adnan kahveci’nin, 5 şubat 1993’te ankara’dan istanbul’a giderken, bolu çaydurt mevkiinde henüz resmi açılışı yapılmayan otobana yanlışlıkla ters yönden girerek yolun sisli ve hafif yağışlı olduğu bir tepe üstünde, karşı yönden gelmekte olan murat demir’in kullandığı mercedes marka otomobil ile çarpıştıği kazadan yaralı olarak kurtulan oğlu.
yeditepe üniversitesi iletişim fakültesi son sınıfta okuyor. her ne kadar ilerde televizyoncu olmak istese de, politikaya da yeşil ışık yakıyor ve "bir fırsat olursa, kendimi mecbur hissedip siyasete atılabilirim" diyor.
tıpkı babası adnan kahveci gibi sürekli projeler hazırlayan cihan kahveci, özellikle reklam, tanıtım ve pazarlama üzerine geliştirdiği projeleri anlatırken heyecanlanıyor. şimdiden bir otomobil firması için reklam projesi hazırlayan ve kahveci’nin bu projesi çok beğenilmiş. cihan, babası adnan kahveci’nin en tipik özelliğini almış, mucitliğini... özel separatörlü çöp kutusu, akıllı mini yazar kasa ve elektronik oy verme makinasinin patentini alan kahveci’nin küçük oğlu cihan, bilgisayarının içine yerleştirdiği fanlar sayesinde bilgisayarın daha hızlı soğumasını sağlayarak işlem hızını arttırmış. bilgisayarı söküp takacak kadar bilgisayar kurdu olan cihan, arkadaşlarının kendisine ’mucit’ dediklerini söylüyor. politikaya girerse babasının birçok projesini gerçekleştirmek için elinden geleni yapacağını belirten kahveci iddialı; "adnan kahveci de, kdv’yi hesaplayan akıllı mini yazar kasa geliştirmiş ve bunun patentini almıştı. o dönem vergi kaçırmayı önleyecek bir sistem getirmeyi planlıyordu.bu kasalar, bir network’e bağlanacaktı. ayrıca dokunmatik seçim makinesi ile ilgili patenti de var. bunlardan rant sağlama amacında değildi. birçok kişiden teklif gelmişti, ama kimseye satmadı projeleri. yoksa paraya para demezdi. babamın projelerini gerçekleştirmeye çalışacağım."
ağabeyi mehmet kahveci’nin psikolojik sorunlarından dolayı çalışmadığını söyleyen cihan kahveci, şunları anlatıyor; "ben zaten babamın kazada öldüğüne değil, bir suikaste kurban gittiğine inanıyorum. suikastin de yurtdışı kaynaklı olduğunu tahmin ediyorum. kitap okudukça, kendimi geliştirdikçe bunun bir suikast olduğuna iyice inandım. babam ters yola girecek bir adam değildi. yerin kulağı vardır, biz yeri dinliyoruz. babam öldüğünde abd’liler bile ’türkiye’nin altın çocuğu öldü’ dediler. bu olay, türkiye’nin önünü kesmek içindi. kahveci, "o dönem kazada biz kusurlu bulunduğumuz için olayda vefat eden karşı tarafın sürücüsü murat demir için yaklaşık 30 milyar lira tazminat ödememiz gerekti. bir apartman dairesi alınabilecek bir paraydı bu. hem ailemizi kaybettik, hem de 30 milyar lira bulmaya çalıştık" diyor ve ekliyor:"bu 30 milyar lira için tansu çiller’den dahi bize teklif geldi. bize ’ben babanızı çok severdim. ne istiyorsanız yollayayım’ diyerek paranın yarısını ödemeyi teklif etti. ama biz kabul etmedik. denizlili işadamları bize çok destek oldu. paranın bir kısmını onlar toparladı." "biz tüm ailemizi bu kazada kaybettik. ancak özal’dan sonra devlet bize sahip çıkmadı" diye konuşan kahveci, sözlerini şöyle sürdürüyor: "hepimiz yalnız büyüdük. teyzemin, fulya bekpınar’ın yanında kaldık. özal ve işın çelebi dışında bizi arayıp soran olmadı. babam öldüğünde, bizim etrafımızda bir sürü insan vardı oysa. bu kişiler bizim adımızı kullanarak zengin oldular. bizim adımıza yardım paraları topladıklarını duyduk. işadamları ve milletvekillerinden iki lüks daire alınacak kadar para toplamışlar. bu paralar kayboldu. oysa bu paraları toplayanlar, iş hayatında bir yerlere geldiler. bizi arayanların sayısı bir elin parmaklarını geçmez. bizim yanımızda olan insanlar, bir anda fos çıktılar. evimize haciz dahi geldi. yalnız yaşamanın üstüne bir de hacizle uğraştık."
kaynak: sabah com tr arşivi
cihan kahveci
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?