klasiklesmis bir yesilcam repligi.
bedenime sahip olabilirsin ama ruhuma asla
magdure: bedenime sahip olabilirsin ama ruhuma asla.
coskun: sikime kadarrr.. ohhff..
coskun: sikime kadarrr.. ohhff..
filmlerde tecavuzcu icin hic bir anlam ifade etmeyen hatta onu daha da kamcilayan bir magdur repligi.
kendini kandırmaktan başka birşey değildir.
-bedenime sahip oldun ama ruhuma sahip olamazsın!
-hönk!çakmağı mı gördün mü?
-bedenime sahip oldun ama ruhuma sahip olamazsın!
-hönk!çakmağı mı gördün mü?
"ben artık seninle evlenmek istiyorum" diyen sevgiliye "ben seni sadece vermek için kullanıyorum, başka bir boka yaramıyorsun, yatakta iyisin sadece" diyerek karşılık vermenin daha farklı bir anlatımı. boşuna konuşmuş olur bu insanlar.
(bkz: konuşmuş olmak için konuşmak)
(bkz: konuşmuş olmak için konuşmak)
can dündar’ın "parayla saadet" yazısı:
izmir’de 4 bin 600 genç üzerinde yapılan bir araştırma, sevginin para karşısında hızla değer kaybetmekte olduğunu ortaya koydu. 90’lar kuşağı: "parasız saadet olmaz" diyor.
önder somer’i yitirdik geçenlerde... türk sinemasının iflah olmaz kötü adamlarından biriydi...
genellikle zengin bir salon erkeğini oynardı. geriye doğru özenle taranmış saçlarının yamacında, içinde binbir kurnazlığın cirit attığı bıçkın bakışlarıyla bir yoksul mahalle kızını ağına düşürür; lüks yatlar ve katlarla zavallının gözünü boyayıp -yeşilçam deyişiyle- "ondan istifade ederdi."
mahalleden bir oğlanla evlenip yoksul ama mutlu bir aile hayatı düşleyen kız ise, onunla karşılaştığında başta "iyi niyetli" görüntüsüne aldanırdı. onu bir "ağabey" gibi görür, ama gerçek niyetini anlayınca çoktan tuzağına düşmüş olurdu.
pişman olduğunda ise önder somer, hep aynı mağrur ifadeyle cüzdanına davranır ve "parasız saadet olamayacağını" izah eden sözcüklerle "ödeme yapardı."
zavallı kız, çoğu zaman ya hasta anneciğini iyileştirmek ya da kardeşini okutmak adına bu "kirlenmeye" razı olur ve hepten somer’e "verirdi kendini."
ne var ki, para hiçbir zaman beklenen saadeti getirmez, sonunda iyi yürekli kirli kuş, altın kafesten kaçardı.
hiçbir filmin sonunda gerçek saadeti tadamadan aramızdan çekip gidiverdi önder somer...
kimbilir kaç kadının bedenine sahip oldu, ama "maalesef" ruhuna asla...
* * *
meğer onun çağı yeni başlıyormuş. ruhların parayla fethedilmesi için 90’ları beklemek gerekiyormuş.
tam da gençlerin, paranın kıymetini bilmeye başladığı dönemde kaybettik önder somer’i..
izmir’de bilses adlı bir vakfın başkanı olan prof. dr. ibrahim armağan’ın 4 bin 600 genç üzerinde yaptığı bir araştırma, gençlerin "mutlu olmak için en önemli şeyin para olduğuna inandıklarını" ortaya koydu.
prof. armağan aynı araştırmayı 1979’da da yapmış ve o zaman "sizce mutluluğun anahtarı nedir" diye sorduğunda çoğunluktan "sevgi" yanıtını almış.
yani, 20 yıl içinde gençler, parasız saadet olmayacağını keşfetmişler.
aslında 80’lerin ortalarında madonna "material girl’le şöhrete kavuşunca durum belli olmuştu. "ben maddiyatçı bir kızım" diyordu küçük şeytan: "zaten biz de maddiyatçı bir dünyada yaşıyoruz."
sonra pet shop boys geldi ve lafı doğrudan söyledi:
"i love you / you pay my rent" (seni seviyorum / kiramı ödüyorsun)
"maaşa endeksli saadet zihniyeti"nin türkiye’ye ulaştığını simgeleyen başlığı ise hâlâ dün gibi hatırlıyorum:
koç’lar oğullarını evlendiriyorlardı. ve bir gazetemiz, gelinin resminin altına şu başlığı atmıştı:
"işte türkiye’nin en şanslı kızı..."
damadın huyunu suyunu kimsenin bildiği yoktu, ama parası olduğuna göre kıza "şans" getireceği kesindi.
eski türk filmleri şimdi oynasa, gözünde dolarlar uçuşan gençler, yoksul sevgilisine kaçmak için önder somer’den kurtulmaya çalışan saf kızı yuhalarlardı sinemada...
...ve kız "bedenime sahip olabilirsin ama ruhuma asla" dediğinde, umursamaz bir edayla yan koltuktakine sorarlardı:
"kaçaymış?"
izmir’de 4 bin 600 genç üzerinde yapılan bir araştırma, sevginin para karşısında hızla değer kaybetmekte olduğunu ortaya koydu. 90’lar kuşağı: "parasız saadet olmaz" diyor.
önder somer’i yitirdik geçenlerde... türk sinemasının iflah olmaz kötü adamlarından biriydi...
genellikle zengin bir salon erkeğini oynardı. geriye doğru özenle taranmış saçlarının yamacında, içinde binbir kurnazlığın cirit attığı bıçkın bakışlarıyla bir yoksul mahalle kızını ağına düşürür; lüks yatlar ve katlarla zavallının gözünü boyayıp -yeşilçam deyişiyle- "ondan istifade ederdi."
mahalleden bir oğlanla evlenip yoksul ama mutlu bir aile hayatı düşleyen kız ise, onunla karşılaştığında başta "iyi niyetli" görüntüsüne aldanırdı. onu bir "ağabey" gibi görür, ama gerçek niyetini anlayınca çoktan tuzağına düşmüş olurdu.
pişman olduğunda ise önder somer, hep aynı mağrur ifadeyle cüzdanına davranır ve "parasız saadet olamayacağını" izah eden sözcüklerle "ödeme yapardı."
zavallı kız, çoğu zaman ya hasta anneciğini iyileştirmek ya da kardeşini okutmak adına bu "kirlenmeye" razı olur ve hepten somer’e "verirdi kendini."
ne var ki, para hiçbir zaman beklenen saadeti getirmez, sonunda iyi yürekli kirli kuş, altın kafesten kaçardı.
hiçbir filmin sonunda gerçek saadeti tadamadan aramızdan çekip gidiverdi önder somer...
kimbilir kaç kadının bedenine sahip oldu, ama "maalesef" ruhuna asla...
* * *
meğer onun çağı yeni başlıyormuş. ruhların parayla fethedilmesi için 90’ları beklemek gerekiyormuş.
tam da gençlerin, paranın kıymetini bilmeye başladığı dönemde kaybettik önder somer’i..
izmir’de bilses adlı bir vakfın başkanı olan prof. dr. ibrahim armağan’ın 4 bin 600 genç üzerinde yaptığı bir araştırma, gençlerin "mutlu olmak için en önemli şeyin para olduğuna inandıklarını" ortaya koydu.
prof. armağan aynı araştırmayı 1979’da da yapmış ve o zaman "sizce mutluluğun anahtarı nedir" diye sorduğunda çoğunluktan "sevgi" yanıtını almış.
yani, 20 yıl içinde gençler, parasız saadet olmayacağını keşfetmişler.
aslında 80’lerin ortalarında madonna "material girl’le şöhrete kavuşunca durum belli olmuştu. "ben maddiyatçı bir kızım" diyordu küçük şeytan: "zaten biz de maddiyatçı bir dünyada yaşıyoruz."
sonra pet shop boys geldi ve lafı doğrudan söyledi:
"i love you / you pay my rent" (seni seviyorum / kiramı ödüyorsun)
"maaşa endeksli saadet zihniyeti"nin türkiye’ye ulaştığını simgeleyen başlığı ise hâlâ dün gibi hatırlıyorum:
koç’lar oğullarını evlendiriyorlardı. ve bir gazetemiz, gelinin resminin altına şu başlığı atmıştı:
"işte türkiye’nin en şanslı kızı..."
damadın huyunu suyunu kimsenin bildiği yoktu, ama parası olduğuna göre kıza "şans" getireceği kesindi.
eski türk filmleri şimdi oynasa, gözünde dolarlar uçuşan gençler, yoksul sevgilisine kaçmak için önder somer’den kurtulmaya çalışan saf kızı yuhalarlardı sinemada...
...ve kız "bedenime sahip olabilirsin ama ruhuma asla" dediğinde, umursamaz bir edayla yan koltuktakine sorarlardı:
"kaçaymış?"
senin gercekten ruhun olsa, bedenini kimseye kullandirtmazsin. sen bedeninden once ruhunu satmi$sin denilesi ba$lik.
once ruh satilir, sonra beden savindan hareketle;
ruhunu bir elbiseye satanlar.
ruhunu bir ayakkabiya satanlar.
ruhunu lailaya gitmek icin satanlar.
ruhunu jipe binmek icin satanlar.
hatta bu piyasa(!) oyle du$mu$ ki;
ruhunu starbucksa gitmek icin satanlar.
once ruh satilir, sonra beden savindan hareketle;
ruhunu bir elbiseye satanlar.
ruhunu bir ayakkabiya satanlar.
ruhunu lailaya gitmek icin satanlar.
ruhunu jipe binmek icin satanlar.
hatta bu piyasa(!) oyle du$mu$ ki;
ruhunu starbucksa gitmek icin satanlar.
"istediğin fantezileri dene, icra et ama sadece bedenim de" felsefesidir.
iğrenç ye$il çam klasiği. bedenime sahip olabilirsin ama ruhuma asla! bide gururla söylenir ya bu. lan bedenine sahip olabilecek zat ruhunla ilgilenmiyoki senin, bedeninle olan i$ini görüp gidecek. allahtan abartmamı$lar bunu. adam bütün yatak muhabbetini bitirmi$, sigarasını bile içmi$ giyiniyor;
- bedenime sahip oldun ama ruhuma asla!
- ne yani ruhuna dokunmamak kaydıyla bedenine her istediğimde sahip olabilirmiyim nnnnaynur?
- bedenime sahip oldun ama ruhuma asla!
- ne yani ruhuna dokunmamak kaydıyla bedenine her istediğimde sahip olabilirmiyim nnnnaynur?
(bkz: vitamini kabuğunda zaten )
-bedenime sahip olabilirsin ama ruhuma asla
-mühim değil kuzum ben zaten hep maddiyatçı olmuşumdur maneviyattan pek haz etmem.
-mühim değil kuzum ben zaten hep maddiyatçı olmuşumdur maneviyattan pek haz etmem.
-bedenıme sahip olanılırsın ama ruhuma asla
(ateist)-tamam gecıcek hepsı sen sole yayıl rahat rahat..
(ateist)-tamam gecıcek hepsı sen sole yayıl rahat rahat..
(sevgilisini aldatan insanımsı)-bedenıme sahıp olabıldı ruhuma asla..
-(magdur ve gevsek insan)-ruhunu s.kimm...
-(magdur ve gevsek insan)-ruhunu s.kimm...
(insanımsı)-benıme sahip oldu askım ruhuma asla
magdur-o degil zaten sen sahip olucan....
magdur-o degil zaten sen sahip olucan....
sözün söylendiği kişi şayet medyumsa geçerliliğini yitirecek olan söz öbeği
sikerler bedeni
,sana bişey olmasın....
,sana bişey olmasın....
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?