liseden beri ömrümü yiyip bitirmiş, edebiyatından, oyunlarına, filmlerinden, replikalarına kadar çılgın gibi takip ettiğim/sevdiğim/oynadığım/misyonerliğini yaptığım olay. zihni açar, hayalgücünü azdırır, cilde iyi gelir.
frp
karakter oynatma oyunudur. bir karakter seçersiniz ve oynatıcının (dm) size tasvir ettiği, dış koşullarla mücadele etmeye çalışırsınız.
kimi zaman bazı gizleri çözmek için çabalar, kimi zamanda intikam peşinde koşarsınız.
kısacası küçük bir hayat simülasyonu da denilebilir bu oyun için.
daha iyi anlaşılması açısından bir örnek verelim:
-**dm: oynatıcı.
-o1: birinci oyuncu (aslında herkes kendine bir isim seçiyor ama ben pratiklik olsun diye böyle yazdım)
-o2: ikinci oyuncu
-o3: üçüncü oyuncu
dm: evet köy göründü.
o1: gün ışıdımı?
dm: yok henüz değil ama birazdan güneş doğar.
o1: tamam, tarife uyan evi bulalım.
o2: ortalıkta kimse varmı?
dm: yok kimseler gözükmüyor.
03: tüten baca falan varmı?
dm: yok.
o3: yokmu? olm biz gidiyoruz ama bi sakatlık olmasın?
o2: bence güneşin doğmasını bekleyelim. her şey yolunda gözükürse, kasabaya iner keşif yaparız.
o3: hayır abi o zaman dikkat çekeriz. bizim yaptığımız anlaşılır.
o1: ya anlaşılırsa da anlaşılsın be kardeşim.
o2: geçen seferde öyle diyodun, donsuz kaçtık alemlerden
o3: olm ben cidden kıllandım. bu soğukta niye baca tütmüyor?
o1: ya salak salak konuşmayın, bu saatte ne bacası dumanı ya? öff.
o3: olm birazdan gün doğacak. bu adamların işi gücü yokmu? sen sabah kalkınca 1-2 odun yakıp, ısınıp, çorba falan içmezmisin?
dm: fazla vaktiniz kalmadı. ne yapıyorsunuz? karar verin.
o1: ben gidiyorum abi.
dm: köye giriyosun?
o1: evet, öyle elimi kolumu sallaya sallaya giriyorum.
o2: ya ulan 1 gün daha beklesek gece gelip rahat rahat yapardık işte be...
o1: ya tamam abi artık çıktım çalılardan. ses mes görünürde bi şeyler varmı?
dm: yok.
o1: yerlerde ayak izi falan?
dm: sende iz sürme varmı?
o1: yok.
dm: bazı izler görüyorsun ama pekde anlam veremedin.
o1: insan izlerimi?
dm: benziyor.
o3: ben okumu çektim, hazır bekliyorum.
o2: bende okumu hazırlıyorum. hatta ok menzilinde kalıp, çalılardan takip edelim onu. fazla ses çıkarmadan.
dm: o kadar sessiz olamazsınız abi. çok sık çalılar ama neyse işte tamam. az ses çıkartarak takip ediyorsunuz siz. şimdi küçük bir gıcırtı duydunuz. böyle kapı pencere gıcırtısı gibi bi şey.
o1: allaaaaah, ben hemen geri dönüyorum.
dm: dönemiyorsun abi. "orada kal" diye biri sesleniyor sana.
o1: çalılar çok uzakmı? koşabilirmiyim?
dm: bir iki gıcırtı daha duyuldu. evlerin pencerelerinden okların ucunu seçebiliyorsun.
o1: kim olduklarını görebiliyormuyum?
dm: 4 parmak aralıyorlar abi. sadece okların ucu gözüküyor.
o1: hast...
dm: gıcırtılar gittikçe çoğalıyor. hemen hemen bütün evlerde birer ikişer pencere aralandı. oklar sana dönük abi.
o2: dedik sana girme diye. gerizekalı. bok çıkarsın şimdi ordan.
o1: bu salakları gördülermi?
dm: yok henüz onlara doğrultulmuş bir ok yok. farketmediler heralde.
