22 temmuz 2007 türkiye genel seçimleri

lan kelimesine bayilan yazar
birlikte yaşadığım, aynı havayı soluduğum, aynı parayı kullandığım, aynı dili konuştuğum, görünürde aynı ideolojiye sahip olduğum, aynı sözlüğü paylaştığım hatta, kısacası kendi halkımın bir bölümünden ilk kez nefret etmeme yol açmış, oy kullandığım ilk genel seçimdir.


evinde televizyonu olan, sağda solda bir kaç köşe yazısı okuyan her vatandaş yorum yapıyor, ateş püskürüyor, bazısı "iyi oldu" diyor, bazı kendini bilmezlerse iki kişiden birinden nefret edebilecek kadar tırt olduğunu marifetmiş gibi beyan ediyor. herhangi bir yazı kaleme almadım seçimden bu yana konuyla alakalı, fakat benim halkıma yapılan bu terbiyesizliği kabul etmemi beklemesin kimse.

bu duruma nasıl gelindi? akp’nin bu denli fazla oy alacağını kestirememekle birlikte şahsi kanaatim yüzde 40 civarı oy alacağıydı akp’nin. netice olarak yüzde 50 ye yakın oy alan akp yine de şaşırtmadı.

ilk sonuçlar geldiğinde [yüzde 51] verdiğim tepki "lan gitsek mi acep buradan" oldu. saniyeler içerisinde kendimden utandım; yapmacık toplumculuk peşinde koşup, utançsızca hamasi söylemlerle kafa siken, ağzından köpükler saçarak "atatürk" diye bağıran güruhun tam aksine. mevzu bahis halkın iradesi ise bok yemek düşerdi bana. sadece düşündüm:

adalet ve kalkınma partisi milli görüşten kopup liberal fikriyatını "ılımlı liberal müslüman sağ" olarak adlandırdı. kime güveneceğini bilemeyen türkiye halkından yüzde 33 aldı, tek başına iktidar oldu. son derece basit ve global dünya koşullarına uygun ekonomik düzenlemeler yapıldı. ne baykal’ın neye dayandığı belli olmayan öngörüsü gibi imf programı çöpe atıldı, ne müslüman sermayeye kulaktan kulağa anlatldığı gibi peşkeşler çekildi, ne saçma sapan laiklik-türban ekseni kısır tartışmalarına prim verildi. akp hükümeti yaklaşık 5 yıl boyunca pek az tutarsızlıkla bir bir esasında liberal olan programını uyguladı. avrupa birliğinin dayattığı reformları meclisten teker teker geçirdi, pek az insanın bahsettiği sosyal reformlara imza attı. [bilakis sağlık]

belki imf programı akp’nin başarısı değildi, belki sadece zamanlaması iyiydi... ne olursa olsun iktidar süreci, artık türkiye halkının prim vermediği laiklik, atatürk, kimlik konularının dışında idare edilebildi.

peki bu sırada muhalefet, sol cephe, sosyal demokrasi kahramanları neredeydi? akp, çatır çatır kollektif üretim araçlarını satarken neredeydi? petrol yasası geçerken neredeydi? baraj tartışmalarında neredeydi? dokunulmazlıklar mevzusunda neredeydi?

itiraz edilen noktlar özelleştirmeler çevresinde toplanıyor. ulan bu adamlar zaten liberal ekonomi diyor, satacağız diyor, devletin yükünü azaltacağız, rekabetle hizmet kalitesini yükselteceğiz diyor, yerli yabancı paranın dini-kimliği olmaz diyor. birer birer de dediğini yapıyor. tam bir tutarlılık var yani. iktisadi bağlamda mevcut dünya düzeni içerisinde ülkede istikrar yaratacak ne varsa yapıyor, istikrarı yaratıyor da... bu akp’nin özel becerisinden ziyade kemal derviş’in başarısıdır kuşkusuz ama sürecin tepesinde bu adamlar var. kısacası güzel insanlar, bu adalet ve kalkınma partisi merkez sağ bir partinin uygulayacağı pek çok politikayı başarıyla uyguluyor.

***

sol kimliği ile "halkın muhalefet yetkisi verdiği" ya da vermediği parti(ler) ne yapıyor? sekülarizm, atatürk, atatürkçülük, cumhuriyet, türklük...

türban konusunda araştırmalar yapılıyor, alınan sonuçlar [yalnızca yüzde 20 nin altında bir rakam, türbanı sorun olarak görüyor] tıpkı tarhan erdem’im seçim anketi gibi hakarete uğruyor. özgürlük özgürlük diye bağıran benim gibi sol cephede olanlar nedense türban/başörtüsü -herneyse- konusunda "ama o ayrı, o sembol" diyor. [avrupa’da bir türkiye yurttaşına şu türban meselesi ile ilgili soru sorulduğunda ortaya çıkan manzalarar, "hasiikktir lan doğru söylüyor gavurlar" düşüncesi olayın trajikomikliğini gözler önüne seriyor. neyse oraya girmeyeyim]. tüm dünya paranın gücüne kayıtsız şartsız teslim olmuş hala dini hassasiyetlerden bahsediliyor. para girdikten sonra işin içine ne dini ne imanı? yahudiye de satarsın, sülün osman’a da.

