"uçurumdan kurtulmanın tek yolu ona bakmak, derinliğini ölçmek ve kendini o boşluğa bırakmaktır."
il mestiere di vivere
-----------------------------spoiler----------------------------:
önceki akşamın izmaritlerinden yararlanıp zamanın -önce ile sonranın- yalnızca bir saplantı olduğundan emin olmak. ama hepsinden önemlisi yılanlaşmamak, asla üstündeki deriyi atmamak; çünkü önceden yaşanmış olanlar dışında insanın elinde kendine özgü, yaşanmış ne vardır ki? öte yandan, dengeyi korumak, çünkü hala yaşamakta olduğu dışında ne yaşayacaktır ki insan? (sayfa38)
evlenmeye değer kadınlar bir erkeğin evlenecek kadar güvenemediği kadınlardır.
ama korkunç olanı şudur: yaşama sanatı, sevdiklerimize onlarla birlikte olmaktan ne büyük zevk duyuğumuzu belli etmemekten başka bir şey değildir; bunu başaramadık mı, bırakıp giderler bizi. (sayfa62)
asıl başarısız insan, büyük işleri gerçekleştiremeyen değil -bunu kim başarmıştır ki- bir yuva kurmak, bir dostluğu, bir kadınla mutlu bir ilişkiyi sürdürmek, ekmek parası kazanmak gibi küçük şeylerde başarısızlık gösteren insandır. başarısızlığın en acısı budur. (sayfa63)
ben bir zamanlar hiçbir çıkar gözetmeden bağlılık duyduğumu sanıyorum. öyleyse, bu bağlılığın ereğini yitirdiğim için yakınmamam gerekir; çünkü yakınırsam, çıkar gözetmediğim söylenemez. (sayfa70)
kendi yaradılışına karşı hareket etmeye kalkan bir insanın çekeceği ceza, kendisi gibi davranmak istediği zaman artık bunu yapamayacak durumda olmasıdır. (sayfa89)
yalnız bir insanı kurtarmış bir ermiş dünyaya gelmiş midir hiç? ermişlerin hepsi yığınları kurtarmış, ödevini yerine getirmiş, yoksul ve mutsuz kalabalıkları aramışlardır, ama yalnız bir kişiyi kurtarmakla yetinmiş bir ermiş var mıdır? bir başkası için hayatını tehlikeye sokmayı göze alacak kadar soylu olan bir insan bile, bütün hayatını o öbürüne, yalnız ona bağlayabilir mi? (sayfa90)
öğrenmenin tek yolu acı çekmekse, bir başkasını inciterek onu en iyi şekilde eğitmeyi felsefe neden yasaklar, merak ediyorum doğrusu? (sayfa92)
gerçek kötülük başlangıcından beri kötü olduğu için daha da kötüleşemeyip kendi soysuzlaşması sonucu bir gün kuruyup gidecek birinden değil de, bir zamanlar iyi olmuş olan birinden gelir. (sayfa113)
sana kanını feda etmeye hazır demiyorum -bu anlık ve kolay bir şey-, bütün bir yaşam boyunca sana bağlanmaya (bir başka deyişle her gün bağlılığını yenilemeye) hazır olmayan kişiden bir sigara bile kabul etmemelisin. (sayfa114)
bir kadının birkaç delikanlının yanındayken neden ciddi, düşünceli, utangaç ve özür diler bir durumda olduğunu anlamak için, aralarından birini seçmen için bekleyen beş altı orospunun arasındayken neler hissettiğini düşün. (sayfa121)
işimize geldiği zaman bağışlarız başkalarını. (sayfa137)
bizim istediğimiz, bir kadına sahip olmak değil, o kadına sahip olan tek erkek olmaktır. (sayfa146)
yıllar bir anı birimidir, saatler ve günlerse yaşantı birimi. (sayfa153)
bekarlar evlilerden daha çok ciddiye alırlar evliliği. (sayfa163)
insanları ve kitaplardaki kişileri yargılamak onları dış çizgileri ile görmek demektir. (sayfa168)
