(bkz: bekir coşkun)un bugünkü mükemmel yazısı, medyanın artık pembe tabloları bırakması sonucu başbakanın ortada kalmasını çok güzel anlatıyor.
başbakanın neyi bozuldu
bekir coşkun’un hürriyet gazetesindeki onuncu köy köşesinde bugün yazdiği yazinin başliği.
yazi şöyle:
bugünlerde sık sık duyuyorsunuzdur:
"başbakan medyayı azarladı..."
nitekim arkadaşlarımızın merkezlere bildirdikleri haberler de şöyle: "havaalanında medyayı azarlayan başbakan, geldiği istanbul’da da medyayı azarladıktan sonra, medyayı azarlamak üzere katar’a uçtu..."
ben suratı asık, arada bir burnunu çeken bir meslektaşımı gördüğümde, onun başbakan’ın yanından geldiğini anlarım ve heyecanla sorarım:
"ne dedi, ne dedi?.."
"azarladı..."
*
bu normaldir.
çünkü o, "türkiye değişim rüzgárını yakaladı" başlıkları görmeye alıştırılmıştı.
başbakanımız tek kelime ingilizce bilmediği halde medyada "bush ile tatlı sohbet" haberlerini okuyordu ve muhtemelen mutlanıyordu ve kendi kendine "istesem japonca da konuşurum" diyordu.
ata bindiğinde emin olun "binicilikte de en birinci oldu" haberlerini okuyacaktınız. ama olmadı, iki engel vardı: birincisi; at bir taneydi. ikincisi; zaten o attan düştü...
yoksulların ve açların sayısı artarken "ekonomi düzeldi" haberlerini... ofer ihalelerinden, likit yumurtalardan ali dibo’ya kadar rezaletler sürüp giderken "yolsuzlukların üzerine gidiliyor" yorumlarını... türkiye çağdışı uygulamaları yaşarken "erdoğan, ab kapısını açtı" müjdelerini dinlemediniz mi?..
ya da güneydoğu’da isyan provaları sürerken, büyük kentlerde insanlar sokağa çıkamazken, liselere dahi kan ve ölüm egemen olurken "mevcut istikrar ve huzur bozulmasın" palavralarını duymadınız mı?..
işte; göklere çıka çıka geldiği dördüncü yılda, ne olduğu artık toplumdan gizlenemezken, başbakan medyanın aynen devam etmesini istiyor.
kısmen bu olmayınca azarlıyor arkadaşlarımızı. üstelik bir de, "medya patronlarının dosyaları var, zamanı gelince açıklayacağım" diyerek apaçık tehdit ediyor.
*
bence başbakan’ın sinirleri bozuldu.
istiyor ki medya yine de "türkiye yıldız gibi parlıyor" haberleri yapsın. sabahları gazetelere bakıyor, yok...
o zaman yanındakilere soruyordur:"benim neyim bozuldu biliyor musunuz?.."
"neyiniz?.."
"sinirlerim..."
peki, eski gazeteleri okusa?..
http://www.hurriyet.com.tr
yazi şöyle:
bugünlerde sık sık duyuyorsunuzdur:
"başbakan medyayı azarladı..."
nitekim arkadaşlarımızın merkezlere bildirdikleri haberler de şöyle: "havaalanında medyayı azarlayan başbakan, geldiği istanbul’da da medyayı azarladıktan sonra, medyayı azarlamak üzere katar’a uçtu..."
ben suratı asık, arada bir burnunu çeken bir meslektaşımı gördüğümde, onun başbakan’ın yanından geldiğini anlarım ve heyecanla sorarım:
"ne dedi, ne dedi?.."
"azarladı..."
*
bu normaldir.
çünkü o, "türkiye değişim rüzgárını yakaladı" başlıkları görmeye alıştırılmıştı.
başbakanımız tek kelime ingilizce bilmediği halde medyada "bush ile tatlı sohbet" haberlerini okuyordu ve muhtemelen mutlanıyordu ve kendi kendine "istesem japonca da konuşurum" diyordu.
ata bindiğinde emin olun "binicilikte de en birinci oldu" haberlerini okuyacaktınız. ama olmadı, iki engel vardı: birincisi; at bir taneydi. ikincisi; zaten o attan düştü...
yoksulların ve açların sayısı artarken "ekonomi düzeldi" haberlerini... ofer ihalelerinden, likit yumurtalardan ali dibo’ya kadar rezaletler sürüp giderken "yolsuzlukların üzerine gidiliyor" yorumlarını... türkiye çağdışı uygulamaları yaşarken "erdoğan, ab kapısını açtı" müjdelerini dinlemediniz mi?..
ya da güneydoğu’da isyan provaları sürerken, büyük kentlerde insanlar sokağa çıkamazken, liselere dahi kan ve ölüm egemen olurken "mevcut istikrar ve huzur bozulmasın" palavralarını duymadınız mı?..
işte; göklere çıka çıka geldiği dördüncü yılda, ne olduğu artık toplumdan gizlenemezken, başbakan medyanın aynen devam etmesini istiyor.
kısmen bu olmayınca azarlıyor arkadaşlarımızı. üstelik bir de, "medya patronlarının dosyaları var, zamanı gelince açıklayacağım" diyerek apaçık tehdit ediyor.
*
bence başbakan’ın sinirleri bozuldu.
istiyor ki medya yine de "türkiye yıldız gibi parlıyor" haberleri yapsın. sabahları gazetelere bakıyor, yok...
o zaman yanındakilere soruyordur:"benim neyim bozuldu biliyor musunuz?.."
"neyiniz?.."
"sinirlerim..."
peki, eski gazeteleri okusa?..
http://www.hurriyet.com.tr
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?