cemal süreya

5 /
hilelideste
sevmediğim bir şair ölümünü arkasından şöyle kral bir cümle yazmıştı: "buzdağına çarptın mı bilmiyorum ama / titanik gibi oldu batışın"
yamacyolcu
aşk

şimdi sen kalkıp gidiyorsun. git
gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. gitsinler.
oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin
oysa allah bilir bugün iyi uyanmıştık
sevgideydi ilk açılışı gözlerimizin sırf onaydı
bir kuş konmuş parmaklarıma uzun uzun ötmüştü
bir sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti
yoktu dünlerde evelsi günlerdeki yoksulluğumuz
sanki hiç olmamıştı
oysa kalbim işte şuracıkta çarpıyordu
şurda senin gözlerindeki bakımsız mavi, güzel laflı
istanbullar
şurda da etin çoğalıyordu dokundukça lafların
dünyaların
öyle düzeltici öyle yerine getiriciydi sevmek
ki karaköy köprüsüne yağmur yağarken
bıraksalar gökyüzü kendini ikiye bölecekti
çünkü iki kişiydik

oysa bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
bir dilim ekmeğin bir iki zeytinin başınaydı doymamız
seni bir kere öpsem ikinin hatırı kalıyordu
iki kere öpeyim desem üçün boynu bükük
yüzünün bitip vücudunun başladığı yerde
memelerin vardı memelerin kahramandı sonra
sonrası iyilik güzellik.

kaynak:http://forum.kanka.net/archive/index.php/t-11359.html
yaslibirkisarehindussedegunler
"gidişini öperek uyandırdım bu sabah ayrılığı.
fırından yeni çıkan bekleyişler satın aldım.
kırmızı mavi ekoseli yalnızlığımı serdim masaya.
manzaraysa ayrılığa sıfır!
işte herşey hazır...
acılarımla iki lafın belini kırdık.
yokluğunda bir kuş sütü eksik.
yalnızlığım ve ben..
seni çok bekledik..."
yaslibirkisarehindussedegunler
eşine yazdığı mektup şöyledir:

12 temmuz 1972

zuhal’im, hayat!

hayatimsin. bunu bilmeni isterim. en önce bunu bilmeni... bir de seyi bilmeni isterim: benden yanlis yere, yok yere kuskulaniyorsun. sana hiçbir zaman hayinlik etmedim ben. edemem. kaç yildir evliyiz, yan yanayiz. hâlâ basim dönüyor senlen, esrikim senlen, seviyorum seni. her geçen gün daha büyük bir askla. n’olur, akkavak kizi, anla beni. bu sevgimi hor görme. kendininkine uydur, yakistir. bu satirlari ilk evimizin altindaki kahvede yaziyorum. ve ben seni o ilk günlerdekinden daha büyük bir tutkuyla seviyorum. biz iki ayri irmak gibi ayri yerlerden kopup geldik, kavustuk bir noktada, yani basimizdan küçük bir kol da alarak büyük bir nehir meydana getirdik; birlikte akiyoruz simdi. nicedir bu böyle. hep de böyle olacak. denize dökülene, ölene dek. bizim için tek kosul mutluluk olabilir. hiçbir sey bozamaz birligimizi.

"üçüz, gözüz biz. " sen de öyle düsünmüyor musun? ne tuhaf, son bir iki ayda seni, benden biraz uzaklastin, araya mesafeler, tedirginlikler sokuyorsun diye düsünürken, o sirada sen de ayni seyleri düsünüyormussun. bunlar askin halleri, askin zaman zaman kisinin önüne çikardigi ezinçler, üzünçler herhalde. bunu böyle yorumlamak gerekir. bir de seviyorum seni. tek dalimsin. memo’yla birlikte,ama ondan da öncesin. bunu böylece bilesin. bilinmelidir bu.


kahvenin önünden otomobiller geçiyor. bir tane de at arabasi. seni düsününce o ati da seviyorum. çay içiyorum. artik ihlamur içecegim. ne yumusak, çagrisimli, bagisçi, düscül seydir ihlamur. evimizin önünde bir ihlamur agaci olsun. sen saksida da yetistirebilirsin ihlamuru. gece yatakta memo’yla hep seni konustuk. susunca seni sustuk. uyuyunca seni uyuduk.


aksamlari eve döneyim, kapiyi sen aç: gözlerin...


memo okuldan dönmüs olsun. kaçinci sinifta olsun?


duygulu bir adamim ben. bir film görmüstüm eskilerde; bir fransiz filmi; adi: "jesuis un sentimental. " o filmdeki adam gibi miyim nedir?

