genelde dolaylı yatırımlarla büyüyen (yani satın alma - dünya ticaret örgütüne göre; tüm dünyada sermaye transferlerinin %80i satın alma yoluyla gerçekleşmektedir/kaynak: ali babacanın 2008 yılında tvde ki bir mülakatı) kar amacı güden organizasyonlardır.
vergi kaçırma, antitröst yasalarını esnetme, istenmeyen durumlarda çabuk kaynak kaçırma gibi avantajları vardır. (o ülkede yaşayanlar için dezavantaj oluyorlar tabi)
teknoloji transferi, yönetim/işletim fonksiyonu transferi ve/veya verimliliğe katkıları hep ön plana çıkarılır. (ülkemizde olduğu gibi her gelişen/gelişmekte olan ülkede bunların altına yatmaya hazır bir basın kitlesi vardır)
ya ben bu sonuç bölümüne gelince hep tıkanıyorum. giriş gelişme var, sonuç yok(?). sonucu okuyucunun taktirine bırakıyorum. ((bkz: senaristlerin kaçış taktikleri)/(bkz: lost))
çok uluslu işletmeler
sanıldığının aksine ülkeleri hükümetler değil bu şirketler yönetir. mesela diageo firması bir üleknin en büyük alkol üreticisini 2.2 milyar dolara satın almış, ve hükümet kalkıp bu ülkede alkol satışını yasaklıcak o hükümetin ömrü 48 saati geçmez.
dünya düzeyindeki faaliyetlerini tam olarak organize eden ve kuvvetli bir şekilde merkezileşmiş işletme tipidir.
yatırım faaliyetlerini birden fazla üşkede sürdüren ve üretimle ilgili kararları bir merkezden alan veya çeşitli yollardan bağlı şirketlerin kararlarını etkileyen şirketlerdir bunlar.
(bkz: tek merkezli işletmeler)
(bkz: çok merkezli işletmeler)
(bkz: dünya merkezli işletmeler)
(bkz: tek merkezli işletmeler)
(bkz: çok merkezli işletmeler)
(bkz: dünya merkezli işletmeler)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?