fox kidste yayınlanan 3-6yaş arasına hitap eden çizgi dizi.
düğmeburun
küçük burunlu kimselere söylenen deyim,sıfat,lakab.
aç insan..müqüe ki$isi e$liğinde evime girer girmez daha tanı$tığımız saniye elinde ekmekler salamlarla mutfağa ko$up "domates nerdeeeğ" diye soran akabinde i$e giri$ip bir ümit usta, bir emine s beder tadında mutfakta ko$u$turup hamarat hamarat sandvic yapan, içildikçe içilesi birey.sevdik kendisini bağrımıza bastık çokça.
makina akşamında 9 ay sonra ilk sigaramı ondan alarak içtim bir otobüs koltuğuna oturulmaması gereken bütün şekillerde oturma kabiliyetine sahip yazarımız sağolsun
cidden düğme buruna sahip bilgiç.
tatilden dönen ve acı çeken insan.
festivale katilmakla birlikte festivalde eglenmemizi saglayan fakat muquenun cok enerji dolu olmasindan dolayi arka planda kalan madur bilgic.
(bkz: 2 dakikada komplo teorisi uydurmak)
(bkz: 2 dakikada komplo teorisi uydurmak)
çizgi filimide vardır.
biri ambulans çağırsın
gecenin hız sınırına yakınken durdurdum bedenimi
kaportada eski bir damadın çamura bulanmış papyonu
arka koltukta gözyaşlarına boğulmuş bir gelinlik vardı;
mart ayının soğuk bir salonuydu;
vites pedalının dikiz aynasına
yansıyan o gelişigüzel, akıl almaz komplo teorileri kapsamında
göğe yakın olmaktan, yere bakmaktan biraz yorgun düşmüş bir
zürafa gibi, boşluğun zarif şiddetli menfaatine sokuldum. kipti.
emir kipiydi yağan yağmur altında sana geç kalmış
senden yana saçmalamış bir âşık tanımıyla şehirlerarası yollarda
şu iki saatin bilançosunu çıkartmak, bilançoyu kanlı bir keser
kimliğiyle, kelebek camının aralığından aşağı bırakmak. zordu.
aşağı bırakmak zordu. çünkü,
mart ayının soğuk bir salonuydu!
bilirdin, ben daima büyük iddialara girerdim, örneğin tanımadığım
bir adama jean tardieuden bir replik ezberletmek, çıplak bir kadını
az daha soymak, az daha soymak, bir şeftaliyi soya soya çekirdeğine
inmek gibi, kadının çekirdeğine,
kadının azınlık tarafının esir kamplarında aşağılanan ilkelerine
inmek gibi, indiğin noktadan yeniden göğe yakın bir zürafa gibi
yere bakmaktan yorgun bir bahisçi, bir bahis cismi, çekilen kart,
atılan zar, kırılan lades kemiği gibi, o her şeyi berbat eden gibiler
gibi, zordu. sana ulaşmak zordu. çünkü,
mart ayının soğuk bir salonuydu! gerçek,
bahaneler arkasına saklanmaya hazırken, gerçek, tam da buydu!
bir sadakate muavin, bir anlayışa esir, bir intikam zaferine sahip
olmanın, olabilir görünmenin, karşı şeritten gelen tır şoförüne göre
anlamı yoktu; o büyük buluşmayı kutsayan, kutlayan ve için için
kıskanan klakson sesleri; vaovvvvvv, vaovvvvvvvvv, diye geçen
kamyonların arasında sıkışmış 78 model tek kapılı siyah bir bmw ile
acelenin içine sıkışmış çok eski bir katil ile çıplak bir kadını
az daha soymak, az daha soymak, bana dokunan, bana temas eden buydu!
ulaşamamanın, doğruyu söyleyememenin, itiraf edememenin sıkıntısını
aşağı bırakmak. zordu. çünkü,
mart ayının soğuk bir salonuydu! asfaltta patlayan lastik,
bir çocuğun elinden kaçırdığı, ağlayarak seyrettiği bir bayram balonuydu!
bilirdin, ben daima büyük iddialara girerdim, örneğin seni sevmek,
seni dünyanın yedi harikasından herhangi birinde yüzünden jiletle işaretlemek,
indiğin noktadan yeniden göğe yakın bir zürafa gibi
arabanın attığı her taklada sana yaklaşıyor olmanın sevinci
arabanın attığı her taklada sana yakışıyor olmanın ürpertisi. zordu.
