o kadar muhtesem varliklardir ki, en kotu zamaninizda bile sevgileri ile gununuzu guzellestirebilirler.
https://www.facebook.com/video.php?v=10151778690637576
hayvan
(bkz: hayvanlar alemi)
süperegosu olmayan insan.
dünyayı sevmemizi kolaylaştıran canlılardır. ayrı ayrı bakıyorum hepsine, hepsinin kendine özgü sevimli, insanı mutlu eden bir tarafı var. bu canlıları sevmemek için hiçbir sebep yok bence. ha belki börtü böcek tayfasını sevmekte biraz zorlanabilirsiniz; ama onların da bir misyonu olduğunu düşünmek, aranızdaki buzların erimesine biraz yardımcı olur.
hayvan belgeselleriyle filmleri karşılaştırıyorum mesela. hayvan belgeselleri bana görüntü olarak daha cazip geliyor. öyle daha güzel, kusursuz görünen ya da görünmeye çalışan onlar değil halbuki. fillerin tamamının aşırı kiloları var mesela, ayı balıklarının tamamı dişlek, köstebeklerin gözleri var mı yok mu belli değil... ama hepsi bu halleriyle çok sevimliler. iyiler yani.
bir de böyle hallerine tavırlarına falan bakıyorum, çok etkileniyorum. erkekler dişileri tavlamak için bir triplere giriyorlar, görsen insan zannedersin hepsini. yavru bir ispermeçet balinasının başı sıkıştığında annesini çağırışını, ve o 20 metrelik annesinin birkaç saniye içinde olay yerine gelip yavrusunu kurtarışını her insan hayatında en az bir kere izlemeli bence. bunlar çok güzel şeyler.
bir de bu hayvanlara eziyet eden insanlar var. hayır yani insanoğlunun bir hayvanla ne alıp veremediği olabilir ki? gidip insana eziyet etse, belki buna uygun bir kılıf uydurabilir; ama kediye-köpeğe işkence yapanı anlamak mümkün değil. eziyet etmek deyince hemen öyle vurdulu kırdılı şeyler düşünmeyin. tamam onu da düşünün ama sadece o değil mesele. bu evcil hayvanları şekilden şekile sokan insanlar da bence işkenceci. o hayvanları süslemek, kıyafetlerine yakışır hale getirmek için ağızlarına sıçıyorlar. bir saçlar başlar, bir kıyafetler falan... köpeğine parfüm sıkan insan var bu gezegende! yapmasınlar böyle.
ben insanların hayvanları kendi hayatlarına dahil etmelerini doğru bulmuyorum. bence gerçekten hayvan sevgisi taşıyan bir insan onların yaşam alanlarını güzelleştirmek üzerine çalışmalı. sokakta bulduğu her hayvanı alıp eve getiren, onları ev hayvanı yapanların doğru yapmadığını düşünüyorum. asıl yapılması gereken o hayvanın yaşadığı yerde rahat etmesini sağlamaktır. her nerede yaşıyorsa artık; sokak, orman, göl, deniz... o zaman hem bu yardımsever insanlar, hem de o yardıma muhtaç hayvanlar, yani herkes kendi evinde mutlu olur. hayat bayram olur.
hayvan belgeselleriyle filmleri karşılaştırıyorum mesela. hayvan belgeselleri bana görüntü olarak daha cazip geliyor. öyle daha güzel, kusursuz görünen ya da görünmeye çalışan onlar değil halbuki. fillerin tamamının aşırı kiloları var mesela, ayı balıklarının tamamı dişlek, köstebeklerin gözleri var mı yok mu belli değil... ama hepsi bu halleriyle çok sevimliler. iyiler yani.
bir de böyle hallerine tavırlarına falan bakıyorum, çok etkileniyorum. erkekler dişileri tavlamak için bir triplere giriyorlar, görsen insan zannedersin hepsini. yavru bir ispermeçet balinasının başı sıkıştığında annesini çağırışını, ve o 20 metrelik annesinin birkaç saniye içinde olay yerine gelip yavrusunu kurtarışını her insan hayatında en az bir kere izlemeli bence. bunlar çok güzel şeyler.
