bir çok müslümanın savunma alanında ki en büyük problemi; ikinci adımı düşünmeden ya da gelecek tepkileri hesap etmeden savunma mekanizmalarını çalıştırmalarıdır.
domuz eti ya da diğer kuranî haramlar da "sebep" ya da "mantık" aramak (örneğin, domuz dişisini kıskanmaz, etinde tenya var vs..) tek kelimeyle acziyettir.
müslüman, islama bağlanmış olan; mümin ise allaha ve vahyine koşulsuz iman etmiş olan kişidir. allahın "haram" dediklerinde mantık aramak ya da bu haramlara çeşitli sebepler bulmaya çalışmak doğru değildir. şayet allah varsa ve biz onun bu varlığını hissediyorsak; emirlerini sorgulamak ve bu emirlere bizi tatmin edecek sebepler aramak doğru değildir.
müslüman, domuz eti pis olduğu için değil! domuz etini allah "yeme" dediği için yemez!
"allah neden yeme demiş?"
müslümanın böyle bir derdi ve sorusu yoktur! allahın neyi, neden haram ettiğinin sorgulamak ya da ona sebepler bulmak zorunda değildir. şayet allah varsa ve ben onun varlığını hissediyorsam... sorun yoktur!
küçük bir örnek vererek noktalayalım:
farzedelim "domuz eti neden haram?" diyen birine, doğru ve net bir cevap olan "allah haram ettiği için!" demediniz de, allahın kuran-ı kerimde size bildirmediği sebepleri sıralamaya başladınız. mesela dediniz ki: "domuz eti pistir, içinde tenya ve trişin var!" karşınızdaki kişi çok rahatlıkla şunu söyleyecektir: "kardeşim, teknoloji gelişti; günümüzde domuz etinden yapılan jambonlar tertemiz; sağlık bakanlığından da onaylı!"
şimdi ne olacak? önümüzde iki yol var:
1. muhattabın söylediği bu "doğru" sözü, kuran-ı kerimde hangi anlamda kullanıldığını bilmediğimiz ve sırf kendi yüklediğimiz bir anlamı savunma adına, bilimsel bir veriyi yalanlayacak ya da reddedeceğiz.
2. muhattaba "haklısın" deyip, verdiği bilgiye dayanarak "o halde domuz etinin haramlığı iptal olmuş!" diyeceğiz.
her halukarda, yanlış bir yola girmiş olacağız!
not: kuran-ı kerimde domuz eti ile alakalı enam suresi 145. ayette "ricsun" yani "murdar-pis" kavramı geçmektedir ancak kavram-terim üç farklı anlama da gelebilmektedir:
"rics" tabiî, aklî, şerî ve hem tabiî, hem aklî, hem şerî olmak üzere dört çeşittir. mesela meyte, hem tabiî, hem aklî ve şerî olarak tüm yönleriyle ricstir. içki ve kumar aklî ve şerî olarak ricstir. kâfirler ise şerî yönden ricstirler. aynı zamanda rics, kokusu pis olan, ters anlamına geldiği gibi, kötü olan, azab manalarıyla da kullanılır. ricsin bir başka kullanıldığı yer de "baîrun ruccüsun şiddetli böğüren deve" ve gök gürültüsünün şiddetinin anlatıldığı "gamamun râcisun" cümlelerinde olduğu gibi sesin şiddetini ifade için kullanılan yerlerdir
kaynak: rağıp el-isfahanî, el-müfredat fi garibul-kurân, s. 274)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?