çilem doğan

tahliye edilmis.

ancak daha once de yazildigi uzere, yargitay cezayi onarsa(ki onayacaktir) yeniden iceri girecek ve mahkemenin verdigi cezayi yatacak. umarim yargitay cezayi onamaz diyecegim ama onamaktan baska caresi de yok gibi. suc belli ceza belli.

algi operasyonu diyorlar buna.

kefalet ile serbest kalmak tutuksuz yargilanmak demektir.

cilem dogan'in almis oldugu 15 yillik ceza yargitay'dan onaylanip gelene kadar hapishane dışında ikamet edecek, onaylaninca tekrar hapse girip cezasini cekecek olay bu.

50 bin tl kefalet ucreti karsiliginda serbest birakilmasina karar verilmis.

http://t24.com.tr/haber/cilem-doganin-50-bin-lira-kefaletle-serbest-birakilmasina-karar-verildi,346200

hukukcular daha iyi bileceklerdir ama bu serbest birakilma olayi beraat etmek demek degil bildigim kadari ile. davasi tutuksuz yargilanma seklinde devam edecektir.

(bkz: dear past thanks for all the lessons)

cilem dogan'in durumuna uzuldum ama neden bu kadar ilgi cekti onu anlayamadim. her gun turkiye'de bu ve benzeri sebeplerle onlarca insan olduruluyor. katillerin her biri muhtemelen kendince sebeplerle hakli. bir adamin yola attigi sakiza bassaniz, adam "vay sen benim sakizima nasil basarsin" diyip cekip sizi vursa, o adam kendi beyninde hakli. mesele adalete gore haklilik payidir.

cilem dogan bir insani oldurdu, dolayisi ile sert bir tanim olacak ama katil. insan oldurmek vatan savunmasi haricinde cinayettir ve her cinayet isleyen insan katildir. her katilin de ceza kanununa gore bir cezasi vardir. cilem dogan durumu itibari ile aslinda uygun bir ceza almis, zira muhakkak bir ceza almaliydi. cilem dogan'in katil olmasi hakli oldugu gercegini degistirmez ancak hakli olmasi da sucun sabit oldugu gercegini degistirmez.

vicdanimiz isterdi ki hic ceza almasin ama mantigimiz ceza almasi gerektigini sart kosuyor. elbette durum keske bu hale varmasaydi.

her gün öldürüldüğümüz, tecavüze uğradığımız ve suçluların cezasız kaldığı bir ülke de, bunu hazmedemiyorum. o oda da neler yaşandığını bilemeyiz. ama genelleme üzerinden gitmek yanlış. sonuçta bu adamın nelerle sınırlı kalacağını da bilemeyiz. ama eski karısını öldürüp, savunmasında yolluydu deyip beraat alan erkekler var bu ülke de. böyle durum da ben çilem'in ceza almasını hazmedemem. burada gördüğümüz gibi böyle potansiyel suçlulara, yol açılmasını hazmedemem.

(bkz: #1124310)
olay eğer öyleyse tck ya göre indirim sebebidir, nefsi müdafaa olarak değerlendirilmez, indirim uygulanabilir fakat hiç ceza almadan kurtulamaz. tck'ya göre aldığı ceza normal, vicdani olarak ceza almaması gerekirdi.

"müvekkilimin bu olayı işlediği sırada eşinin  kapıyı üzerine kilitlediği, kendisine şiddet uyguladığı ve fuhşa zorlamak üzere kentten götürmek istediği sırada, çaresizlik içerisinde, kendisine yönelik saldırıyı önlemek için eşinin dolu silahını ele geçirmiş, nefsini, canını, namusunu kurtarmak için acı bir şekilde eşini öldürmüştür. kadına yönelik fiziksel ve psikolojik şiddetin zaman içerisinde kadın ruhunda bıraktığı etkileri değerlendirerek olay anındaki tepkisini aşırı olarak yorumlamamak lazım. karşı tarafın geçmişte yaptığı tüm eylemleri değerlendirmek gerekiyor. bu anlamda kadına yönelik şiddet olaylarında meşru savunma hükümlerinin daha geniş şekilde değerlendirilmesi, kamuoyunun ve hukuk çevrelerinin bunu tartışması gerekiyor."

çilem'in avukatı.

bazı kişiler, ileride kendisine de gerekir diye savunuyor sanırım böyle şeyleri. bigcoder'a katılıyorum. olay kendi içinde değerlendirilmeli.

yukardaki arkadaşın değindiği gibi işlediği cinayet, meşru müdafaa kapsamında olmayan katil.

nefsi müdafa dedikleri zımbırtıyi kim uydurdu anlaması güç. meşru müdafa o :)

çilem doğan kocasını fuhuşa zorluyor diye öldürseydi 15 yıl ceza almazdı tüm detayları bilmek lazım.
gerekçeli kararı okumak lazım.

nefsi müdafaa örnekleri;
maktül arif, sanık burhanı eline bıçak aldı kovalıyor, burhan kaçtı kaçtı bir süre sonra ayağı tökezledi yere düştü,
arif geldi burhan'ın boğazına dayadı bıçağı burhan o an belinden çıkardığı tabanca ile arif şahsına bir el ateş etti, arif öldü burhan canını kurtardı, bu nefsi müdafaadır.

maktül arif burhanı kovaladı, burhan kaçtı kurtuldu bir süre sonra arifi parkta gördü ve arkasından gelip tabanca ile ateş edip arifi öldürdü, bu kasten adam öldürmedir.

