clark gable

zipirinsan
efenim, kendisi pek yakışıklı ve pek karizmatik bir aktör olmakla birlikte amerikanyanın ayhan ışık’ıdır. güzel dilimize klark çekmek diye bir deyim kazandırmıştır.
independence
amerikalı sinema oyuncusu. sert bakışları, göz dolduran oyunculuğuyla bir dönem amerikan sinemasında fırtına gibi esmiş; sesli sinema sürecinin baş yapıtlarında sergilediği rollerle, en yüksek gişe hasılatı getiren aktör olmuş ve akademi ödülünü almaya hak kazanarak başarısını tescillemiştir. amerikan film enstitüsü tarafından seçilen "tüm zamanların en iyi erkek yıldızları" sıralamasında 7.sırayı almıştır.


william clark gable, 1 şubat 1901 tarihinde, birleşik devletler’in ohio eyaletinin cadiz kentinde dünyaya geldi. babası william h. gable, ohio’lu bir sondajcı ve çiftçiydi. her ne kadar ilk adı william olarak bilinse de, hiçbir resmi kayıtta bu isme rastlanmamaktadır. çocukluğunda yakın çevresi ve arkadaşları tarafından "clarkie", "billy" ve "gabe" olarak da çağırılıyordu.
genelde sakin bir çocukluk geçiren gable, 6 aylıkken annesi tarafından roma-katolik kilisesine vaftiz ettirildi. 4 ay sonra hastalanan annesi, kötü huylu bir beyin tümörü nedeniyle hayata veda etti. bu ölümün ardından, gable’ın mezhebi aile içinde soruna neden oldu. çünkü onun katolik olarak yetişmesini istemeyen babasının akrabaları, annesinin yakınlarını evden uzaklaştırmak istediler ve küçük clark’ı onlara karşı kışkırtmaya başladılar. bir süre sonra sorun, clark’ın, anne tarafından akrabalarıyla izin verilenden daha fazla zaman geçirmesi sağlanarak çözüldü. 1903 yılının nisan ayında, babası william clark, yine ohio’lu bir aileden gelen jennie dunlap ile evlendi. dunlap’ın oturduğu hopedale kasabasında bir arazi satın alan baba gable, yeni bir ev yaptırarak ailesini de buraya taşıdı. oldukça sakin bir yapıya sahip olan clark, 16 yaşına kadar hayatını bu küçük kasabada geçirdi.

1917 yılında, clark liseye giderken, karşılaştıkları maddi problemler nedeniyle çiftçiliğe yönelen babası, ailesini de alarak akron’un dışında, ravenna adlı bir kasabaya taşınmaya karar verdi. ancak clark, bu yeni çevreye ısınamadı. bir arkadaşıyla birlikte okulu bırakarak, akron’da bulunan bir lastik fabrikasına çalışmaya gitti. burada ilk defa gösteri sanatlarıyla, sahne oyunlarıyla tanışma fırsatını buldu ve aktör olmaya karar verdi. ancak bu hemen mümkün olmayacaktı.

bir süre babasıyla birlikte petrol bölgelerinde sondajcılık yaptı. kendisine miras kalan parayı (300 dolar) almaya hak kazanmasının ve üvey annesi jennie’nin ölümünün ardından, baba mesleğini tek ederek, oyunculuk için şansını denedi. ikinci sınıf tiyatrolarda iş bulan 21 yaşındaki gable, portland’da oregon’a taşındı. burada birbirinden farklı pekçok işle meşgul oldu. en son, meier & frank giyim dükkanının kravat bölümünde satış görevlisi olarak çalışmaya başladı. bir gün dükkana alışverişe gelen, ünlü oyuncu laura hope crews’in torunu josephine dillon, kendisine oyunculuktan vazgeçmemesini söyleyerek gable’ı kanatları altına aldı. ünlü ve deneyimli bir oyuncu olan dillon, yürüyüş ve hareket biçimleri konusunda clark’a koçluk yaptı; dişlerini düzelttirdi ve birkaç deneme rolü verdi.

1924 yılında, clark’ın profesyonel anlamda da menejerliğini üstlenen dillon’ın finansal desteğiyle, ikili hollywood’a gitti. aralarındaki bu iş ilişkisi, zamanla aşka dönüştü ve gable ile josephine evlenmeye karar verdi. clara bow’un başrolünü oynadığı "the plastic age" gibi birkaç sessiz filmde önemsiz roller alan aktör, yeniden tiyatroya döndü. birçok yerel sahnede, sokak şovlarında yer aldı.