genellikle kendini esirgememe eğiliminde olan bir insan, hayatına başka türlü anlam vermesini bilmeyen bir insandır. (sayfa182)
acının kamçısını suratına yemesini bilmek de bir sanattır, öğrenmen gereken bir sanat. (sayfa212)
en korkunç acı, acının dineceğini bilmektir. şimdi kendini aşağılanmış hissetmek kolay, ama sonra? (sayfa314)
yunan trajedisinde kötü kişiler yoktur. yunan trajedisinde sorun, sorumluluğun kime düştüğünü belirtmek değil, bir gerçeği -bir yazgıyı- açıklamaktır. (sayfa317)
başına gelen her iyi şeyi mutlu bir rastlantı,’layık olmadığın bir lütuf’ sayman soylu bir ruha sahip olmandan, ileri gelmiyor. bunun nedeni uzun süren bir kölelik, baskı ve zorbalığı benimsemiş olmandır. bir ermişin değil, bir kölenin ruhu var sende. (sayfa343)
çekilmez olan, sıradan, basit bir kültürün bize zorla, kuşların yavrularını besledikleri gibi ve en olumlu kültür olarak benimsetilmesi değil, bunun tek kültür sayılması, bunun dışına çıkıp yeni buluşlara açık bir dünyadan ona bakma olanağının ortadan kalkmasıdır. (sayfa396)
-----------------------------spoiler----------------------------
biraz fazla spoiler oldu ama kitabın bol sayfalı bir kitap olduğu göz önünde bulundurulursa, insanların okumaktan imtina etmemeleri için biraz bol kepçe davrandım. daha da bir dünya var aktarılmamış.
okurken kitabınızın üzerine karalamaktan hoşlanmıyorsanız, kesin not defteriniz olsun yanınızda, yoksa benim gibi yazdıklarınızla yazarınkiler birbirine karışabilir. başkalarına göstermeye utanabileceğiniz ve içeriği açısından da çekinebileceğiniz bir hal alabilir zavallı kitap.
iyi okumalar.
önceki akşamın izmaritlerinden yararlanıp zamanın -önce ile sonranın- yalnızca bir saplantı olduğundan emin olmak. ama hepsinden önemlisi yılanlaşmamak, asla üstündeki deriyi atmamak; çünkü önceden yaşanmış olanlar dışında insanın elinde kendine özgü, yaşanmış ne vardır ki? öte yandan, dengeyi korumak, çünkü hala yaşamakta olduğu dışında ne yaşayacaktır ki insan? (sayfa38)
evlenmeye değer kadınlar bir erkeğin evlenecek kadar güvenemediği kadınlardır.
ama korkunç olanı şudur: yaşama sanatı, sevdiklerimize onlarla birlikte olmaktan ne büyük zevk duyuğumuzu belli etmemekten başka bir şey değildir; bunu başaramadık mı, bırakıp giderler bizi. (sayfa62)
asıl başarısız insan, büyük işleri gerçekleştiremeyen değil -bunu kim başarmıştır ki- bir yuva kurmak, bir dostluğu, bir kadınla mutlu bir ilişkiyi sürdürmek, ekmek parası kazanmak gibi küçük şeylerde başarısızlık gösteren insandır. başarısızlığın en acısı budur. (sayfa63)
ben bir zamanlar hiçbir çıkar gözetmeden bağlılık duyduğumu sanıyorum. öyleyse, bu bağlılığın ereğini yitirdiğim için yakınmamam gerekir; çünkü yakınırsam, çıkar gözetmediğim söylenemez. (sayfa70)
kendi yaradılışına karşı hareket etmeye kalkan bir insanın çekeceği ceza, kendisi gibi davranmak istediği zaman artık bunu yapamayacak durumda olmasıdır. (sayfa89)
yalnız bir insanı kurtarmış bir ermiş dünyaya gelmiş midir hiç? ermişlerin hepsi yığınları kurtarmış, ödevini yerine getirmiş, yoksul ve mutsuz kalabalıkları aramışlardır, ama yalnız bir kişiyi kurtarmakla yetinmiş bir ermiş var mıdır? bir başkası için hayatını tehlikeye sokmayı göze alacak kadar soylu olan bir insan bile, bütün hayatını o öbürüne, yalnız ona bağlayabilir mi? (sayfa90)
