ful yaprakları’nda civan canova’nın dediği gibi, aşk bir kişinin başka bir bedene duygularını sığdırmasıdır...yüceltirsiniz o duyguları ve kişiyi sizden öteye; ulaşılmazlara taşırsınız.. nihayetinde size dokunduğu her an aslında size ölümün ötesindenmiş gibi gelir...gün gelir de o beden taşıyamazsa o hisleri,çirkin kalırsa duyduklarınızın yanında, ne quasimodo kalır ne esmeralda...
esmeralda ya bakan quasımodo gibi hissetmek
(bkz: lonely day)
her asık erkek biraz quasimodo, her asık olunan cinsi latif biraz esmeraldadır. gorunen kız ya siz ona atfettiginiz icin ya da gercekten oyle oldugu icin esmeraldadır,oyle gozukuyordur size. kimisi ask der buna kimisi baska bir sey. ama onemli olan bireyin karsısındaki kızı esmeralda gibi gormesidir. ruhun ezilir, yasamını sorgularsın yetersizligini vurursun acımasızca kendi yuzune, o an sen bir hicsindir, o an var ve yoktur aslında, o anı sen bile yaratmıs olabilrisin ama hissedersin, ruhunun ta derinliklerinde hissedeesin. o gelir sana bakar veya bakmaz, bakısın onemi yoktur zira, onemli olan senin bi care sıfatın ve bi care ruhun onla bas basadır en buyuk korkun en gizemli dusun en buyuk ozleminle onlasındır o an. iste o an kim oldugunun onemi yoktur esmeraldaya bakan quasimodo gibi hissedersin ve akar gider cumleler; bana su verdi, bana su verdi...
hayatının en yalnız gunudur o gun, hayatının en anlamlı anının yasadıgın en yalnız gun, ellerinden akıp gidisini izlersin...
hayatının en yalnız gunudur o gun, hayatının en anlamlı anının yasadıgın en yalnız gun, ellerinden akıp gidisini izlersin...
(bkz: güzel kız ve çirkin kral)
(bkz: angels deserve to die)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?