oscar a katılmak için başvuran türk filmleri arasinda bulunan, nuri bilge ceylan imzali film.
bir zamanlar anadolu da
söylenecek çok şey var. kısa kesmek gerek. kısaca; şerif görenin "askerin dönüşü"nü hatırlayalım. buradan fasosu var zaten. kısa keseyim; benjaminin deyişiyle, "biçim içeriği belirlemez." resimli romanlar gibi filmlere çok deli zatlar var. işte onları etkiler, sarsar bu filmler. söylediklerim şimdilik bu kadar, şimdilik. ama bitmedi.
nuri bilge ceylanın bugüne kadar çektiği filmlerden çok başka bir yerde duran film. bildiğim kadarı ile filmdeki doktorun anılarının senaryolaştırılması ile ortaya çıkmış ve zaten şu anda adını unuttuğum bu doktor aynı zamanda amatör bir şairdir. çok gerçek çok bizden bir filmdi. hakkında yazılacak çizilecek çok şey var ama ben o kadar üstün bir sinema izleyicisi değilim. yalnız şunu belirtmeden geçemeyecem eğer sinemada bir gönderme yapılacaksa bu nuri bilgenin bu film de tarkovskynin stalkerına yaptığı gibi olur. reha erdemin kosmos da yaptıgı, if e gönderme yapmak değil çalmak/kopyalamak gibi birşey değildir gönderme yapmak bir şeyi/durumu ötelemek.
izlediğim bir kaç filminden anladığım şu oldu nuri bilge ceylan hikayelerinde bir karakterin üzerinden gitmiyor ya da onun filmlerini izlerken oyunculardan biri birinin önüne geçmiyor, kafası net, oyuncudan ne istediğini biliyor ve oyuncu ne yapmak istediğini anlıyor, öne çıkan bir karakter yada yetenekli bir oyuncu sahneleri alıp götürmüyor..
adamın söylemek istediği birşey var sanki kendi üslubu ile anlatıyor ama kolaya kaçmadan. belki de zaten becerebildiği bu ama bildiğini okuyor gibi geldi
filmden beklentim az diyalog ve bol çekim...
ama film ummadığım kadar bol diyaloglu olmuş bence uzun olmasına rağmen sıkıcı değil yani eğlenceli film ya da sıkıcı olmayan film kavramı biraz kişiden kişiye değişse de zaten nbc filmlerini de eğlence beklentisi ile izleyen pek kimse yoktur diye tahmin etmekteyim.
bana karakterler oldukça gerçek geldi diyaloglarda günlük hayatta karşılaşabileceğiniz türden sanki..
yani sanırım bu filmde yalnız ve güzel ülkesinde yaşanan milyon olaydan birini kendi üslubu ile anlatmış ne eksilmiş ne abartmış.
adamın söylemek istediği birşey var sanki kendi üslubu ile anlatıyor ama kolaya kaçmadan. belki de zaten becerebildiği bu ama bildiğini okuyor gibi geldi
filmden beklentim az diyalog ve bol çekim...
ama film ummadığım kadar bol diyaloglu olmuş bence uzun olmasına rağmen sıkıcı değil yani eğlenceli film ya da sıkıcı olmayan film kavramı biraz kişiden kişiye değişse de zaten nbc filmlerini de eğlence beklentisi ile izleyen pek kimse yoktur diye tahmin etmekteyim.
bana karakterler oldukça gerçek geldi diyaloglarda günlük hayatta karşılaşabileceğiniz türden sanki..
yani sanırım bu filmde yalnız ve güzel ülkesinde yaşanan milyon olaydan birini kendi üslubu ile anlatmış ne eksilmiş ne abartmış.
şu anda trt1 den izlenebilecek olan film.
savcı, odadan otopsi için önden çıkıyor ama bir şey var gırtlağına takılan, göğsüne dalmış bir el, içerde ne var ne yok sıkan, bir şey; tam kelimelere dökmek için geri dönüp kapıda beliriyor; daldığı rüyadan uyandırılınca, düşünden istemsiz koparılmasının yüzüne yansıyan olanca acısıyla bir çift söz ediyor. ama biliyorsun ki salt bir gerçek değil o dört kelimelik tespit. hiçbir şey öyle bir anda, kendiliğinden olmuyor.
olayları bütünlüğünden koparıyoruz; bir an’ı bağlamından koparıp, o ana göre yargılar üretiyoruz. iyi ya da kötü yapıyoruz diyemiyorum ama bunu yapıyoruz.
görsellik nefisti filmde; başrollerin performansları keza öyle. kime göre? tabii ki bana göre.
bitmez sanılan bir geceyi bitirdi. sağolsun nuri bilge ceylan başta olmak üzere, tüm emeği geçenler.
olayları bütünlüğünden koparıyoruz; bir an’ı bağlamından koparıp, o ana göre yargılar üretiyoruz. iyi ya da kötü yapıyoruz diyemiyorum ama bunu yapıyoruz.
görsellik nefisti filmde; başrollerin performansları keza öyle. kime göre? tabii ki bana göre.
bitmez sanılan bir geceyi bitirdi. sağolsun nuri bilge ceylan başta olmak üzere, tüm emeği geçenler.
uzun bir film.. uzun planlı.. evet.. eyyorlamam bu kadar..
yılmaz erdoğanın da rol aldığı film. ve bence ilk kez onun gerçek oyunculuğunu görme fırsatı bulduğumuz film. hem de kendisine hiç gitmeyecek bir polis rolünde. cem yılmazın gorada, arogda, yahşi batıdaki peltek peltek konuşan zorlama tipi gibi, yılmaz erdoğanın da bir demet tiyatroda ve vizontelelerdeki atlayıp zıplayıp duran zorlama karakterleri oldum olası itici gelmişti bana. hiç birisine "adam güzel oynadı valla, yaşadı resmen" denmez zaten. üreticiliklerine laf yok, güzel hikayeler yazıyorlar, espiri üretiyorlar ama bu filmlerde iyi oyunculuk sergilediklerini kimse söylemesin. böyle bir şey beklemek zorunda değiliz ikisinden de aslında. esas sahip oldukları etiketlerin(komedyenlik-yazarlık) hakkını veriyorlar.
gelelim bu filme. izleyeli epey oluyor ama her karakterin iç dünyasının ekrana iyi yansıtılması ve karakterlerin gerçekliği, özellikle yılmaz erdoğanın işini kendi bildiği gibi yapmaya çalışan komser rolü, doktor rolündeki mehmet uzunerin sık sık düşünmesi ve derin bakışları, savcının "orayı şöyle yazalım" diye başlayıp yazdırdığı tutanaklar akılda kalıcıydı.
gelelim bu filme. izleyeli epey oluyor ama her karakterin iç dünyasının ekrana iyi yansıtılması ve karakterlerin gerçekliği, özellikle yılmaz erdoğanın işini kendi bildiği gibi yapmaya çalışan komser rolü, doktor rolündeki mehmet uzunerin sık sık düşünmesi ve derin bakışları, savcının "orayı şöyle yazalım" diye başlayıp yazdırdığı tutanaklar akılda kalıcıydı.
youtube'a da dusmus film.
edit: youtube'un telif haklari kurallari sebebi ile filmin ortasina nur inmis gibi. izlenebilecek gibi degil.
edit: youtube'un telif haklari kurallari sebebi ile filmin ortasina nur inmis gibi. izlenebilecek gibi degil.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?