sade sade içmekten bıkmış kişiler için iki önerim var:
1. lipton tomurcuk atın içine. çok güzel bir koku veriyor ve renk katıyor.(bir marka daha denedim ama çabuk bayatladı o.)
2. brkaç tane karanfil atın içine. bu da güzel koku veriyor ve üstelik kafayı rahatlatıyor. yalnız mallık yapıp çiçek olanından atmayın. uyarayım dedimdi.
3. üç? pardon bacım yanlış oldu.
çay
bir bardak çay deyip geçmeyin aslında birçok gerçegi gösterir hayatımızdan bir kesittir.çayın alt demliği "kaynanadir" sürekli kaynar durur. hatta: dikkat edilmezse taşabilir. üst demlik " gelindir". alt demlik kaynadıkça onunda hareketi artar. ama zamanla da olgunlaşır ve demlenir.... ..."gelinin kocasi" ise bardaktır. her iki çaydanlıktan da yeterince nasibini alır. biraz kaynana doldurur onu; birazda gelin... bu nedenle de denge unsurudur. açık yada demli çayın hoşa gitmemesi bundandır.... . "çocuklar" çayın şekeridir. tat verir. çok şeker çayın lezzetini bozar. şekersiz çaya alışanlara ise bir tanesi bile... fazla gelir..... "görümce" ise çay kaşığıdır. arada bir gelir; karıştırıp gider.... "kayinpedere gelince" o da " çay tabağı"dır. çayın demine, suyuna karışmaz; bir kenarda lök gibi oturur. sadece dökülenleri toplar ve çevreye zarar vermesini engeller. ancak; ara sıra boşaltılması gerekir, yoksa taşıp herşeyi berbat edebilir. "çay süzgeci" ailenin sahip olduğu değerlerdir. aileyi dış müdahalelerden korur.delikler büyük olursa ! çayın tadı kaçar. suyu isıtan
"ateş" ise hoşgörüdür. o olmadan çay da olmaz. kisacasi bir bardak çay "ailedir"
ve ağız tadıyla içilen bir bardak çayın üstüne yoktur..
"ateş" ise hoşgörüdür. o olmadan çay da olmaz. kisacasi bir bardak çay "ailedir"
ve ağız tadıyla içilen bir bardak çayın üstüne yoktur..
dere ile nehir arasi buyuklukte akarsulara verilen isim.
ülkemizde ilk çay fabrikası 1947de kurulmuştur.
insan çay yaparken rahatlamalı, yani çaya bu şekilde bakmalı bence..çaydır,tek içimlik poşetlere konmayı kaldıramaz, asırlardır insanların arasını yapmıştır çay, aile bağlarını güçlendirmiştir.. insan hasta olduğu zaman, bütün ilaçlardan daha iyi gelir ona ıhlamur mesela.. veyahut kötü vakitlerde rahatlatır kuşburnu,papatya.. ama işte anlamayız ki biz, lipton içeriz diyoruz biz, küçük poşetlerle rahat rahat içeriz.. oysa çaydır, emektir..ve ayrıca, kupalarda içilen çaya ne kadar şeker atsan da faydasızdır, ince belli olmalıdır bardak tadını insana sunabilmesi için.. evet..
çaydır, kültürdür.
çaydır, kültürdür.
amacsizca icilmesi gereken bir icecek.sorgulamaksizin, apansizca."neden cay istedi canim?" $eklinde sorulara yer birakmaksizin beyinde.
sonra ruh hastasi olursunuz mazallah.
sonra ruh hastasi olursunuz mazallah.
çay içmek, bizim için simgesel bir anlama sahiptir. arkadaşlarınızla çay içmek üzere bir araya geldiğimizi, ya da tanıdığımızı çay içmek için uğradığımızı düşünelim. burada amacımız aslında çay içmek değil, bir araya gelmek ve konuşmaktır, bu birliktelik içilen çaydan daha önemlidir. başka bir deyişle gündelik toplumsal etkinliklerimizin bir parçası olarak çayın simgesel bir değeri vardır.
türkiye, çay tüketiminde birçok ülke arasında ilk sıralarda yer almaktadır. çayın, tarımsal olarak üretilmesi, toplanması, fabrikalarda işlenmesi, paketlenmesi, dağıtımı ve pazarlaması açısından hem ulusal ekonomi piyasasında önemli bir yeri, hem de ithalat ve ihracat ilişkileri nedeniyle küresel ilişkileri vardır, kısacası çay ekonomik değere sahiptir.
kültürel olarak çaya atfedilen değer, çeşitli toplumlarda farklılık göstermektedir. örneğin japonyada çay, yılın hangi zamanında, kime ve neden sunulduğuna göre farklı şekillerde sunulmaktadır ve çay törenini gerçekleştirecek olanların uzun süre eğitim görmesi gerekmektedir. a.b.d.de ise çay, kolonilerin bağımsızlık savaşını başlatan protestoları temsil etmektedir. çay bazı kültürlerde bir şifa olarak, bazı kültürlerde ise keyif verici madde olarak görülmektedir. yani çay, kültürel değere sahiptir.
çay her kültürde veya bütün zamanlarda aynı anlama gelmemektedir. örneğin günümüzde çay gündelik hayatın önemli bir parçası olsa da, türkiyede çay yirminci yüzyıla kadar bu derece yaygın olarak içilen bir içecek değildi. daha önceleri yaygın olarak kahve tüketilirken, ikinci dünya savaşı sırasında kahve ithalatı ve 1970lerin sonlarında döviz transferi yapılamadığı için kahve ithal edilememiş ve kahve yerine çay içme alışkanlığı oluşmuş, bugünkü yaygın tüketime ancak bu tarihlerden sonra erişmiştir. başka bir deyişle toplumsal ve ekonomik ilişkiler bütün zamanlarda aynı şekilde geçerli değildir.
ki$in soguk havalarinda odanizda yalniz, bir ba$iniza otururken dumanlari tuten bir bardak sicak cay kadar derde kedere ortak, yalnizliga ekuri bir $ey daha yoktur tahmin ediyorum. ne romantik bir $ey lan bu?
hatun falan bulamadik caya sardik ama bunu da feci belli ettik sanki.
hatun falan bulamadik caya sardik ama bunu da feci belli ettik sanki.
canımın içidir. yurtdışına çıktığımda en çok özlediğimdir ülkemdeki gibi demlenen çay. allah yokluğunu göstermesin.
(bkz: nesnelere aşırı anlam yüklemek)
(bkz: nesnelere aşırı anlam yüklemek)
çay içerler,
çay saatleri durma saatleridir.
bir yazı sayfasının kenarında düşünürler:
düşünmek durarak damıtmak mıdır? kımıldamadan.
çay saatleri durma saatleridir.
bir yazı sayfasının kenarında düşünürler:
düşünmek durarak damıtmak mıdır? kımıldamadan.
(bkz: melisa çayı)
(bkz: çay yoksa)
yeşil olanını sevdiğim fakat siyah olanının kokusundan ve tadından nefret ettiğim sıcak içecek.
her türlüsü lezzetli olmakla birlikte ayrıca ucuzdurda.
romantikleştirilmesinden tiksindiğim varoş içecek.
yazın harareti alan, kışın içini ısıtan, bu saatte uykumu açan ve sevgilimin her ortamin içkisi dediği mikkemmel içecek.
bazi insanlarin, sabah ac karnina ictiklerinde midesini bulandiran, bulandirmakla kalmayip sanki karin boslugundan yirta yirta bir aci sanci cikarttiran icecek.
(bkz: reflu) olasiligi.
(bkz: reflu) olasiligi.
rakının yanında olmazsa olmazdır
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?