çilem kocasının kendisini pazarlamasına kızdı, kocası çilemin elinden paraları da alıyordu, çilem bulduğu ilk fırsatta kocasını öldürdü, bu kasten adam öldürmedir, zorla fuhuşa sürüklemesi indirim nedenidir, normal de ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alması gerekirken indirim uygulanmış ve 15 yıl hapis cezası almıştır, verilen ceza uygundur, 11 yıl hapis yatar, 7 yıl kapalıda geçirir, kalan 4 yılın en az 2 yılını açık cezaevinde geçirir, iyi halden yararlanırsa kalan 2 yılı denetimli serbestlikten faydalanır, yani hapiste 7 yıl yatar, aldığı ceza maküldür.
olay şöyle olsaydı; kocası zorla fuhuş yaptırmak istiyor bir müşteri buldu, aldı çilemi adamın koynuna sokmak istiyor kapıları kilitledi soydu dayadı bıçağı kadının boğazına, çilem o en eline geçen bıçak ile adama bir kaç defa vurdu, bu durumda nefsi müdafa olurdu, ceza almazdı. her olay kendi içinde değerlendirilir, cezalar sabit değildir, olaydan olaya göre değişir.

tabi burada varsayımlar üzerinden konuşuyoruz, olayların detaylarını bilmiyoruz, belki de çilem doğan %100 haklı.

ülkemizde adalet olmadığı doğru, toplumumuza uygun olmayan bir tck var, vicdani olarak düşünürsek çilemin kocası ölmeyi hak etmiş, fakat iş kocanın ölümüne varmadan önce de çözülebilirdi, çilem korunabilir, kocaya da suçuna uygun hızlı bir yaptırım uygulanabilirdi.

gün geçtikçe örnekler çoğalıyor. bunları yaşayanların çoğundan haberimiz bile olmuyor. haberimiz olsun istenmiyor. giderek kanıksıyoruz olayları. kabulleniyoruz. çocuklar televizyonda bunları görüyor, bunlarla büyüyor. biz isyan ediyoruz. "lanet olsun" diyoruz. haykırıyoruz fakat kimse duymuyor sesimizi. onlarınkini de duymuyor. duymak istemiyor. isteseler o kadar rahat engel olurlardı ki bunlara. olmuyorlar.

ayrıca ben söyleyeyim size, bahsettiğimiz kadını hapiste de sağ bırakmazlar. girmesi ve girmemesi durumu bir olur. yazık. çok üzülüyorum ben gerçekten. çok. biz niye böyle bir ülke olduk

adalet ???

bu ülkede adalet aramak, samanlıkta iğne aramaktan farksız maalesef.

defalarca kez şikayette bulunan ama koruma kararı alamayan bir kadın. "devlet beni korumuyor, öldüreyim ben bunu" demiyor da üstelik. boğuşma anında kocasından önce çekiyor tetiği o kadar. nefsi müdafaa yani. kendi adaletimizi kendimiz sağlamamalıyız evet. ama başka kimse sağlamıyorsa napalım? şimdi elinde bir bıçak olsa ve başka bir bıçaklı adam sana saldırsa, sende polisi arasan ve polis iplemese; adamın seni bıçaklamasına izin mi verirsin, yoksa kendini mi savunursun?

çok gereksiz insanlar yorumlar da bulunuyor. adam beni dövecek, devlet korumayacak, sonra adam beni pazarlayacak ve beni öldürmeye çalışırken; ben onu öldürdüm diye hapis yatacağım. çünkü ölmedim. ölseydim muhtemelen kocam ya serbest kalırdı ya da 2-3 yıl yatıp çıkardı. ama ne yazık ki ölmedim.

iğrenç insanlarsınız.

kendi hukumuzu kendimiz saģlamamız ne zamandan beri doğal oldu? serbest kalmalıymışmış.

edit: şaka maka sikişlik hatunmuş. hapise değil hareme koymalık ;)

tutuksuz yargılanıp sonunda serbest bırakılması gerekirken 15 yıla mahkum edilen kadın.
yazıklar olsun!

çilem doğan: "şu adliye koridorlarında yüzüm mor şekilde çok dolaştım koruma kararı için. başka bir seçeneğim kalmamıştı."

ağlattın beni çilem.

(bkz: kader mahkumu)

ne acı adalet sistemimizin ayaklar altında olması. erkeklere özgürlük adı altında sınırsız imkanlar sunan bir ülke olmak ne berbat ne kadar korkunç.

kendisini fuhuşa zorlayan eşini öldüren kadın. defalarca koruma talebinde bulunmuş. en son öldürülmemek için öldürmüş. 15 yıl hapise mahkum edilmiş. tecavüzcüler, tacizciler, katiller dışarıdayken öz savunma yapan birine ceza vermek... ne denir bilemiyorum. devlet bize, "kocan seni pazarlasa" bile sus demek istiyor galiba. iğrenç bir ülke oluyoruz gün geçtikçe. çok üzgünüm çilem. senin çocuğunla yeni bir hayata başlaman gerekirken, bir pisliği öldürdün diye hapis yatmanı nasıl hazmederiz?