ankara nın kurtuluş semtinde, başında durduğunuz zaman size dünyanın en dik yokuşuymuş gibi gelen yokuşudur.
tabii eğer 7 ila 11 yaş arasını o yokuştan kışları soğuk ve kar yağışlı olan bir iklimde buz tutmuşken çıkmaya, en kötüsü inmeye çalıştıysanız; ya da yazları sıcak ve kurak olan bir iklimde çıkarken elinizde henüz icat edilmemiş 500ml pet şişe su yokken çıkmaya çalıştıysanız.
büyüdükten, boyum veya aklım uzadıktan sonra hangisinin etkisiydi bilmiyorum ama yokuşun başında durup şöyle bir yukarı bakınca, "ulaaaaan bu muymuş la bize küçükken nerdeyse 90 derece dikmiş gibi gelen yokuş, kışları ayakkabılarımıza ince çorap bağladığımız halde donmuş kaldırımlarının kül dökülmemiş kısımlarından it gibi korka korka indiğimiz yokuş, yazları ağzımızdan burnumuzdan soluyarak, tam ortasında otura dinlene çıktığımız yokuş?" diyip şaşırmışımdır.
tekrar tekrar bakınca şöyle dedim: "ya bu yokuş eskisi kadar dik değil, ya yağan karlar eski karlar değil, ya da ben küçükken çok salaktım".
dedeefendi yokuşu
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?