o1: yavaşça sesin geldiği yere doğru dönüyorum ve "düşman değilim. yolumu kaybettim" diyorum
dm: aynı ses sana "dost yada düşman olduğuna bir karar veririz" diyor.
o2: hadi hayırlı işleeer. hiç ok mok atıp yerimizi belli etmeyelim. bırakalım gebertsinler ayıyı. eheuehhe
03: evet, evet ehuehhe
dm: başka bir ses "yanlızmısın?" diye soruyor.
o1: "hayır. arkadaşlarım ormanda oklarını size doğrultmuş şekilde bekliyor" diyorum
o2: lan salak bizi niye söyledin?
o3: ben artık hayatta combat’a girmem. ne yalak bi şeysin be abicim.
o1: blöf yapıyoruz heralde, gerizekalı. kaç kişi olduğunuzu ve yerinizimi söyledim ben?
dm: bunu söylediğin gibi ayağının dibine bir ok geliyor. "bir dahaki sefer kafanı nişan alacağım" diyor.
o1: sizde ciddiyetimizi göstermek için ok atın.
o2: ya olm. yerimiz belli olur.
o1: olsa ne olur abi. adamlar bizi kalabalık zannediyorlar.
o3: ulan kendin geberdiğin bi şey değil, bizide öldürüceksin.
o1: salak salak konuşmada bi tane ok atın duvara.
dm: bunları aranızda konuşamazsınız abi. adamlar senden uzakta. seslenmen gerek.
o1: "o2, göster onlara" diye bağırıyorum abi.
o2: hıh, al işte. salak bu çocuk ya.
dm: evet abi adam bağırdı size. ne yapıyorsunuz.
o2: ben oku atıyorum ama bu ibneye atıyorum abi.
dm: cidden 01’e mi atıyorsun?
o2: ya yok. evin duvarına bir ok salladım işte. sonra yer değiştiriyorum yavaşça.
dm: "arkadaşların çok nişancı. o mesafeden bizim ahırı bile vurabiliyorlar" diye bağırdı biri. sonra kahkahalar yükseldi.
o1: abi bi dakika. ayağımın dibindeki ok kimin oku? elf falan değil dimi?
o2: ulan köyde elf’in işi ne? beyinsiz.
dm: yok yaws. normal sizin oklardan işte.
--------diye gider bu diyalog------
4’lük, 6’lık, 8’lik, 10’luk, 12’lik ve 20’lik zarlardan oluşan bir setle oynanır. (birde 100’lük zar vardı ama onu tam hatırlamıyorum. 100 tane yüzü yok tabi bu zarın. üstündeki rakamlar 10’ar 10’ar gidiyor)
kimi zaman bazı gizleri çözmek için çabalar, kimi zamanda intikam peşinde koşarsınız.
kısacası küçük bir hayat simülasyonu da denilebilir bu oyun için.
daha iyi anlaşılması açısından bir örnek verelim:
-**dm: oynatıcı.
-o1: birinci oyuncu (aslında herkes kendine bir isim seçiyor ama ben pratiklik olsun diye böyle yazdım)
-o2: ikinci oyuncu
-o3: üçüncü oyuncu
dm: evet köy göründü.
o1: gün ışıdımı?
dm: yok henüz değil ama birazdan güneş doğar.
o1: tamam, tarife uyan evi bulalım.
o2: ortalıkta kimse varmı?
dm: yok kimseler gözükmüyor.
03: tüten baca falan varmı?
dm: yok.
o3: yokmu? olm biz gidiyoruz ama bi sakatlık olmasın?
o2: bence güneşin doğmasını bekleyelim. her şey yolunda gözükürse, kasabaya iner keşif yaparız.
o3: hayır abi o zaman dikkat çekeriz. bizim yaptığımız anlaşılır.
o1: ya anlaşılırsa da anlaşılsın be kardeşim.
o2: geçen seferde öyle diyodun, donsuz kaçtık alemlerden
o3: olm ben cidden kıllandım. bu soğukta niye baca tütmüyor?
o1: ya salak salak konuşmayın, bu saatte ne bacası dumanı ya? öff.