bir de bu hayvanlara eziyet eden insanlar var. hayır yani insanoğlunun bir hayvanla ne alıp veremediği olabilir ki? gidip insana eziyet etse, belki buna uygun bir kılıf uydurabilir; ama kediye-köpeğe işkence yapanı anlamak mümkün değil. eziyet etmek deyince hemen öyle vurdulu kırdılı şeyler düşünmeyin. tamam onu da düşünün ama sadece o değil mesele. bu evcil hayvanları şekilden şekile sokan insanlar da bence işkenceci. o hayvanları süslemek, kıyafetlerine yakışır hale getirmek için ağızlarına sıçıyorlar. bir saçlar başlar, bir kıyafetler falan... köpeğine parfüm sıkan insan var bu gezegende! yapmasınlar böyle.
ben insanların hayvanları kendi hayatlarına dahil etmelerini doğru bulmuyorum. bence gerçekten hayvan sevgisi taşıyan bir insan onların yaşam alanlarını güzelleştirmek üzerine çalışmalı. sokakta bulduğu her hayvanı alıp eve getiren, onları ev hayvanı yapanların doğru yapmadığını düşünüyorum. asıl yapılması gereken o hayvanın yaşadığı yerde rahat etmesini sağlamaktır. her nerede yaşıyorsa artık; sokak, orman, göl, deniz... o zaman hem bu yardımsever insanlar, hem de o yardıma muhtaç hayvanlar, yani herkes kendi evinde mutlu olur. hayat bayram olur.
evde beslenenine evcil deriz. sokakta beslenenine sokakcıl, ahırdakine ahırcıl diyesim de yok değil hani.
#1039166
nazan öncelin yeni albümü.
(bkz: erkekler)
bu canlılarla samimi olunmasını tasvip etmiyorum; ne iyi ne de kötü anlamda. onların rahatını bozmaya da, onlara iyilik yapmaya da gerek yok. biz olmadan da yaşayabilirler bence. yaşayamayanlar da ölmesi gerektiği için ölmüştür. döngü meselesi işte. bir şeylere müdahale edip iyilik yaptığımızı zannederken düzeni bozuyoruz, dikkat edelim.
(bkz: hayvanın olam yar senin)
bobby fullerın i fought the law parçasının uyarlaması olan şarkıdır. kurbanın sert albümünde yer almıştır aynı zamanda. sözleri de pek neşelidir.
dü$ünen halin.
düşünmeyen halim.
cinsine göre değer biçilen, parayla alınıp satılan şeylerdir.
bu şeylerin iyi cinsini seçip, para verip alan, ya da iyi cinslerini üretip bunun ticaretini yapan şeylere de hayvan denir.
bu şeylerin iyi cinsini seçip, para verip alan, ya da iyi cinslerini üretip bunun ticaretini yapan şeylere de hayvan denir.
düşünen hayvan denen insanın diğerlerini katletmekte, yaşama haklarını gasp etmekte, yaşama alanlarını mahvetmekte sakınca görmediği canlı türü.
öyle ki kendi keyfine daha hızlı hareket edebilmek makineler üretip, bu makinelerin doğayı ne kadar kirlettiğine bakmaksızın çeşitli yakıtlar kullanıp üstelik de bu yakıtları daha henüz elde ederken bile nice sayısız bitki ve hayvan topluluğuna zarar verecek akıl almaz hatalar yapabiliyor bu düşünen hayvan denen insan.
dünya denen miniminnacık gezegende var olan herşeyi kendi keyfinin amacına kullanıp; bitmesi, kirlenmesi ve dahi yok olması bile umrunda olmadan bırakın bu gezegende yaşayan diğer canlıları, kendi gelecek nesillerinin hayati idamesini bile umursamadan yaşayabiliyor bu düşünen hayvan denen insan.
ikibin yüz bilmemkaç yılında avatar gibi bir gezegende doğayla içiçe teknolojiden bihaber olduğu için bir o kadar da mutlu ve huzurlu dünyalarında yaşamakta olan bir ırkı yine kendi keyfi için alaşağı etmekten imtina etmeyebiliyor bu düşünen hayvan denen insan.
tıpkı bin dörtyüzlü yıllarda, eskisini tabiri caizse bok içinde bırakıp yeni dünyayı keşfettikten sonra bu kıtanın asıl sahiplerini topraklarından edip, katledip, kalanları da kendi medeni kanunlarına ayak uymaya zorlayabildiği gibi.
bu yüzden biz; iki düşünen hayvan ve iki düşünemeyen hayvan aynı evde beraber yaşıyoruz.
tüm insanlık adına tüm hayvanlıktan küçücük bir özür için..