öfkem belli olur, coskum ortaya çikar da sevincim, üzüncüm dibe akar, orda büyür.

yalniz seninle güçlüyüm. sen olmasan bir anlamim olamaz. sev beni.


yasayacagiz.


her seyimi sana borçluyum. sana rastladigim siralar yikintiliydim. sen onardin beni. tuttun elimden kaldirdin. ben de ekmek gibi öptüm alnima koydum seni, kutsadim.



ask büyüdü, ask!



sen hastanedeyken her gün yazacagim sana. seni nice sevdigimi anlatacagim.



yüzügünden öperim...

bundan sonra her sey daha güzel, daha iyi olacak, inan buna. güçlü olacagiz her zamankinden. efendice, dürüst, vakur, yasayacagiz bu dünyada simdiye kadarki gibi. kimin malinda gözümüz olmus, kimin karisina, kizina göz degdirmisiz. kime kil kadar kötülügümüz olmus.
*

anilar: su agaçliklarin ardindaki binada evlendik. sen suradan bir otobüse binip hendek’e gittiydin, nihal’le falan. kemal tahir’lere gitmistik, ülkü tamer’ler ve buyrukçu’yla dügün eylemistik. avsa’ya giderken kedi için kaygilanmistik; çavus; çavus i; sonra tuhaf bir sekilde memo’yu andiran bir kedi geldiydi eve. neydi adi onun?


iyi insanlardik. ay sonlarinda cebimize para kalmiyordu. sana mavi, ak çizgili bir süveter aldiydik. sen bana lacivert bir pantolon diktiydin. kiyamiyorum simdi onu giymeye, eskimesinden korkuyorum. o zamanlar bu et tanzim yeri yoktu. seviyorum seni. hava günesli. sen hastanedesin simdi. biliyorum, benim gelmemi bekliyorsun. memo okula gitmek istemiyor artik. senin yoklugun nasil dokunuyor ona.okula gidisi senin yoklugunla birlestiriyor olmali. bense eski kahvemde oturmaktayim, cebimde iki paket sigara. karsida haydarpasa gari, gri bir ev ödevi gibi. adamlar geçiyor, yüzsüz, gözsüz, gülüssüz adamlar.


*
böyle seyler söyleme bana. n’olur böyle seyler söyleme bana. söyle seyler: "ankara’ya gelince seni rahatsiz etmeyiz..."; "ameliyatta bir yanim eksik kalirsa senden ayrilirim..."; n’olur, söyleme böyle seyler. ben sözler karsisinda renk vermem, ama içime atarim onlari. n’olur, zulmetme bana. biz sadece birlesmis degil, ayni zamanda kaynasmis, hal- hamur olmus üç olmus, göz olmus kimseleriz. sen ve ben yok. sen-ben var. bil bunu. aslinda bilirsin de bunu. n’olur! ha?..

*
evet, anilar. nice serüven geçirdik, ne dostluklar eskittik,bir biz ikimiz kaldik ayakta. ayni sapta tüveyçlerini birbirine dönmüs iki çiçek gibiyiz; bir de tomurcugumuz var.
*
"dolanirim paris’imin sokaklarini
orda ölmeye cesaretim yok" (apolinaire)
*
dinle ak bakisli bir çesme söylüyor
kaç yildir akarim bilmem pazar yerini
*
o çesme gibiyim ben de. sen de o çesme gibisin.
*
seviyorum seni.
*
güvercinler rihtimi elestiriyor.
*
zuhal’im, elif’im, kolum kanadim.
*
yiyeceksin, degil mi, verilen bütün yemekleri?
*
ay hiç kin tutmuyor.
*
bana her yönden güveniyorsun, degil mi?


*
bilmedigimiz kir kahvelerine gidelim. ayran içelim.
eve dönüp azicik raki içelim, beyaz peynir ve domatesle.
evin ev oldugunu, evin su bir günlük sensizliginde anladim. memo da anladi. anladik ki dünyada en büyük aci sensizlik. n’olur, sensiz koma bizi.
*
bir günler kars’taydim. kudura kudura akiyordu delice çayi. aklimda hiçbir sey yoktu. çünkü o siralar sana raslamamistim daha. sonra sen çiktin geldin. ortaligi güzelledin. beni ben ettin. memo’yu var kildin. sen de bizimle var oldun, unutma bunu.

*
sözcükler degisiyor.
anilar sözcüklerini degistirmiyor.

*
gelecek, anilardan da güzel olacak.
gün daha iyi kotarilacak.
deneylerden ders alinacak.
çiçekler büyüyecek.
piliçler palazlanacak.
*
yarin gene yazarim.
*
seviyorum seni: biline.
cans
aşkı uğruna girdiği iddia’da soy adından bir harfi kaybeden şair. buna yorumu ise ’’zaten iki taneydi’’ olmuştur.
tayfa75
sen kalabalıkta bulup bulup yitirdiğim kimya
yokluğun gayri şuradan şuraya geldi
bir günler şölenlerle egemen ülkende
şimdi iri gagalı yalnızlıklar dönüyor
n’olur ağzından başlayarak soyunmaya
bir kez daha sür hayvanlarını üstüme üstüme
çık gel bir kez daha yıkıntılardan
çık gel bir kez daha beni bozguna uğrat

(bkz: ülke)
5 /

neden bekliyorsun?


bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?

üye ol