahçesinden çekilmiştir. göz var, izan var değil mi? isterseniz fotoğraftaki diğer caminin kubbesi ve minaresini kerteriz alabilirsiniz. doğru mu söyledikleriniz? bırakın demagojiyi… size sorumuz şudur? kentsel dönüşüm çerçevesinde anıtın da bulunduğu tepe, yamaçları ve arka taraf (kars çayı’nın kenarı) iştahınızı mı kabartmaktadır? sakın ha, orası için “sit, anıtlar kurulu, hukuk falan feşmekan” demeyin. inanmayız. bu mektupta döneminizdeki hukuksuzluk örneklerini anlatmak derdinde değiliz. açtığınız heykel tartışmasının “kentsel dönüşüm” adı altında büyük bir rant planının ilk aşaması olduğunu düşünüyoruz. tabii din iman, tarikat külliye tartışması da işin dinci gerici cilası. tarihe kayıt düşüyoruz. göreceğiz. size bir sorumuz daha var. sit alanının üzerindeki yapı ve eserlerin bakımı kime aittir? belediyeye… oysa bu dönemde anıt ve çevresinde bulunan bina zarar görmüştür. dedik ya, kamu mallarının haraç mezat satılmasından, doğanın hunharca katledilmesinden iyi anladığınız için kars’taki bu durum sizi üzmez. işin sonunda rant var, çünkü. belediyeniz yasalara göre, suç işlemiş midir? gelelim bir önceki belediye başkanınız hakkında söylediklerinize… “arkadaş (kars ak parti eski belediye başkanı) neden yeniden aday yapılmadı? çünkü aradığımız vasıflar o arkadaşta yoktu. muhafazakâr demokrat anlayışımıza uymadığı için bir daha aday gösterilmedi” demişsiniz. sizi aldattı mı kendisi? takiyye mi yaptı? hayır, ne olduğu bilinen biridir, naif alibeyoğlu. kars’taki birçok eski solcu, o ve akp için çalıştı da, eski arkadaşlarımızla aramız bozulmuştu. onun sıkıntısını hâlâ daha çekiyoruz! anlaşamama nedeninizi bilmiyoruz. ona yakın olmadık, onun sağladığı imkânlardan nemalanmadık. ancak, tüm belediyelerinizde uygulanan “havuz”a dair problemi çözmede sıkıntı yaşamış olabilir, alibeyoğlu. “havuz” dediysek, belediye gelirlerinden, nasıl paylaştırıldığından söz ediyoruz. bir zamanların “küçük moskova”sı kars, sizin gibilerin ellerinde, ülkemiz ne yaşıyorsa aynısını ve daha beterini yaşıyor. tıpkı tunceli gibi, erzincan gibi… ama dedik ya, mücadelemize büyük bir sabırla devam edeceğiz. mektubumuzu daha fazla uzatmak istemiyoruz. bitirirken, neden “ucube” benzetmesine değinmediğimizi merak edersiniz, belki. tdk sözlüğüne göre, ucube “çok acayip, şaşılacak kadar çirkin olan”a verilen bir ad. düşüncesiyle, kültürüyle, eğitimiyle, tarzıyla ucube bir siyasi anlayışın temsilciliğini yapıyorsunuz. demişsiniz ki, “binlerce atatürk heykeli var. sanat değeri olan 5’i, 10’u geçmez”. işte mayanız bu! size bir soru, ülkemizdeki yaklaşık 80 bin caminin ne kadarı estetik? mimar sinan’dan anısı önünde hiç utanmıyor musunuz? türbanınız çok mu estetik? siz hangi hakla ağzınıza alabiliyorsunuz ki, “ucube”yi? “ucube”nin cisimleşmiş halini görmek için gözlerini insanlık anıtına dikmeyin de, aynadaki suretinize ve etrafınızdakilere, yaptıklarına bakın!”
http://parabolizm.wordpress.com/
boşbakan,loşbakan recep tayyip erdoğan’a mektup:
“isminizle hitap etmediğimiz gibi, ne “başbakan” ne “sayın” ne de “bey” kelimelerini kullandık. hissetmediğimiz bir duygu için, kibarlık gösterisine gerek görmedik. bir vatandaşa önce “lan” deyip, sonra da “ananı da al git” dediğinizi hiç unutmadık ki! biz kim miyiz? solduyulu bir grup karslı! hatırladınız mı, ilhan cihaner’in hakkında birçok ihbar mektubu yazılmıştı. mektupların altındaki imzalarda “sağduyulu bir grup erzincanlı”, “duyarlı ve mağdur bir vatandaş” gibi tanımlamalar yer alıyordu. sizin tarafın “sağduyulular”ı gibi, insan gammazlamayız; bakanınız ve milletvekiliniz gibi, cemaatle içli dışlı değiliz. kimi eski arkadaşlarımız gibi, ne daha önceki iktidarlar ne de sizin döneminizde akçeli işlerimiz hiç olmadı. solcuyuz ve mücadelemizden vaz geçmiş değiliz. başımız dik, alnımız ak! bizler, solduyulu bir grup karslı olarak, size ihbar değil, öfke dolu bir mektup yazmak istedik. kars’a gelip, perakende usulü açılışlar yaptınız; kentimizin onca sorunu dururken, gündemi saptıran bir açıklamayla size olan öfkemizi artırdınız. iyi de oldu! epey zamanımızı alacak bir durumu, kars’ın içinde bulunduğu koşulları ve akp’nin kentimize dair rant planlarını, sayenizde dost ve arkadaşlarımızla daha rahat sohbet eder olduk. bugünkü gazetelerde katar’dan tartışmaya devam ettiğinizi gösteren demeçleriniz yer aldı. “ucube ifadesini heykel için mi çevresindeki gecekondular için mi kullandınız” sorusuna verdiğiniz yanıt “heykel için kullandım. oradaki olayı değerlendirenler, tv’lere çıkanlar, o heykeli ve yeri gidip görmemişler. belediye başkanı sıfatıyla söylüyorum. heykelin olduğu yerde tarihi eserler var. (…) heykelin içeriği ile ilgilenmiyorum. heykelin ne olduğunu az çok bilirim. heykel ile ilgili takdir yetkisi kullanmak için illa güzel sanatlar mezunu olmak şart değil. (…) arkadaş (kars ak parti eski belediye başkanı) neden yeniden aday yapılmadı? çünkü aradığımız vasıflar o arkadaşta yoktu. muhafazakâr demokrat anlayışımıza uymadığı için bir daha aday gösterilmedi. o heykelin bulunduğu yeri biz iktidara geldiğimizde temizlemeye başladık. kamulaştırmalarla seyyid hasan el harakani türbesi ve camisi ortaya çıkarıldı. caminin kubbesi ile heykelin bulunduğu tepenin yüksekliği adeta eşit. üzerine bir de 48 metrelik heykel var. tarihi eseri gölgeleyecek bir inşaata izin veremezsiniz. o heykel yapılmaya başlandığında belediye başkanı’nı uyardım. nitekim tabiat ve kültür varlıklarını koruma kurulu ‘yıkılsın’ kararı verdi. belediye başkanı uygulamakla sorumlu” demişsiniz. birden fazla çelişkili cümleyi birarada kullanmak, bize göre siyasetinize ve ideolojinize denk düşüyor. siz, bakanlarınız, parti yöneticileriniz, kamudaki ardıllarınız bunu çok iyi beceriyorsunuz! sizin açınızdan işin kötü tarafı, biz “solduyulular” bunu yutmuyoruz, deşifre ediyoruz ve mücadele veriyoruz. bundan çok rahatsızsınız, bunu da biliyoruz. gelelim söylediklerinize… diyorsunuz ya, “olayı değerlendirenler, tv’lere çıkanlar, o heykeli ve yeri gidip görmemişler” diye. ama biz kars’ta yaşıyoruz ve siz yalan söylüyorsunuz. eski belediye başkanınız da dahil, kentimiz belediye hizmetleri açısından neden zavallı bir durumda? sokaklar neden çöp yuvası? belediye hizmetleri açısından ülkemizin belki de en “fakir” kenti. baltık mimarisinin en güzel örneklerinin yıkılması beklenirken, hangi tarihi eserden söz ediyorsunuz? tarihi eserden kastınız, sadece cami, medrese ve külliye midir? ya “caminin kubbesi ile heykelin bulunduğu tepenin yüksekliği adeta eşit” sözünüze ne demeli? işte size bir fotoğraf; sözünü ettiğiniz seyyid hasan el harakani türbesinin bahçesinden çekilmiştir. göz var, izan var değil mi? isterseniz fotoğraftaki diğer caminin kubbesi ve minaresini kerteriz alabilirsiniz. doğru mu söyledikleriniz? bırakın demagojiyi… size sorumuz şudur? kentsel dönüşüm çerçevesinde anıtın da bulunduğu tepe, yamaçları ve arka taraf (kars çayı’nın kenarı) iştahınızı mı kabartmaktadır? sakın ha, orası için “sit, anıtlar kurulu, hukuk falan feşmekan” demeyin. inanmayız. bu mektupta döneminizdeki hukuksuzluk örneklerini anlatmak derdinde değiliz. açtığınız heykel tartışmasının “kentsel dönüşüm” adı altında büyük bir rant planının ilk aşaması olduğunu düşünüyoruz. tabii din iman, tarikat külliye tartışması da işin dinci gerici cilası. tarihe kayıt düşüyoruz. göreceğiz. size bir sorumuz daha var. sit alanının üzerindeki yapı ve eserlerin bakımı kime aittir? belediyeye… oysa bu dönemde anıt ve çevresinde bulunan bina zarar görmüştür. dedik ya, kamu mallarının haraç mezat satılmasından, doğanın hunharca katledilmesinden iyi anladığınız için kars’taki bu durum sizi üzmez. işin sonunda rant var, çünkü. belediyeniz yasalara göre, suç işlemiş midir? gelelim bir önceki belediye başkanınız hakkında söylediklerinize… “arkadaş (kars ak parti eski belediye başkanı) neden yeniden aday yapılmadı? çünkü aradığımız vasıflar o arkadaşta yoktu. muhafazakâr demokrat anlayışımıza uymadığı için bir daha aday gösterilmedi” demişsiniz. sizi aldattı mı kendisi? takiyye mi yaptı? hayır, ne olduğu bilinen biridir, naif alibeyoğlu. kars’taki birçok eski solcu, o ve akp için çalıştı da, eski arkadaşlarımızla aramız bozulmuştu. onun sıkıntısını hâlâ daha çekiyoruz! anlaşamama nedeninizi bilmiyoruz. ona yakın olmadık, onun sağladığı imkânlardan nemalanmadık. ancak, tüm belediyelerinizde uygulanan “havuz”a dair problemi çözmede sıkıntı yaşamış olabilir, alibeyoğlu. “havuz” dediysek, belediye gelirlerinden, nasıl paylaştırıldığından söz ediyoruz. bir zamanların “küçük moskova”sı kars, sizin gibilerin ellerinde, ülkemiz ne yaşıyorsa aynısını ve daha beterini yaşıyor. tıpkı tunceli gibi, erzincan gibi… ama dedik ya, mücadelemize büyük bir sabırla devam edeceğiz. mektubumuzu daha fazla uzatmak istemiyoruz. bitirirken, neden “ucube” benzetmesine değinmediğimizi merak edersiniz, belki. tdk sözlüğüne göre, ucube “çok acayip, şaşılacak kadar çirkin olan”a verilen bir ad. düşüncesiyle, kültürüyle, eğitimiyle, tarzıyla ucube bir siyasi anlayışın temsilciliğini yapıyorsunuz. demişsiniz ki, “binlerce atatürk heykeli var. sanat değeri olan 5’i, 10’u geçmez”. işte mayanız bu! size bir soru, ülkemizdeki yaklaşık 80 bin caminin ne kadarı estetik? mimar sinan’dan anısı önünde hiç utanmıyor musunuz? türbanınız çok mu estetik? siz hangi hakla ağzınıza alabiliyorsunuz ki, “ucube”yi? “ucube”nin cisimleşmiş halini görmek için gözlerini insanlık anıtına dikmeyin de, aynadaki suretinize ve etrafınızdakilere, yaptıklarına bakın!”
http://parabolizm.wordpress.com/
robot süpürge
bebek maması
aptamil bebek maması
en ucuz klima fiyatları
klima fiyatları
dubai vize
sözlük scripti sütyenli atlet
şişli escort bursa escort bursa escort görükle escort türkçe seks hikayeleri izmir escort hatay escort izmir escort ankara escort
çankaya escort maltepe escort buca escort denizli escort denizli escort çiğli escort şirinevler escort çekmeköy escort
Anadolu Yakası Escort istanbul escort
şişli escort
esenyurt escort
beylikdüzü escort
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?