atatürk, atatürkçülük diye insanlar kendini parçalıyor. bakıyorsun zamanında bolşevikliğe teğet geçen mustafa kemal, tıpkı stalin’in toprak reformlarından önce sanayiyi geliştirme çabaları ve tek ülkede sosyalizm muhabbeti ile diğer ülkelere nazaran daha güçlü olmak için uyguladığı politikalar gibi, önce devletçilik diyor sonra izmir iktisat kongresinde özel teşebbüsün önündeki engelleri inanılmaz bir hızla kaldırıyor. yani pragmatik ve son derce akıllı bir hamle ile ülkenin milletler sahnesinde yerini almasını kökten ideolojik tavizler vermeden sağlıyor. ha ataürk milliyetçiliği diyorsan zaten "türkiye halkı"ndan bahsederken 2 sene sonra türk halkı demeye başlıyor, "ne mutlu türküm diyene" yi hafızalara kazıyor, kurtuluş savaşını beraber verdiği kürtleri unutuyor ki bu da ulus devletin idaresinin kolaylığını seziş zekası ve uygulayışı noktasında takdiri hakediyor, pragmatistçe olsa da.[bu arada kimse bana kürtler savaşmadı ki diye masal anlatmasın, hem çanakkale’de hem kurtuluş harbinde şehit olmuş onlarca akrabam var]. anayasa’da atatürkçülük muhabbetleri gündemi meşgul ediyor son zamanlarda. anayasalar incelensin kaç yerde işlevsel atatürkçülük vurgusu yapılıyor gerçek manada?

cumhuriyet, rejim dersen zaten kimsenin ülkeye komunizm ya da şeriat getirmeye çalıştığı yok [bilmek isteyen bilir, milli görüş sonrası rte, erbakan perspektifi siyasetten ciddi manada sıyrılmıştır. kendi tabiri ile değişmiştir gerçekten. hatta bugünlerdeabdüllatif şener’in dp başkanlığı konuşuluyor, şener bakarız diyor]

***


akp karşıtı ne yapıyor peki?
hala aynı cümleler, milli marşı "korkma" ilen başlayan bir milletle siyaset yapıyoruz, o halde neden korku siyaseti yapmayalım diyor. nefret edecek gerici arayan gazlı kanaltürk seyircisi 40-60 yaş grubu sarı saçlı laik ablalar pazar sabahı pikniğe gider gibi çıkıyor, mitinglerde bayrak sallıyor; akşam üstü de arnavutköt - bebek sahilinde balık lokantalarında rakı yudumluyor. atatürk diye bağıranlar şoven dedikleri güruhtan aşağı kalmadan meydanlarda bağırıyor. sosyal demokratlarımız sağa göz kırpıp yaşar okuyan’la kol kola salon geziyor, demirel’in kucağında rota belirliyor. bu ülke de sanki bi tek türklük, cumhuriyet, laiklik mevzusu var sanki amına koyayım. doğuda kürt yurttaşın aç, "ben oyumu ya dtp’ye veririm ana- baba kürt; ya da akp’ye veririm bizi burada başka hatırlayan, halimizi soran yok" diyor ki birebir işittim bunu pek çok kişiden. başka ne yapıyor akp karşıtı? öss, mazot rodos üçgeninin içaçılarını ölçüyor. peki bunu hangi şartlarda yapıyor? dsp’nin, shp’nin chp’ye destek verdiği ortamda. akp karşıtı seçmen ne yapıyor, ya marjinalize olmuş sola oy veriyor fantezisine, ya da ne yapayım amına koyayım birileri temsil etsin beni diyip tatlı su solcusuna veriyor oyunu tıpkı benim yaptığım gibi. sağın diğer seçmenine bakınca bir mhp’yi, iki dp’yi görüyorsun ki dp’nin akp’den pratikte hiçbir farkı yok. mhp de "askerlik yan gelip yatma yeri değildir"lerle oyunu yüzde 13-14lere çıkarıyor.

ne sağcıyım ne solcu futbolcuyum futbolcu diyen düz vatandaş ne yapsın? enflasyon ilk kez rahat vermiş, çocuğuna kitap alma derdinden kurtulmuş, inşaatta çalışırken aldığı yevmiye yüzde 20 ye yakın artmış yer yer. seçim haftası borsada yükseliş var. [bunun sebebi de türkiye borsasında yabancı sermaye hegemonyasıdır. bu politikayı da akp başarı ile gerçekleştirmiştir. her ne kadar evdeki eşyalarını satılığa çıkaran sorumsuz aile reisi gibi davranıyor olsa da. daha önce de dediğim gibi, adam zaten ben bunu yapacağım diyor] e naapsın düz vatandaş? macera arayıp dp’ye mi oy versin, mhp’ye mi, yoksa bağırıp çağırmaktan başka birşey yapmayan sözüm ona sosyal demokrata mı? ödp’ye mi oy versin işçi partisi’ne mi amına koyayım.


yani, burada şaşılacak bir şey yok. daha da önemlisi nefret edilecek de kimse yok. kendi halkından sırf bu nedenle nefret edecek birileri varsa önce bulunduğu sosyal statüyü gözden geçirsin, imkanlarını, bu düşünce yapısına ulaşması için geçmesi gerektiği kademeleri düşünsün. yığınla kavga etmekten vazgeçsin, adam olsun öyle gelsin. ben bu ülkenin insanını seviyorum, o da vatanseverse atatürk ve cumhuriyet’ten başka tekrar edeceği şeyler arasın.
bu başlıktaki tüm girileri gör

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol