cumhurbaşkanıni halkın seçmesi

anayasanin degistirilmesiyle henüz sonuclandirilmis olmasa bile girdigimiz yeni macera. sorun halkin cumhurbaskanini secmesi degil, halkin aslinda cumhurbaskanini secermiscesine secmesi.
bendeniz buna hem karsidir, hem de degisiklikten yanadir.

- sistemde köklü degisiklikler yapmadan, türkiye gibi parlamenter sisteme sahip ülkelerdeki cumhurbaskaninin tarafsizligina ciddi gölge düsecektir. uzlasi kültürünün kenarindan kösesinden gecmemis biz türkler icin sürekli toplumu ikiye bölme yöntemi olacaktir.
- siyasi partiler yasasini degistirmeden, siyasi partiler üzerindeki yönetici sultasini, dokunulmazliklari kaldirmadan halkin gösterilecek kisiye oy verecegi kisi olacaktir cumhurbaskani. baska hicbir sey degil.
- cumhurbaskani ciddi manada siyasallasacagi icin devletin bünyesindeki bir bacagi kirik yargi örneginde oldugu gibi dengeler alt-üst olacaktir.
- halkin secmesi gibi ucuz demagojilerle asil sorunlar sürekli ötelenecek, caanim ülkemde ne idügü belirsiz bir sistem olusacaktir.

akp’nin dedigim dedik huyundan vazgecmesi gerekiyor. 1 yildir saklayip, toplumdaki yandaslarini 12 eylülden sonra asil yetistirmis sözde dinc kuvvetletin utanc verici kismi müdahelesinden sonra kivirdiklari cumhurbaskanligi seciminde oldugu gibi baska bir tartisma kapisi acilacak.

türkiye’nin sürekli inmeyen issizlik orani, diger ülkelerin performansiyla karsilastirildiginda nispeten yükselen gelir(sizlik), bilgiyi yaratamama ve isleyememe, yillar ilerlediginde muthis sosyal patlamalara yol acicak genclige yatirimsizlik, güneydogudan batiya da tasinmis kürt meselesi, kibris, irak gibi sorunlari vardir. bunlar yabana atilacak seyler degildir.

kanunsuzluk, öngörüsüsüzlük ayristirici unsur olarak ön planda tutuluyor. hedef gözden bilincli olarak uzaklastiriliyor. nitekim yazik olan ülkemin kutuplara bölünmüs insanlarina oluyor. yazik hem de cok yazik...