öğrenmenin tek yolu acı çekmekse, bir başkasını inciterek onu en iyi şekilde eğitmeyi felsefe neden yasaklar, merak ediyorum doğrusu? (sayfa92)
gerçek kötülük başlangıcından beri kötü olduğu için daha da kötüleşemeyip kendi soysuzlaşması sonucu bir gün kuruyup gidecek birinden değil de, bir zamanlar iyi olmuş olan birinden gelir. (sayfa113)
sana kanını feda etmeye hazır demiyorum -bu anlık ve kolay bir şey-, bütün bir yaşam boyunca sana bağlanmaya (bir başka deyişle her gün bağlılığını yenilemeye) hazır olmayan kişiden bir sigara bile kabul etmemelisin. (sayfa114)
bir kadının birkaç delikanlının yanındayken neden ciddi, düşünceli, utangaç ve özür diler bir durumda olduğunu anlamak için, aralarından birini seçmen için bekleyen beş altı orospunun arasındayken neler hissettiğini düşün. (sayfa121)
işimize geldiği zaman bağışlarız başkalarını. (sayfa137)
bizim istediğimiz, bir kadına sahip olmak değil, o kadına sahip olan tek erkek olmaktır. (sayfa146)
yıllar bir anı birimidir, saatler ve günlerse yaşantı birimi. (sayfa153)
bekarlar evlilerden daha çok ciddiye alırlar evliliği. (sayfa163)
insanları ve kitaplardaki kişileri yargılamak onları dış çizgileri ile görmek demektir. (sayfa168)
genellikle kendini esirgememe eğiliminde olan bir insan, hayatına başka türlü anlam vermesini bilmeyen bir insandır. (sayfa182)
acının kamçısını suratına yemesini bilmek de bir sanattır, öğrenmen gereken bir sanat. (sayfa212)
en korkunç acı, acının dineceğini bilmektir. şimdi kendini aşağılanmış hissetmek kolay, ama sonra? (sayfa314)
yunan trajedisinde kötü kişiler yoktur. yunan trajedisinde sorun, sorumluluğun kime düştüğünü belirtmek değil, bir gerçeği -bir yazgıyı- açıklamaktır. (sayfa317)
başına gelen her iyi şeyi mutlu bir rastlantı,’layık olmadığın bir lütuf’ sayman soylu bir ruha sahip olmandan, ileri gelmiyor. bunun nedeni uzun süren bir kölelik, baskı ve zorbalığı benimsemiş olmandır. bir ermişin değil, bir kölenin ruhu var sende. (sayfa343)
çekilmez olan, sıradan, basit bir kültürün bize zorla, kuşların yavrularını besledikleri gibi ve en olumlu kültür olarak benimsetilmesi değil, bunun tek kültür sayılması, bunun dışına çıkıp yeni buluşlara açık bir dünyadan ona bakma olanağının ortadan kalkmasıdır. (sayfa396)
-----------------------------spoiler----------------------------
biraz fazla spoiler oldu ama kitabın bol sayfalı bir kitap olduğu göz önünde bulundurulursa, insanların okumaktan imtina etmemeleri için biraz bol kepçe davrandım. daha da bir dünya var aktarılmamış.
okurken kitabınızın üzerine karalamaktan hoşlanmıyorsanız, kesin not defteriniz olsun yanınızda, yoksa benim gibi yazdıklarınızla yazarınkiler birbirine karışabilir. başkalarına göstermeye utanabileceğiniz ve içeriği açısından da çekinebileceğiniz bir hal alabilir zavallı kitap.
iyi okumalar.
cesare pavese nin ülkemizde yaşama uğraşı adı ile yayımlanan, 1935 ile 1950 yılları arasında kaleme aldığı, kitaplaştırılmış günlüğü.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?