çatlayan dudağı yalarken yakalanma korkusu

bir de esnerken yakalanma vardır. gözgöze gelirsiniz o an biriyle. hele bu biri, güzel biriyse bir an yerin dibine batmışlık hissedersiniz.

bu devasa manyaklar topluluğunda yalnız olmadığımızı bize hatırlatan küçük bir anekdot.

+ ay canıığğmm, dudağına nooldu?
- uçuk.
+ neden korktun bu kadar?
- yalarken yakalanmaktan.
+ yalamak? yakalanmak?!
- ya biri görürse yanlış anlar diye işte..
+ neyi!?
- yaladığımı..
+ neyi yaladığını?!
- dudağımı.
+ sen.. şimdi.. kendi kendine mi?
- evet.
+ peki iyi günler.. geçmiş olsun.. bay bay..
- nooldu ki şimdi alla alla yaa..

+alev hanım
-efendim
+sizin dudak çatlamış be yalamak gerek şimdi onu gel bi yalıyalıvereyim orayı...
-elbette

dudak sizinse fazla sorun etmeye gerek yoktur.

daha kötüsü var, çatlayan dudağın pul pul dökülmeye başlar ve eğer sen dilinle o dökülmeyi hissetmişsen içinde durduramadığın bir his o btün parçaları koparmaya çalışır (aynen güneşten kavrulan derimizin soyulmasının verdiği his gibi) ve bazen o kadar abartısın ki kanatırsın. ve o kanı durdurucam diye dişlerin ve dudağın arasında girdiğin o pozisyonlar tam bir felakettir. kimsenin görmemesi lazım.

özellikle soğuk kış aylarında çatlayan dudakları dil yardımı ile ıslatırken birileri tarafından görülüp yanlış anlaşılma korkusudur. malum burası türkiye her adımı sağlam atmak gerekir örneğin dudağını yalayan kişi bir erkek ise ve başka bir erkek ile göz göze gelirse dakkasında ibne mumamelesi görebilirsiniz, veya bir kadınla göz göze gelirseniz kendisini dil hareketi yapmak suretiyle taciz ettiğini düşünüp sapık damgasını alnınıza çota diye vurabilir. aynı şey hatun kişiler içinde geçerlidir ancak onların balina yağından yapılmış özel zımbırtıları vardır ruj şeklinde sürer kurtulurlar bu dertten ya da kurtulmazlar. işte böyle bir korkudur ya da ben bu tip şeyleri abartan paranoyak malın tekiyimdir.