1930 yılına gelindiğinde gable’ın, broadway sahnelerinin aradığı yapılı, gerçekçi ve sert görünümlü karakteri canlandırmaya uygun kişi olduğu görüldü. gelen teklifi kabul eden oyuncu, bu sırada sorunlar yaşadığı eşi dillon’dan ayrıldı. boşanmanın hemen ardından, texas’ın ileri gelen ailelerinden birine mensup olan, kendisinden yaşça büyük ria franklin prentiss lucas langham ile dünyaevine girdi. aynı yıl, gelen bir teklif üzerine yeniden broadway sahnelerine geçti. killer mears rolünü canlandırdığı "the last mile" adlı oyundaki performansıyla, mgm film şirketinin dikkatini çekti. mgm’den aldığı teklifi kabul ederek, sözleşme imzaladı ve böylece oyunculuğu profesyonel anlamda meslek edinmiş oldu.

gable’in rol aldığı ilk sesli film, 1931’de oldukça düşük bir bütçeyle çekilen "the painted desert" oldu. william boyd’un yönettiği bu western filminde, kötü bir gangsteri canlandıran aktör, sesi ve güçlü duruşuyla, birçok yapımcının, kulaklarının fazlaca büyük olması nedeniyle, iyi bir aktör görüntüsü çizmediği düşüncesinin aksine, birden halkın ve sinema otoritelerinin dikkatini çekti. bu yapıtın ardından daha ağır rollerde görünmeye başlayan oyuncu, norma shearer’la "a free soul", greta garbo ve joan crawford’la "susan lenox (her fall and rise)" gibi önemli filmlerde oynadı.

mgm, aktörün yayılmaya başlayan ününü arttırmak amacıyla, tanınmış aktrislerle birlikte yer alacağı filmler çekmeye devam etti. bunlardan biri ve en popüler olanı, gable - jean harlow kombinasyonuydu. ikili, "red dust" ve "saratoga" gibi büyük ses getirenler başta olmak üzere, altı filmde daha birlikte yer aldı (saratoga’nın çekimleri esnasında harlow, böbrek yetmezliğinden hayatını kaybetti).

1932 yılına gelindiğinde, mgm’in patronu louis b. mayer, agresif ve anlaşılması zor bir insan olan gable’ın aklını başına getirmek için, onu columbia stüdyolarına gönderdi ve düşük bütçeli bir yapımda oynattı. sonuç oldukça şaşırtıcıydı. çünkü komedi türünde çekilen ve yönetmenliğini frank capra’nın üstlendiği "it happened one night" (1934)’taki performansı ile gable, en iyi erkek oyuncu dalında akademi ödülü almaya hak kazandı ve mgm’e oscar ödüllü, büyük ve ünlü bir aktör olarak geri döndü. yine ertesi yıl başarılı bir projeye daha imzasını atarak, "mutiny on the bounty" filmindeki fletcher christian rolüyle akademi ödülüne aday gösterildi.

1937 yılındaki "parnell" filminin başarısızlığından sonra, rol seçimlerinde daha dikkatli olması gerektiğini düşünen ünlü aktör, başarılı yönetmen victor fleming’den aldığı başka bir rol teklifini önce kabul etmek istemedi. yine de, margaret mitchell’in romanından sinemaya uyarlanacak film için, çevresindekilerin ısrarı sonucu fikrini değiştirdi. 1939’da "gone with the wind" adıyla technicolor’da çekilen filmde, vivien leigh (scarlett o’hara rolüyle), leslie howard (ashley wilkes rolüyle) ile birlikte oynayarak, rhett butler karakterini canlandırdı. gable, bu yapıttaki unutulmaz performansıyla akademi ödülüne aday gösterilmesinin yanı sıra, "hollywood kralı" ünvanıyla da anılmaya başladı.

