daha evvelde belirtmis oldugum gibi bunun adi ozetle ciktigi deligi begenmemektir. soylenecek daha cok sey olmasina ragmen aslinda fazla lafa gerek yok, degisecek bir sey de yok nasil olsa. kendisine pariste champly elyssesde mutlu mesut gunler dilemek en guzeli..
halkımiz egleniyor
bu yazi,yazan kisinin ulkenin gerceklerinden ne kadar uzak oldugunun,kendi halkina ne kadar yabanci oldugunun net bir gostergesidir.belirli bir egitim seviyesine ulasmis her insanin bu yazida katildigi gorusler mutlaka vardir ancak boylesine kendi insanini hor gorur sekilde bu dusuncelerin kaleme alinmasi kesinlikle kabul edilebilir degildir."kara halkimizin!" mangalinda asla balik pistigini goremeyecegimizi,zaten balik pisirip yemeyi bilseler (bu kara halkin) belki boyle killarla kapli,hart hart kasinan,bu kadar kalin,bu kadar kisa bacakli olmayacagini kaleme almak curetini gosterebilen bir kisiye yapilsa yapilsa irkci yakistirmasi yapilabilir.bu nasil bir kendi halkini kucumsemektir?bu nasil bir asagilamadir?acaba bu sevgili bayanin kultur seviyesine haiz olamadigim icin bu yaziyi ben mi yanlis yorumluyorum diye dusunuyorum ama,neresinden bakarsaniz bakin bir hor gorme,kendi insanindan tiksinme goze batiyor.elbet turk toplumunun bu bayanin arzuladigi sosyal gelismislige ulasabilmesini her insan temenni eder,ancak malesef ulkemizin aci ekonomik gercekleri nedeniyle,o varoslarda yasayan insanlar mine hanim gibi "turistik bir misir gezisinden parise donmekteyken aktarma amacli istanbula ugrayan fransiz" arkadaslar edinemiyor.tvde surekli donen ibrahim tatlises gibi,mehmet ali erbil gibi kisilerin goruntuleriyle,kendisine dogulu zevkler ediniyor.keske bu kadar sag duyu sahibi bir yazar olarak toplumun diger sosyal yaralarina parmak basip,onlari direk asagilamak yerine yol gosterici bir tavir izleyebilsemis mine hanim.sonuc olarak kendi ozgur dusuncelerini kaleme aldigi bu yazisi yuzunden calistigi gazete tarafindan isine son verilmesi de kesinlikle batililikla bagdasmayan bir davranistir.ne yazik ki,aslinda son derece yabanci oldugu kendi kulturunu,muhtesem! bicimde irdeleyebilecek yetenege sahip oldugunu dusunen bu yazar kisi bunyesinde bulundugu kurulusun dogululugundan bi habermis.
mine g kirikkanat’in radikal gazetesinden kovulmasina neden olan yazidir.
yazi su sekildedir:
dunyayi harmanlayan her turk, sanirim istanbul ataturk havalimani’yla gurur duyar. pek cok batili benzerinden bile daha modern bu altyapi, turkiye’nin ’arap olmayan’ yuzunu agartmaktadir. oyle ki, gecen yil turistik bir misir turundan paris’e donerken istanbul’da aktarma yapan bir fransiz arkadasim, ’aradaki farki sana anlatamam,’ demisti. ’kahire havalimanindan sonra ataturk’e inince, hepimiz uygarliga kavustuk diye sevindik. avrupa, ataturk havalimani’nda basliyor!’
ove bitiyor, sayin seyirciler. mevsimlerden yaz ve bir pazar gunu, ataturk havalimani’ndan turkiye’ye giris yapan insan, ’sahil yolu’ndan gecmek gafletine duserse, ne denizi gorur, ne havasini alir, kendisini devasa bir mangalda bulur, pismese bile tutsulenir. belediye, halkimiza hizmet yarisinda sahil yolu’nu bir guzel cimlemis ve sanirim, uzerinde yururler, oynarlar ya da en fazla yatarlar, sanmistir. cunku turk’un mangal tutkusuna, zaten belgrad ormanlari, camlica tepeleri ve daha pek cok yesil alan feda edilmistir. buralarda, agaclar fume dil, yapraklar dallar kozlenmis patlican gorunumu arz etmekte, daglari taslari saran kebap dumani ’keske cig yeseler’ dedirtirken, kesif et kokusu yamyam olmadiklarina hayiflandirmaktadir.
sahil yolu’nda ise, kilometrelerce uzunluktaki cim alan kenarindan gecen arabalardaki seyircilerin gorus zaviyesinde oldugundan, manzara da mangal duzeyindedir : don paca soyunmus adamlar gevis getirerek yatarken, siyah carsafli ya da turbanli, istisnasiz hepsi tesetturlu kadinlar mangal yellemekte, cay demlemekte ve ayaklarinda ve salincakta bebe sallamaktadirlar. her 10 metrekarede, bu manzara tekrarlanmakta, kara halkimiz kicini dondugu deniz kenarinda mutlaka et pisirip yemektedir. aralarinda, mangalinda balik pisiren tek bir aileye rastlayamazsiniz. belki balik sevseler, pisirmeyi bilseler, kirli beyaz atletleri ve pacali donlariyla yatmazlar, hart hart kasinmazlar, gevis getirip gegirmezler, zaten bu kadar kalin, bu kadar kisa bacakli, bu kadar uzun kollu ve killarla kapli da olmazlardi!
ataturk havalimani’ndan sonra, mevsimlerden yaz ve pazar gunleri, sahil yolu’nda arabistan bile degil, etiyopya’nin ete doymus hali, ’etobur islamistan’ basliyor, sayin okurlar. istanbul olmayan ne varsa, istanbullu olmayan kim varsa orada: son bes yilda 4.5 milyon artip, 3 milyonu istanbul’a akan nufusun guruhu cimde etleniyor pazar gunleri.
tabii ki onlarin da eglenmeye, dinlenmeye haklari var. ama burada mi, boyle mi ?
halkimiza hizmet yarisindaki belediye, istanbul’un anadolu yakasinda, saskinbakkal’dan fenerbahce’ye uzanan bir kumsal seridi yaratti bu yil. maksat, caddebostan’in nostaljik plaj kulturunu canlandirmak, hatta yayip uzatmak. sonuc gercekten guzel oldu : yesil alanindan kumsalina, sezlonglarindan semsiyelerine cote d’azur’u andiran bir duzenleme yapildi. zaten sonuc guzel oldugu icin basarisi paylasilamiyor, kadikoy belediyesi ben yaptim diyor, istanbul buyuk sehir hayir, ben yaptim. her neyse, acilisi kadikoy belediye baskani selami ozturk, mankenler esliginde denize girerek yapti. ne var ki 1930’larin caddebostan plaji modernitesini akla getiren acilistan yalnizca bir gun sonra, 2005’in realitesi teslim aldi kumsali, yesil alani ve sunulan tum hizmetleri : umraniye plaja indi. birakin mayoyla denize girmek, sahilde laf atilmadan yurumek imkânsizlasti. tesettur analari kumsalda mangal yeller, babalari don paca yatarken, irili ufakli danalari da pamukludan dalgic tulumlariyla suda cip cip yapiyorlardi. acilisin ertesi gunu konulan mangal yasagi bir ise yaramadi, yalnizca iki gun sonra oturulsun diye halkimizin hizmetine sunulan tahta banklar, parcalanip yakilmis, daha dogrusu mangala odun yapilmisti. simdi bu sahillerde sabah yuruyusleri yapan ’creme de la creme’ kadikoyluler, islamistan varoslarinin isgal ettigi denizlerine ve kumsallarina bakiyor, lanet yagdiriyorlar halkimiza 1 milyon karsiliginda plaj hizmeti sunan belediyelere. ben de kendilerine sormak isterdim : neredeydiniz o varoslar olusurken, hangi partiye girip kaliteli sesinizi, dunya gorusunuzu duyurmaya calistiniz, ne kadar ilgilendiniz politikayla? gecekondular denize inmez, eskiya sizin yolunuzu da kesmez mi sandiniz?
devami cumaya.
kaynak:http://www.radikal.com.tr
yazi su sekildedir:
dunyayi harmanlayan her turk, sanirim istanbul ataturk havalimani’yla gurur duyar. pek cok batili benzerinden bile daha modern bu altyapi, turkiye’nin ’arap olmayan’ yuzunu agartmaktadir. oyle ki, gecen yil turistik bir misir turundan paris’e donerken istanbul’da aktarma yapan bir fransiz arkadasim, ’aradaki farki sana anlatamam,’ demisti. ’kahire havalimanindan sonra ataturk’e inince, hepimiz uygarliga kavustuk diye sevindik. avrupa, ataturk havalimani’nda basliyor!’