o3: olm birazdan gün doğacak. bu adamların işi gücü yokmu? sen sabah kalkınca 1-2 odun yakıp, ısınıp, çorba falan içmezmisin?
dm: fazla vaktiniz kalmadı. ne yapıyorsunuz? karar verin.
o1: ben gidiyorum abi.
dm: köye giriyosun?
o1: evet, öyle elimi kolumu sallaya sallaya giriyorum.
o2: ya ulan 1 gün daha beklesek gece gelip rahat rahat yapardık işte be...
o1: ya tamam abi artık çıktım çalılardan. ses mes görünürde bi şeyler varmı?
dm: yok.
o1: yerlerde ayak izi falan?
dm: sende iz sürme varmı?
o1: yok.
dm: bazı izler görüyorsun ama pekde anlam veremedin.
o1: insan izlerimi?
dm: benziyor.
o3: ben okumu çektim, hazır bekliyorum.
o2: bende okumu hazırlıyorum. hatta ok menzilinde kalıp, çalılardan takip edelim onu. fazla ses çıkarmadan.
dm: o kadar sessiz olamazsınız abi. çok sık çalılar ama neyse işte tamam. az ses çıkartarak takip ediyorsunuz siz. şimdi küçük bir gıcırtı duydunuz. böyle kapı pencere gıcırtısı gibi bi şey.
o1: allaaaaah, ben hemen geri dönüyorum.
dm: dönemiyorsun abi. "orada kal" diye biri sesleniyor sana.
o1: çalılar çok uzakmı? koşabilirmiyim?
dm: bir iki gıcırtı daha duyuldu. evlerin pencerelerinden okların ucunu seçebiliyorsun.
o1: kim olduklarını görebiliyormuyum?
dm: 4 parmak aralıyorlar abi. sadece okların ucu gözüküyor.
o1: hast...
dm: gıcırtılar gittikçe çoğalıyor. hemen hemen bütün evlerde birer ikişer pencere aralandı. oklar sana dönük abi.
o2: dedik sana girme diye. gerizekalı. bok çıkarsın şimdi ordan.
o1: bu salakları gördülermi?
dm: yok henüz onlara doğrultulmuş bir ok yok. farketmediler heralde.
o1: yavaşça sesin geldiği yere doğru dönüyorum ve "düşman değilim. yolumu kaybettim" diyorum
dm: aynı ses sana "dost yada düşman olduğuna bir karar veririz" diyor.
o2: hadi hayırlı işleeer. hiç ok mok atıp yerimizi belli etmeyelim. bırakalım gebertsinler ayıyı. eheuehhe
03: evet, evet ehuehhe
dm: başka bir ses "yanlızmısın?" diye soruyor.
o1: "hayır. arkadaşlarım ormanda oklarını size doğrultmuş şekilde bekliyor" diyorum
o2: lan salak bizi niye söyledin?
o3: ben artık hayatta combat’a girmem. ne yalak bi şeysin be abicim.
o1: blöf yapıyoruz heralde, gerizekalı. kaç kişi olduğunuzu ve yerinizimi söyledim ben?
dm: bunu söylediğin gibi ayağının dibine bir ok geliyor. "bir dahaki sefer kafanı nişan alacağım" diyor.
o1: sizde ciddiyetimizi göstermek için ok atın.
o2: ya olm. yerimiz belli olur.
o1: olsa ne olur abi. adamlar bizi kalabalık zannediyorlar.
o3: ulan kendin geberdiğin bi şey değil, bizide öldürüceksin.
o1: salak salak konuşmada bi tane ok atın duvara.
dm: bunları aranızda konuşamazsınız abi. adamlar senden uzakta. seslenmen gerek.
o1: "o2, göster onlara" diye bağırıyorum abi.
o2: hıh, al işte. salak bu çocuk ya.
dm: evet abi adam bağırdı size. ne yapıyorsunuz.
o2: ben oku atıyorum ama bu ibneye atıyorum abi.
dm: cidden 01’e mi atıyorsun?
o2: ya yok. evin duvarına bir ok salladım işte. sonra yer değiştiriyorum yavaşça.
dm: "arkadaşların çok nişancı. o mesafeden bizim ahırı bile vurabiliyorlar" diye bağırdı biri. sonra kahkahalar yükseldi.
o1: abi bi dakika. ayağımın dibindeki ok kimin oku? elf falan değil dimi?
o2: ulan köyde elf’in işi ne? beyinsiz.
dm: yok yaws. normal sizin oklardan işte.
--------diye gider bu diyalog------
4’lük, 6’lık, 8’lik, 10’luk, 12’lik ve 20’lik zarlardan oluşan bir setle oynanır. (birde 100’lük zar vardı ama onu tam hatırlamıyorum. 100 tane yüzü yok tabi bu zarın. üstündeki rakamlar 10’ar 10’ar gidiyor)
başladığınız zaman kendinizi zar zor içinden aldığınız oyun.
(bkz: puslu dünya)
herhangi bir yerde muhabbeti edilirken çevrekilerin size garip garip bakmalarını sağlayabilen oyun.
-abi girdim sonra içeri doğru rahip çıktı karşıma direk kestim kafasını sonra elması bulup dışarı çıktım.
-oglum o da bir $ey mi geçen gün 4 garudanin arasina girerek hepsinin kafatasini cikardim.
otobüstekiler:!+%^@+&^(
-abi girdim sonra içeri doğru rahip çıktı karşıma direk kestim kafasını sonra elması bulup dışarı çıktım.
-oglum o da bir $ey mi geçen gün 4 garudanin arasina girerek hepsinin kafatasini cikardim.
otobüstekiler:!+%^@+&^(
gerçek hayatın sıkıcı temposundan kurtulup hayal dünyasının sonsuz evrenlerinde dolaşabileceğiniz bunun yanında sıkı dostluklar da edinebileceğiniz rol yapma oyunlarının genel adıdır. yanlız oyun oynayacağınız insanları seçerken çok dikkat etmelisiniz. bazen, bu oyunu çok iyi bildiğini söyleyen psikolojik sorunlu dengesiz insanlarla karşılaşabilirsiniz. özellikle istanbulda.
akla gelen herşeyin yapılabildiği sınırı olmayan rol yapma oyunu.karanlık çağdan modern çağa kadar bütün zaman dilimlerinde oynanabilir.isterseniz eski çağlarda bir şovalye olup iyilik yolunda savaşabilirsiniz ya da 2006 yılında bir vampir olup kan peşinde koşabilirsiniz.dm in kim olduğu da oldukça önemlidir tabi...
oynayanların genelde frpden başka birşey konuşamamasını sağlayan oyun.
kızların oynadığına inanılmayan süper oyun.
dm’ine bağlı olarak eğlenceli, masa üstünde oynanan fantastik rol yapma oyunu.
oynayanların apayrı bir karaktere bürünüp, gerçek yaşamın imkansızlıklarını aşarak hayalgücünü tatmin ettiği harika bir oyun çeşidi.
oyunun kurallarin ve konuyla ilgili hikayelerin satisiyla bi sifirdan bi sektor olusturmus olan olgu.
orta dunya denen yerde donen oyunlarin tamami.
tam olarak bu ture girmez ama birde (bkz: diablo 2 )vardir tadindan yenmez
tam olarak bu ture girmez ama birde (bkz: diablo 2 )vardir tadindan yenmez
fesat ragip pici.
3 senedir oynadigim ve bundan sonraki 20 sene de oynamaya devam edecegim oyun.
daha herkesce bilinilmemesine karsin yurdumda epeyce fani olan oyun.
hatta bunun bir degisik versiyonunu psikologlar
duygusal travmalari onarmaya calisirken kullaniyorlar buna da psikodrama deniliyor. bizzat ben kendimden biliyorum :d . cok benzeyen bi sistem.
daha herkesce bilinilmemesine karsin yurdumda epeyce fani olan oyun.
hatta bunun bir degisik versiyonunu psikologlar
duygusal travmalari onarmaya calisirken kullaniyorlar buna da psikodrama deniliyor. bizzat ben kendimden biliyorum :d . cok benzeyen bi sistem.
bazi kisiler tarafindan ef ar pi seklinde telaffuz edilir.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?