aynı yıl ünlü oyuncu carol lombard’la üçüncü evliliğini gerçekleştiren oyuncu, nihayet özel yaşamında da başarıya ulaştı. encino yakınlarında bir çiftlik satın alan ikili, özel yaşamlarını gözler önünde yaşamaktan kaçındı. ancak çiftin mutluluğu kısa sürecek, çektiği en son (57.) film olan "to be or not to be"nin ardından lombard, 1942 yılında, savaş tahvilleri satmak amacıyla çıktığı turda, uçağının las vegas civarında bir dağa çarpmasıyla hayatını kaybedecekti. olay yerine giden gable, karlı dağa tırmanarak eşinin cesedini arayacaktı. bu trajik ölümün ardından hollywood’un kralı, bütün yaşama zevkini yitirecek, neredeyse hayata küsecekti. encino çiftliğinde oturmaya devam edecek, 27 film daha çekecek, iki evlilik daha yapacak; ancak hiçbir zaman eskisi gibi hayat dolu olmayacaktı.

lombard’ın ölümünden sonra gable, ii. dünya savaşı’nda ülkesinin misyonuna destek vermek ve kendini avutmak için birleşik devletler hava kuvvetleri ordusuna katıldı ve topçu astsubay olarak görev yaptı. bazı muharebelerde, b-17 uçaklarında gözlemci topçu olarak uçan başarılı aktör, binbaşılığa yükselerek üstün hizmetlerinden dolayı madalya ve birçok askeri ödüle layık görüldü. bu askeri görev, oyuncunun popülaritesini inanılmaz şekilde arttırdı. öyle ki, adolf hitler bile favori aktörleri arasında onu başta gösteriyordu; hatta gable’ın bölüğüne, onu kendilerine teslim etmeleri halinde ödül bile vaat etmişti.

savaştaki hizmetlerinin ardından, yine mgm’le film setlerine geri dönen gable, beklentileri karşılayamayan ve düşkırıklığı yaratan projelerde yer aldı. 1945’te çektiği "adventure" hem eleştirel hem de ticari anlamda bir kayıptı. 1949 yılında lady sylvia ashley ile yaptığı başarısız evlilikle, özel hayatı da ivme kaybeden ünlü aktör, technicolor’dan çekilen"mogambo", popüler aktris gene tierney’le çekilen "never let me go" gibi nispeten başarılı çalışmaların ardından, freelance (bağımsız) oyunculuk yapmaya karar verdi ve 1953’te biten sözleşmesini yenilemeyerek mgm’den ayrıldı. düşme eğilimindeki grafiğini yeniden yükseltmeyi başaran gable, 1955’e gelindiğinde, hollywood film sektöründe en çok kazanan bağımsız aktör olmuştu ve yüksek gişe hasılatlı filmlerde rol almaya başlamıştı. iş hayatındaki başarıyı, kay spreckels ile gerçekleştirdiği beşinci evliliğiyle özel hayatına da taşıdı.

1960 yılında, marilyn monroe, montgomery clift ve eli wallach gibi dönemin diğer popüler isimleriyle birlikte, arthur miller’ın modern western tarzında yazığı, john huston’ın yönettiği "the misfits", ünlü aktörün son çalışması oldu. bu filmin ardından, 16 kasım 1960 tarihinde los angeles’ta kalp krizi geçiren gable, hayatını kaybetti. bu, sadece gable’ın değil, aynı zamanda marilyn monroe’nun da son filmiydi. bazı spekülasyonlara göre, at sahnelerinin çekimi esnasında, atlar tarafından epey hırpalanması sonucunda, zaten önceden iki defa spazm geçirmiş olan gable’ın kalbi, bu ağır şartlara daha fazla dayamadı. diğer bir söylentiye göre ise, ünlü aktör, uzun zamandır sıkı bir diyet uyguluyordu ve filmin çekimleri esnasında da kullandığı diyet haplarını arttırmıştı.

59 yaşında hayata gözlerini yuman gable’ın ölümü, birçok gazetede "kral öldü" şeklindeki başlıklarla haber edildi. elde edilmesi zor başarılara imzasını atan gable, oynadığı üç film akademi ödülü kazanmış nadir aktörlerdendir. ünlü oyuncu loretta young’dan, judy lewis (1935) adında bir kızı olmuş; ölümünden dört ay sonra ise, son eşi spreckels’den john clark gable (1960) adlı bir oğlu dünyaya gelmiştir. mezarı california dreamin’da, eski eşlerinden carol lombard’ın mezarının yanında bulunmaktadır.


neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol