orhan pamuk’un (bkz: orhan pamuk) yeni hayat adlı (bkz: yeni hayat) romanının ilk cümlesidir. okuyucu alalım okuyalım, belki bizim de hayatımız değişir düşüncesiyle kitaba yaklaşabilir ki yersiz bir düşüncedir.
bir gün bir kitap okudum ve bütün hayatım değişti
o nası bir kitapmıs bir gun de okunuyo,o nasıl bir okuyucu imis ki bir gunde bir kitap okumus dedigim slogandır.
- hadi artık gel yanıma sarılmak istiyorum.
+ yeni okuduğum kitaba göre, biz kadınlar romantik yaklaşımlar olmadıkça sevişemiyoruz, çünkü bik bik bik...
+ yaniii?
- bu koşullarda vermem!
+ pekiii sen bilirsin, bu arada okuduğun o kitabı skiim.
+ yeni okuduğum kitaba göre, biz kadınlar romantik yaklaşımlar olmadıkça sevişemiyoruz, çünkü bik bik bik...
+ yaniii?
- bu koşullarda vermem!
+ pekiii sen bilirsin, bu arada okuduğun o kitabı skiim.
bir kitap okuyup degismek bence karaktersizlik gostergesidir.
mümkündür. karaktersizlikten ziyade okunan kitabın niteliğine göre de değişir. "cin ali paris metrosunda" yada "suyundan da koy mustafali" türevi eserler elbetteki “öğrenme” denen uzun yolda fazla katkı sağlamayabilirler.
ancak ilk aklıma gelenlerden örnek vermem gerekirse;
"istatistikle yalan söyleme sanatı", "stephen hawking: teorileri ve biyografisi", "vahşetin çağrısı" adlı kitaplar kritik şeyleri görmeden, yapmadan, içinde olmadan yaşamamı, sorgulamamı ve anlamamı sağlamış, "bir gun bir kitap okudum ve butun hayatim degisti" başlığının ruhumdaki cevabı olmuşlardır.
kitaplardan da bahsedeyim tam olsun bari.
vahşetin çağrısı (jack london-1903): çocukluğumundan bana kalan en güzel hatıralardan biridir. filmleri de vardır. sahibi sayesinde, aklınıza gelebilecek her türlü lükse ve prestije sahip olan bir köpeğin, gün gelip kendi ayakları üzerinde durma mücadelesini konu alır. dayak yer, aç kalır, öldürene kadar çalıştırılır. kimi zaman “ölse de kurtulsa” diye dua edersiniz. bir kitap, sahip olduğumuz şeylerin aslında bir “hiç” olduğunu, onların değerlerinin, kendi içimizde yüklediğimiz anlamlardan ibaret olduğunu kabul ettirebilir mi ? ben cevabı bu kitapta buldum.
stephen hawking: teorileri ve biyografisi (?-?): kozmoloji konusunda baş ucu kitabıdır. s.h.’in hayatını, engelli biri olarak mücadelesini, kişisel gelişimini sunmasının yanında, kozmoloji gibi az bilinen ve anlaşılması zor bir bilimdeki teorilerini anlatır. üniversite yıllarımda “ha sittir. allah varmış olm” diyerek dine dönmemi sağlayan kitaptır.
istatistikle yalan söyleme sanatı (?-?): sırf ucuz olduğu için aldığım kitap tomarının arasından çıkan, 100 sayfalık bir kitap/kitapcıktır. istatistik hesaplamalarını yapabilmekle, istatistiği değerlendirmenin ne kadar farklı olduğunu anlamamı sağlamış, istatistik bölümünde okuyan arkadaşlarıma bile titreme geçirtmiş ulu eserdir. bütün bildiklerinizi yeniden öğreneceksiniz.
-----------------------------spoiler----------------------------:
(10 yıl oldu okuyalı. bu iki örneği aklımda kaldığı kadarıyla yazıyorum)
mektupla bir anket yaptığımızı var sayalım. anketin tek sorusu şu olsun: “mektupla yapılan anketleri güvenilir buluyor musunuz?”. cevapların %98’inin “evet” çıkması şaşırtıcı olmayacaktır. zira mektupla yapılan anketlere ilgi göstermeyenler zaten anketimizi çoktan çöp tenekesine yollamışlardır.
yeni ürettiğimiz diş macununun sadece 20 günde diş etleri sağlığı konusunda deneklerin %96’sında etkili olduğu gibi inanılmaz bir başarı elde ettiğini ispatlamak istiyoruz. 12 kişiden oluşan bir denek grubu 20 günün sonunda kontrolden geçirilir. hedeflenen oran tutturulamazsa deney hedef tutturulana kadar inatla tekrarlanır.
-----------------------------spoiler----------------------------
-bütün tv kanalları birincidir. kimi tüm gün izlenme oranlarında kimi prime time’da kimi bilmem ne zıkkımda...
-bütün yüz kremleri ciltteki kırışıklıkları ilk 3 haftada yüzde bilmem kaç azaltır. istatistik bilgisi kullanılan denek grubunun 12-15 kişi olması, yaş grubu, stres ve zor yaşam koşullarından uzak, çalışmayan hatunlar olmaları gibi ayrıntılar önemsizdir. denek gruplarından biri yüzdeyi tutturmuştur ve hemen kampanyası yapılır.
son olarak; bence evet. bir kitap hayatınızı değiştirebilir.
ancak ilk aklıma gelenlerden örnek vermem gerekirse;
"istatistikle yalan söyleme sanatı", "stephen hawking: teorileri ve biyografisi", "vahşetin çağrısı" adlı kitaplar kritik şeyleri görmeden, yapmadan, içinde olmadan yaşamamı, sorgulamamı ve anlamamı sağlamış, "bir gun bir kitap okudum ve butun hayatim degisti" başlığının ruhumdaki cevabı olmuşlardır.
kitaplardan da bahsedeyim tam olsun bari.
vahşetin çağrısı (jack london-1903): çocukluğumundan bana kalan en güzel hatıralardan biridir. filmleri de vardır. sahibi sayesinde, aklınıza gelebilecek her türlü lükse ve prestije sahip olan bir köpeğin, gün gelip kendi ayakları üzerinde durma mücadelesini konu alır. dayak yer, aç kalır, öldürene kadar çalıştırılır. kimi zaman “ölse de kurtulsa” diye dua edersiniz. bir kitap, sahip olduğumuz şeylerin aslında bir “hiç” olduğunu, onların değerlerinin, kendi içimizde yüklediğimiz anlamlardan ibaret olduğunu kabul ettirebilir mi ? ben cevabı bu kitapta buldum.
stephen hawking: teorileri ve biyografisi (?-?): kozmoloji konusunda baş ucu kitabıdır. s.h.’in hayatını, engelli biri olarak mücadelesini, kişisel gelişimini sunmasının yanında, kozmoloji gibi az bilinen ve anlaşılması zor bir bilimdeki teorilerini anlatır. üniversite yıllarımda “ha sittir. allah varmış olm” diyerek dine dönmemi sağlayan kitaptır.
istatistikle yalan söyleme sanatı (?-?): sırf ucuz olduğu için aldığım kitap tomarının arasından çıkan, 100 sayfalık bir kitap/kitapcıktır. istatistik hesaplamalarını yapabilmekle, istatistiği değerlendirmenin ne kadar farklı olduğunu anlamamı sağlamış, istatistik bölümünde okuyan arkadaşlarıma bile titreme geçirtmiş ulu eserdir. bütün bildiklerinizi yeniden öğreneceksiniz.
-----------------------------spoiler----------------------------:
(10 yıl oldu okuyalı. bu iki örneği aklımda kaldığı kadarıyla yazıyorum)
mektupla bir anket yaptığımızı var sayalım. anketin tek sorusu şu olsun: “mektupla yapılan anketleri güvenilir buluyor musunuz?”. cevapların %98’inin “evet” çıkması şaşırtıcı olmayacaktır. zira mektupla yapılan anketlere ilgi göstermeyenler zaten anketimizi çoktan çöp tenekesine yollamışlardır.
yeni ürettiğimiz diş macununun sadece 20 günde diş etleri sağlığı konusunda deneklerin %96’sında etkili olduğu gibi inanılmaz bir başarı elde ettiğini ispatlamak istiyoruz. 12 kişiden oluşan bir denek grubu 20 günün sonunda kontrolden geçirilir. hedeflenen oran tutturulamazsa deney hedef tutturulana kadar inatla tekrarlanır.
-----------------------------spoiler----------------------------
-bütün tv kanalları birincidir. kimi tüm gün izlenme oranlarında kimi prime time’da kimi bilmem ne zıkkımda...
-bütün yüz kremleri ciltteki kırışıklıkları ilk 3 haftada yüzde bilmem kaç azaltır. istatistik bilgisi kullanılan denek grubunun 12-15 kişi olması, yaş grubu, stres ve zor yaşam koşullarından uzak, çalışmayan hatunlar olmaları gibi ayrıntılar önemsizdir. denek gruplarından biri yüzdeyi tutturmuştur ve hemen kampanyası yapılır.
son olarak; bence evet. bir kitap hayatınızı değiştirebilir.
(bkz: the secret)
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?