öyle ki kendi keyfine daha hızlı hareket edebilmek makineler üretip, bu makinelerin doğayı ne kadar kirlettiğine bakmaksızın çeşitli yakıtlar kullanıp üstelik de bu yakıtları daha henüz elde ederken bile nice sayısız bitki ve hayvan topluluğuna zarar verecek akıl almaz hatalar yapabiliyor bu düşünen hayvan denen insan.
dünya denen miniminnacık gezegende var olan herşeyi kendi keyfinin amacına kullanıp; bitmesi, kirlenmesi ve dahi yok olması bile umrunda olmadan bırakın bu gezegende yaşayan diğer canlıları, kendi gelecek nesillerinin hayati idamesini bile umursamadan yaşayabiliyor bu düşünen hayvan denen insan.
ikibin yüz bilmemkaç yılında avatar gibi bir gezegende doğayla içiçe teknolojiden bihaber olduğu için bir o kadar da mutlu ve huzurlu dünyalarında yaşamakta olan bir ırkı yine kendi keyfi için alaşağı etmekten imtina etmeyebiliyor bu düşünen hayvan denen insan.
tıpkı bin dörtyüzlü yıllarda, eskisini tabiri caizse bok içinde bırakıp yeni dünyayı keşfettikten sonra bu kıtanın asıl sahiplerini topraklarından edip, katledip, kalanları da kendi medeni kanunlarına ayak uymaya zorlayabildiği gibi.
bu yüzden biz; iki düşünen hayvan ve iki düşünemeyen hayvan aynı evde beraber yaşıyoruz.
tüm insanlık adına tüm hayvanlıktan küçücük bir özür için..
çok tatlı söylemesi falan çok zevkli bir o kadar da asi duman parçası. yepisyeni albümden. hepimiz bir hayvanız insan olmak kavgamız. olmuş bu da..
uğraşır bir işle
hep yağar gidişle
saldıran bakışlar
tırnakla, dişle
hepimiz bir hayvanız
kanlı dehşet
hep aynı vahşet
önüne gelene
sevgini bahşet
hepimiz bir hayvanız
insan olmak kavgamız
fani dünyalıysan
konumuz aynı hep
sonumuz aynı
çıktık ya insanlıktan
yolumuz aynı hep
yolumuz aynı
yolumuz aynı…
kördüğümlü derdi
çözdükçe erdi
doymayan bakışlar
birbirini yerdi
hepimiz bir hayvanız
söylediğim sözün
ardında özün
kendini bilirsen
açılır gözün
hepimiz bir hayvanız
insan olmak kavgamız
fani dünyalıysan
konumuz aynı hep
sonumuz aynı
çıktık ya insanlıktan
yolumuz aynı hep
yolumuz aynı
yolumuz aynı
uğraşır bir işle
hep yağar gidişle
saldıran bakışlar
tırnakla, dişle
hepimiz bir hayvanız
kanlı dehşet
hep aynı vahşet
önüne gelene
sevgini bahşet
hepimiz bir hayvanız
insan olmak kavgamız
fani dünyalıysan
konumuz aynı hep
sonumuz aynı
çıktık ya insanlıktan
yolumuz aynı hep
yolumuz aynı
yolumuz aynı…
kördüğümlü derdi
çözdükçe erdi
doymayan bakışlar
birbirini yerdi
hepimiz bir hayvanız
söylediğim sözün
ardında özün
kendini bilirsen
açılır gözün
hepimiz bir hayvanız
insan olmak kavgamız
fani dünyalıysan
konumuz aynı hep
sonumuz aynı
çıktık ya insanlıktan
yolumuz aynı hep
yolumuz aynı
yolumuz aynı
#821992
gercekten ilginc formda olanlari da var.
http://tinyurl.com/589pcv
dalga gecmeyin, gunah.
http://tinyurl.com/589pcv
dalga gecmeyin, gunah.
(bkz: ev hayvani)
bir cins mizah dergisi. öküzün devamı niteliğindeydi. artık yayınlanmıyor.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?