çünkü, mart ayının soğuk bir salonuydu. çünkü hayat,
ölümün insana oynadığı en trajik, en mükemmel, en acımasız oyunuydu.
senin için ölüyordum. durum buydu!
(bkz: küçük iskender)
gecenin hız sınırına yakınken durdurdum bedenimi
kaportada eski bir damadın çamura bulanmış papyonu
arka koltukta gözyaşlarına boğulmuş bir gelinlik vardı;
mart ayının soğuk bir salonuydu;
vites pedalının dikiz aynasına
yansıyan o gelişigüzel, akıl almaz komplo teorileri kapsamında
göğe yakın olmaktan, yere bakmaktan biraz yorgun düşmüş bir
zürafa gibi, boşluğun zarif şiddetli menfaatine sokuldum. kipti.
emir kipiydi yağan yağmur altında sana geç kalmış
senden yana saçmalamış bir âşık tanımıyla şehirlerarası yollarda
şu iki saatin bilançosunu çıkartmak, bilançoyu kanlı bir keser
kimliğiyle, kelebek camının aralığından aşağı bırakmak. zordu.
aşağı bırakmak zordu. çünkü,
mart ayının soğuk bir salonuydu!
bilirdin, ben daima büyük iddialara girerdim, örneğin tanımadığım
bir adama jean tardieuden bir replik ezberletmek, çıplak bir kadını
az daha soymak, az daha soymak, bir şeftaliyi soya soya çekirdeğine
inmek gibi, kadının çekirdeğine,
kadının azınlık tarafının esir kamplarında aşağılanan ilkelerine
inmek gibi, indiğin noktadan yeniden göğe yakın bir zürafa gibi
yere bakmaktan yorgun bir bahisçi, bir bahis cismi, çekilen kart,
atılan zar, kırılan lades kemiği gibi, o her şeyi berbat eden gibiler
gibi, zordu. sana ulaşmak zordu. çünkü,
mart ayının soğuk bir salonuydu! gerçek,
bahaneler arkasına saklanmaya hazırken, gerçek, tam da buydu!
bir sadakate muavin, bir anlayışa esir, bir intikam zaferine sahip
olmanın, olabilir görünmenin, karşı şeritten gelen tır şoförüne göre
anlamı yoktu; o büyük buluşmayı kutsayan, kutlayan ve için için
kıskanan klakson sesleri; vaovvvvvv, vaovvvvvvvvv, diye geçen
kamyonların arasında sıkışmış 78 model tek kapılı siyah bir bmw ile
acelenin içine sıkışmış çok eski bir katil ile çıplak bir kadını
az daha soymak, az daha soymak, bana dokunan, bana temas eden buydu!
ulaşamamanın, doğruyu söyleyememenin, itiraf edememenin sıkıntısını
aşağı bırakmak. zordu. çünkü,
mart ayının soğuk bir salonuydu! asfaltta patlayan lastik,
bir çocuğun elinden kaçırdığı, ağlayarak seyrettiği bir bayram balonuydu!
bilirdin, ben daima büyük iddialara girerdim, örneğin seni sevmek,
seni dünyanın yedi harikasından herhangi birinde yüzünden jiletle işaretlemek,
indiğin noktadan yeniden göğe yakın bir zürafa gibi
arabanın attığı her taklada sana yaklaşıyor olmanın sevinci
arabanın attığı her taklada sana yakışıyor olmanın ürpertisi. zordu.
çünkü, mart ayının soğuk bir salonuydu. çünkü hayat,
ölümün insana oynadığı en trajik, en mükemmel, en acımasız oyunuydu.
senin için ölüyordum. durum buydu!
(bkz: küçük iskender)
(bkz: kanlı masal)
çizgi filmi vardı bunun...çilekli şapka takan bi kız ba$ka bi yere ışınlanıyo çilekler ülkesi mi neydi... okuldan gelir gelmez tv ba$ında izlerdim..kaçırırsam çok üzülürdüm..hey gidi günler
(bkz: ağlattınız beni bea)
(bkz: ağlattınız beni bea)
bugün doğum günüdür.. iyi ki doğmuştur, nice nice yıllaradır.
iyi ki dogmu$ yazarimiz, nice guzel yillara.
(bkz: terazi burcu)
çabucak alışılıverilen küçük kanatsız kelebek.
not: kozasına dokunanı yakarım!
not: kozasına dokunanı yakarım!
opel reklamındaki c monlar.
ecayip gotiklara benziyirsen dedirtebilen sevimli yaratık.
(sevimli? gotik?)
(bkz: kendini çürüten entry)
(sevimli? gotik?)
(bkz: kendini çürüten entry)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?