içinde allah yazan domates

0 /
orqn
haber değeri taşımaz.

içinde mahmut yazsa haber değeri taşıyabilirdi belki ama bu haliyle taşımaz.
fergadan
domatesin içinde allah yazar yazmaz orasını bilemeyiz. belki çiftçinin dikkat çekmek için uydurduğu bir şey olabilir. zira bu tür insanlar çok var memleketimizde.

yazıyorsa ne güzel işte, inanıyorsan inancın perçinleşir kendine göre. ama illa bunu yedi düvele reklam edeceksin diye de şart yok.

yazmıyorsa işte bu en kötü olanı ki, insanların dini duygularını sömürmek oluyor bunun adı.

fakat bunun kadar kötü olanı da bilhassa bizim insanımız böyle bir mevzu vuku bulmamış olsa bile bunun alaya alınmasından hiç hoşlanmaz. espriyi gülmeyi güldürmeyi sever bizim insanımız ama; ahiret, mucize, bir takım dini hükümler gibi mevzuların esprisine yüz çevirir.
imphotep

"iyi de niye arapca yazıyor" diye düşündüren olaydır."allah" yada "god" yazsaya biyerde."uu" şu figürü biraz yamulttuğumuzda arapça "allah" yazısına çok benzediğini göreceğiz.yani benzetilmesi çok kolay bir yazımdır.
tamam,doğaya bakıp tefekkür etmek güzel bir şeydir.fakat bunu abartıp bal mumundan yapılan heykelleri bize "kurana küfür etmiş,fareye dönüşmüş kız" diye mail atmaya kadar gidiyor olay.günümüzde kişisel sömürücülük o kadar gelişmiş ki,insanlar her şeye kuşkucu yaklaşmak zorunda kalıyorlar.yapacak bir şey yok..
el menzile beynel menzileteyn
kesildiği eksen hasebiyle meşhur olan domatestir zira farklı bir eksende kesilmiş olsaydı salata tabağından öteye gidemezdi..

peki salatalık olmaktan öteye gidemeyen insanlara ne demeli? neye atfen bunu haber yaptınız? allah’ı ispat için ise “sırlar kapısı”nın ardındakini merak eden, teolojik mitlerle kendilerini kandıran insanlara yeni avuntular sunmaktan başka bir şey yapmadınız..siz yapmadınız elbette domates yaptı..

“eyvah eyvah domates sanamı düstü bu yük?
bu dava hor bu dava öksüz bu dava büyük”.

oysa

“insandır sanıyordum mukaddes yüke hamal”..

ünlü kelamcılardan er-razi hz.rabia’ya allah’ı bin bir delille ispat ettiğini söyleyince “bin bir şüphesi olanın bin bir delile ihtiyacı olur.ben bir tek delili bile zait bulurum”

bu ve buna benzer vakalar, akıl sınırları dahilinde mantıkla üretilmiş tanrılar doğuruyor..bu da dinin içini boşalıp kabuk bağlamış batıl bir inanca dönüştürüyor..şifreleri, domatesleri bir kenara bırakıp vahyin şekillendirdiği tasavvur ışığı altında maksada uygun hareket etsek allah yazısını kalbimizin içinde buluruz..

bu balgamda garaudy’nin sözü nokta mahiyetinde olur zannediyorum.

“tanrı’nın yaşayan varlığına, bu varlığa inanışın biçimlendirdiği bir eylemden başka tanık yoktur.”
0 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol