haligh haligh a lie haligh

kurabiye
içinize yapışan kalan şarkıdır. kazısın istersiniz biri kulaklarınızdan. oysa tek dokunuşla duracaktır şarkı. ama yine de yapamazsınız. bu bağımlılığın ne kadar süreceğini düşünürsünüz sadece. duyduktan sonra, sürekli dinlediğiniz ve durduramadığınız o dönem içinde yaşayan cenaze gibi, zombi misali gezersiniz ortalarda. adamın sesi titrer söylerken, sizin beyniniz karıncalanır. "ulan badtrip böyle bir şey heralde" dersiniz. yahu nasıl böyle bir şarkı yapılmıştır? ulan bu şarkı nasıl böyle söylenir?
(bkz: biri format atsın beynime)
kurabiye
dinleyince insanın iç organlarına işleyen bir şarkıdır. manyak gibi koşmak istersiniz; şarkı kulağınızdan bir an önce silinsin diye. fakat o size eşilk eder. kurtulamazsınız. susarsınız... sizin çığlığınızı atıyordur çünkü bu adam inatla. bir şey hem nasıl bu kadar güzel olup hem nasıl böyle acıtabilir insanı?
kelime yok ki anlatamıyorum...
swetelina
bright eyes’ın defalarca dinlenesi enfes şarkısıdır!

"gevşekçe tutmaktan kayıverir telefon
kelimeler eksikti zaten, sonrasında bir kaç özür.
bunu sana söylemek istememiştim
hayır, sadece bir eleman
beraber takıldığı.
oh, bilmiyorum
geçen bir kaç haftadır sanırım bu.
"teşekkür ederim" ve kapa telefonu,
ağıt başlasın,
tabutun kapanışını duy,
kırık siyah kurdeleni da paltona ilikleyelim.

kahkahalar geliyor kapıların altından
bu evde anlamıyorum artık o sesi
televizyondan gelen yapay sesler gibi..

yalan, yalan, bir yalan, yalan
bu ağırlık, tatmin edilmeli
sadece tek bir cevap sunduğun
ne yaptığını bilmiyorsun

koparıyorsun, koparıyorsun saç telini kökünden
bunu iki defa yaptığın aynı saçtan
bir bukle saç, demiştin,
aşkımızın asla ölmeyeceğini kanıtlar
öyle mi, ha ha ha!

fakat ben her şeyi hatırlıyorum,
south street ’ta konuştuğumuz bütün kelimeleri,
ve seni seyrettiğim bütün o sabahları,
hadi hazırlan okula

o aynada tarardın saçını
maviye boyayıp, minik mücevherlerle süslediğin saçını.
o parlak renklerde bir şeyler
seni hep daha iyi hissettirecek

şimdi yıkık dillerle konuşuyoruz
söylediğimiz sözcükler
başkaları için değildi.
artık bu gevelenen bir cümle
geçmekte olan bir tanışıklık için
fakat sen vardın bir zamanlar..

benim acı çekmemden nefret ettiğini söylemiştin
ve anlıyordun
ve beni gözetecektin
hep yanımda olacaktın
neredesin şimdi?

yalan, yalan, yalan, yalan
planlar hiç sonuca ulaşmadı
birbirine dolaşmış ip ve sicimler gibi kalakaldılar
gözümün önünde asılı salınıp duruyorlar

koparıyorsun, koparıyorsun saç telini kökünden
bunu iki defa yaptığın aynı saçtan
bir bukle saç, demiştin,
aşkımızın asla ölmeyeceğini kanıtlar

şarkısını söyleyip dururken berbat şeylerin
üzüntümle gelen hoşnutluk
ve parmaklarım tellere basıyor
biçimsiz bir melodi daha

yalan, yalan, berbat bir yalan
bu ağırlık tatmin olacak
sana sadece bir cevap vermek istiyorum
kim olduğumu bilmiyorum

aynaya konuşuyorum
gördüğüm yabancıya.
konuşmalarımız daireler gibi
hep tek taraflı,
hiçbir şey açık değil

eksik kaldığım bu anlama geri gelip durmamız hariç
seçenekler sunulmuştu dedi
şimdi de yaşamalıyız onları
veya yaşamayıverelim..

peki istiyor musun bunu.."


goetica
winamp’in bir gece yarısı i$kencesi ve kalle$liği olarak kar$ıma seneler sonra yeniden çıkmı$,bunyenin dağılıp yerlerde surunmesine sebep olmu$ $arkıdır..bu durumda allah belanı versin winamp,allah belanı versin bright eyes!
her nerde ya$anıyor ve ya$atılıyorsan!

"well..ha ha ha!"
angelus
dinlenmemesi, yasaklanması, tüm kopyalarının yakılması gereken eserdir. insan nasıl, neden ve hangi duygular neticesinde yapabilir böyle bir şeyi merak etmekteyim.
goetica
bright eyes grubunun ust uste binlerce hatta on binlerce dinlenilesi $arkısıdır.sözleri uzuncadır..ama her kelimesi hafızaya i$ler..yer,bitirir..

sözleri:

the phone slips from a loose grip.words were missed then some apology like i didn’t want to tell you this it’s just some guy she has been hanging out with oh i don’t know the past couple of weeks i guess.
thank you and hang up the phone.let the funeral start.hear the casket close.let’s pin split black ribbon onto your overcoat.
still laughter pours from under doors in this house.i don’t understand that sound no more.it seems artificial like a t.v. set.
haligh,haligh,haligh,haligh this weight it must be satisfied...

you offer only one reply.you know not what you do.but you tear and tear your hair from roots. from that same head you have twice removed a lock of hair you said would prove our love would never die.

well ha ha ha!

but i remember everything the words we spoke on freezing south street.and all those morning watching you get ready for school.you combed your hair inside that mirror.the one you painted blue and glued with jewelry tears.something about those bright colors always made you feel better.

so now we speak with ruined tongues and the words we say aren’t’ meant for anyone.it’s just a mumbled sentence to a passing acquaintance, but there was once you said you hated my suffering and you understood and you’d take care of me.you would always be there,well where are you now?
haligh,haligh,haligh,haligh,the plans were never finalized but left to hang like yarn and twice dangling before my eyes.

as you tear and tear your hair from roots,from that same head that you have twice removed a lock of hair you said would prove that our love would never die.

as i sing and sing of awful things,the pleasure that my sadness brings as my fingers press onto the strings you get another clumsy chord.

haligh,haligh,an awful lie..this weight will now be satisfied.

i will give you only one reply,i know not who i am but i talk in the mirror to the stranger that appears.our conversations are circles and always one sided,nothing is clear.except we keep coming back to this meaning that i lack.

he says the choices were given and now i must live them or just not live
but do you want that?

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol