onuncu kattan dışarı bakarken gördüğün ve sen serin serin evinde, yavşak yavşak online oyun oynayıp sigarını tellendiriken kafana balyoz gibi inen,"başkaları da yaşıyor lan"dedirten; koşup bir termos çay ve kocaman bir şişe buz gibi su götürmek istediğin işçidir.götürmezsin üşenirsin.sonra anlarsın ki ona değil sana acınmalıdır.evet götürmezsin yine de, tembelin tekisindir ve bari dersin buraya yazayım ki herkes tanısın güneşte dinlenen işçiyi.
güneşte dinlenen işçi
(bkz: en asil duygunun insanıdır)
çoluğuna çocuğuna üç beş kuruş para kazanma amacında olan, bu amaç uğruna çalışan, çalışınca yorulan, yorulunca dinlenme ihtiyacı hisseden, e hissedince de dinlenen onurlu işçidir. bi gölgeye niye çekilmez sormak isterim, o ayrı. muhtemelen bu işçinin eşşek kadar olmuş oğlu hatun peşinde koşmakta, babasının parasını hatunlara saçmaktadır. küçük oğlu da internet kafededir bu işçinin. deli gibi kaantır, eycof falan oynar.
(bkz: size baba diyebilir miyim)
işçi ankaradadır, suyun "s"si yoktur ki bu memlekette, üstelik kocaman ve ağaçsız bir arazidir çalıştığı yer de. bu bakımdan olsa gerek işçinin varsa da güneşleneceği, yapamaz. ama evet amele yanığı olmuştur o zaten çoktan, esmerdir teni ama keyiften değil çalışmaktandır.üstelik unutulmamalıdır işçinin bizim onu burda konu ettiğimizden bile haberi yoktur.
güneşte ırzına geçilmiş işçinin son kademesidir.
çalışıp çoluğuna çocuğuna ekmek parası kazanacağına işten kaytarıp dinlenen işçi.
tüyü bitmemiş yetimin hakkını yiyip sonra da ege sahillerinde , sistemin oyuncağı kızlar eşliğinde , vücudunun diğer uzuvlarını da, günahtan kararmış suratına çevirmek için güneşlenenlerden bin kat daha kaliteli insandır.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?