eski türkçe, türk dillerinin birbirlerinden ayrılıp uzaklaşmadan önceki haline verilen isimdir. bu dil göktürkler, uygurlar ve karahanlılar devrinin bir bölümü (13.yüzyıla kadar) olmak üzere yaklaşık sekiz asırlık dönemi kapsar.
çoğu türk dilleri birbirlerine hala çok yakındır. sadece bazıları, yani diğerlerinden daha erken ayrılıp izolasyonda kalmış olanları, mesela çuvaşça, dolganca, yakutça, halaç dili gibiler diğer türk dillerine uzaktır.
türk dilleri çok geniş bir alanda yaşayan insanların konuştuklari dillerdir. aynı zamanda tarihi eskilere uzanır. eski türkçe’nin bugünküye göre birçok farklı yanı vardır:
"edgü">"iyi". d harfi zamanla y harfine dönüşebilir. g harfi zaten y ile benzer bir harf g>ğ>y değişmesi olağan bir değişmedir.
"bey" sözcüğü eskiden “beg” idi. zamanla “beğ” oldu ve şimdi “bey”.
d>y değişmesini ise şurada görebiliriz: kadgu>kayğu>kaygu>kaygı.
edgü>eyyü>eyü>eyi>iyi.
türkçenin en eski yazılı metni orhun kitabelerinin en eski türk konuşma dili olduğu söylenemez. çünkü hunlar döneminde de bir "hun dili" vardı. göktürk kitabe dilinin bu dilin evrim geçirmiş hâli olması muhtemeldir. ayrıca altın elbiseli adamın mezarı diye anılan m.ö. 5. veya 6. yüzyıllara ait bir mezarda altından eşyaların içinde bulunan 26 harflik bir yazı bulunmuştur. bu yazı da göktürk alfabesine çok benzer bir alfabeyle yazılmıştır ve türkçenin daha da eskilere dayandığının bir kanıtı niteliğindedir.
eski türkçe
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?