sanırım bu altıncı izleyişim oldu.
eskilerden yazdığım bir yazıyı, tembelliğimden dolayı yinelemeden buraya aktaracağım:
" ne mutludur suçsuz bakirenin dostları,
unutulan dünyada dünyanın unuttuğu,
lekesiz zihnin sonsuz gün ışığı,
her istediği bırakılmış ama kabul görmüş her duası..."
’eternal sunshine of the spotless mind’ yani ’sil bastan’.
izleyen biliyordur keza: denemek ve yanılmak ya da denemek ve başarmak yahut denemek ve denediğinizle kalmak; bir dirhem kani olamamak, bir arpa yol alamamak, tatmin olamamak belki de... ama her şeyi ile kabul etmek yineden... belki de sevmek budur dedirten...
sildirilse de hafızadan en mahrem olan ve size ait olanlar, izi kalıyor ucundan kıyından. hem, kime ne yarar getirir ki acı dahi olsa da sildirmek yaşanmışlıkları? günah olmaz mı onlara kıymak, en yanlış olanından? bırakalım da, vebali ve sevabı ile bizim kalsın, içinde biz olan dünya.
yeniden denemek mi? bakın ona karışmam. başarana da gıpta ile bakamam. kıskançlıklarım olur içinde, çok istediğimi yapamadığımdan.
filmi izlemenizi öneririm. en iyi özgün senaryo oscar ödülü sahibi.
beni etkiledi mi? öyle olmasa idi dördüncü kez izlemez, arşivime koymaz, size bu anekdotları aktarmazdım. ve içimde içsel muhakemeler yapmazdım film sonrası. hem iddia ediyorum jim carrey’i hiç böyle görmediniz, bilmediniz...
http://www.intersinema.com/sil-bastan-filmi/
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?