ove bitiyor, sayin seyirciler. mevsimlerden yaz ve bir pazar gunu, ataturk havalimani’ndan turkiye’ye giris yapan insan, ’sahil yolu’ndan gecmek gafletine duserse, ne denizi gorur, ne havasini alir, kendisini devasa bir mangalda bulur, pismese bile tutsulenir. belediye, halkimiza hizmet yarisinda sahil yolu’nu bir guzel cimlemis ve sanirim, uzerinde yururler, oynarlar ya da en fazla yatarlar, sanmistir. cunku turk’un mangal tutkusuna, zaten belgrad ormanlari, camlica tepeleri ve daha pek cok yesil alan feda edilmistir. buralarda, agaclar fume dil, yapraklar dallar kozlenmis patlican gorunumu arz etmekte, daglari taslari saran kebap dumani ’keske cig yeseler’ dedirtirken, kesif et kokusu yamyam olmadiklarina hayiflandirmaktadir.
sahil yolu’nda ise, kilometrelerce uzunluktaki cim alan kenarindan gecen arabalardaki seyircilerin gorus zaviyesinde oldugundan, manzara da mangal duzeyindedir : don paca soyunmus adamlar gevis getirerek yatarken, siyah carsafli ya da turbanli, istisnasiz hepsi tesetturlu kadinlar mangal yellemekte, cay demlemekte ve ayaklarinda ve salincakta bebe sallamaktadirlar. her 10 metrekarede, bu manzara tekrarlanmakta, kara halkimiz kicini dondugu deniz kenarinda mutlaka et pisirip yemektedir. aralarinda, mangalinda balik pisiren tek bir aileye rastlayamazsiniz. belki balik sevseler, pisirmeyi bilseler, kirli beyaz atletleri ve pacali donlariyla yatmazlar, hart hart kasinmazlar, gevis getirip gegirmezler, zaten bu kadar kalin, bu kadar kisa bacakli, bu kadar uzun kollu ve killarla kapli da olmazlardi!
ataturk havalimani’ndan sonra, mevsimlerden yaz ve pazar gunleri, sahil yolu’nda arabistan bile degil, etiyopya’nin ete doymus hali, ’etobur islamistan’ basliyor, sayin okurlar. istanbul olmayan ne varsa, istanbullu olmayan kim varsa orada: son bes yilda 4.5 milyon artip, 3 milyonu istanbul’a akan nufusun guruhu cimde etleniyor pazar gunleri.
tabii ki onlarin da eglenmeye, dinlenmeye haklari var. ama burada mi, boyle mi ?
halkimiza hizmet yarisindaki belediye, istanbul’un anadolu yakasinda, saskinbakkal’dan fenerbahce’ye uzanan bir kumsal seridi yaratti bu yil. maksat, caddebostan’in nostaljik plaj kulturunu canlandirmak, hatta yayip uzatmak. sonuc gercekten guzel oldu : yesil alanindan kumsalina, sezlonglarindan semsiyelerine cote d’azur’u andiran bir duzenleme yapildi. zaten sonuc guzel oldugu icin basarisi paylasilamiyor, kadikoy belediyesi ben yaptim diyor, istanbul buyuk sehir hayir, ben yaptim. her neyse, acilisi kadikoy belediye baskani selami ozturk, mankenler esliginde denize girerek yapti. ne var ki 1930’larin caddebostan plaji modernitesini akla getiren acilistan yalnizca bir gun sonra, 2005’in realitesi teslim aldi kumsali, yesil alani ve sunulan tum hizmetleri : umraniye plaja indi. birakin mayoyla denize girmek, sahilde laf atilmadan yurumek imkânsizlasti. tesettur analari kumsalda mangal yeller, babalari don paca yatarken, irili ufakli danalari da pamukludan dalgic tulumlariyla suda cip cip yapiyorlardi. acilisin ertesi gunu konulan mangal yasagi bir ise yaramadi, yalnizca iki gun sonra oturulsun diye halkimizin hizmetine sunulan tahta banklar, parcalanip yakilmis, daha dogrusu mangala odun yapilmisti. simdi bu sahillerde sabah yuruyusleri yapan ’creme de la creme’ kadikoyluler, islamistan varoslarinin isgal ettigi denizlerine ve kumsallarina bakiyor, lanet yagdiriyorlar halkimiza 1 milyon karsiliginda plaj hizmeti sunan belediyelere. ben de kendilerine sormak isterdim : neredeydiniz o varoslar olusurken, hangi partiye girip kaliteli sesinizi, dunya gorusunuzu duyurmaya calistiniz, ne kadar ilgilendiniz politikayla? gecekondular denize inmez, eskiya sizin yolunuzu da kesmez mi sandiniz?
devami cumaya.
kaynak:http://www.radikal.com.tr
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?