bilim kurgu türünün ilk 10 filmi söyleniyorsa bilin ki içerisinde olacak filmdir. üçlemesini belki 20 kere izledim en son 1 hafta önce izledim ama 2 gündür deli gibi izleme isteği olan fakat kendimi tuttuğum inanılmaz film.
back to the future
tam 30 sene once tam bugune gelinmesi hayal edilen film;
http://tinyurl.com/nfjhw5q
bak bugundeyiz artik, 21 ekim 2015 tarihindeyiz. kutlu olsun.
http://tinyurl.com/nfjhw5q
bak bugundeyiz artik, 21 ekim 2015 tarihindeyiz. kutlu olsun.
-----------------------------spoiler----------------------------:
marty:this is heavy.
doc : there’s that word again: "heavy." why are things so heavy in the future? is there a problem with the earth’s gravitational pull?
-----------------------------spoiler----------------------------
hayatımın filmi diyebileceğim üçlemedir. senaryosu, çekimleri, karakter-oyuncu eşleşmesi, her şeyiyle harikadır. sanıyorum ki ben bu filme hakikaten büyük bir aşkla bağlandım. hele çocukken, televizyonda gösterildiği zamanlar halimi görmeliydiniz! uzay-zaman sürekliliğini bttf’den öğrendim, hayal dünyamın büyük kısmını bu filmden etkilnerek kurdum. annemin ilkokulda konferansa gelen psikoloğa " bizim çocuk acayip bir filme bağlandı, gitar istiyor, uçan kaykay istiyor, zaptedemiyoruz!" diye yakındığı bile olmuş. tee eskiden beri küçük küçük bttf oyuncaklarım olsun istedim, onu hala istiyorum. biliyorum var, ama türkiye’de yok. bende yok. halen daha kaç yıl önce çizdiğim derme çatma marty,doc ve einstein çizimleriyle idare etmekteyim. neyse uzatmayayım, yoksa frenleyemem ben kendimi. burdan bttf seven herkese selam olsun!
marty:this is heavy.
doc : there’s that word again: "heavy." why are things so heavy in the future? is there a problem with the earth’s gravitational pull?
-----------------------------spoiler----------------------------
hayatımın filmi diyebileceğim üçlemedir. senaryosu, çekimleri, karakter-oyuncu eşleşmesi, her şeyiyle harikadır. sanıyorum ki ben bu filme hakikaten büyük bir aşkla bağlandım. hele çocukken, televizyonda gösterildiği zamanlar halimi görmeliydiniz! uzay-zaman sürekliliğini bttf’den öğrendim, hayal dünyamın büyük kısmını bu filmden etkilnerek kurdum. annemin ilkokulda konferansa gelen psikoloğa " bizim çocuk acayip bir filme bağlandı, gitar istiyor, uçan kaykay istiyor, zaptedemiyoruz!" diye yakındığı bile olmuş. tee eskiden beri küçük küçük bttf oyuncaklarım olsun istedim, onu hala istiyorum. biliyorum var, ama türkiye’de yok. bende yok. halen daha kaç yıl önce çizdiğim derme çatma marty,doc ve einstein çizimleriyle idare etmekteyim. neyse uzatmayayım, yoksa frenleyemem ben kendimi. burdan bttf seven herkese selam olsun!
araba ile 88 mile tekabul eden 141 kmye çıktığım zaman kafamın güzel düşünceler ile dolmasını sağlayan eşsiz bir başyapıt.
sabah sabah pink floyd - time dinlerken farkettim ki emmett brownun adı tersten okunduğunda time oluyor.
marty’nin johnny be goode çaldığı sahnede kullandığı gitar gibson es 345’dir.fakat bu gitar 1958de üretime geçmiştir normalde, filmde ise yıl 1955 dir.
4 disklik özel dvd seti satışa çıkmış olan film serisi.
christopher lloydun inanılmaz bir oyunculuk sergilediği filmdir ayrıca.
türkçe fan siteysi için:
http://www.bttfturk.com/
http://www.bttfturk.com/
bir arkadaşım şöyle demişti ,
- abi ben 2.bölümünü seyredemedim , nasıldı ?
- #$½{!+^%?+
- abi ben 2.bölümünü seyredemedim , nasıldı ?
- #$½{!+^%?+
senaryo yazarı oldukça zekidir, kendini zeki sanan bir sürü izleyicisini uyutması zaten bunun açık kanıtı. uyumakta ısrar edilen, kafam almıyo denilen nokta şu ki; ister 1 saniyeliğine olsun, ister 1 saliseliğine olsun mevcut zamandan/mekandan ayrılındığında herşeyinle ayrılırsın. 1 saniyeliğine de olsa geride hiç bir şey kalmaz ki bedenini senin yerine yaşatsın da zaman atlayıp gittiğin ileriki bir zamanda onunla karşılaşabilesin.
sadece elma-armut ve parmak hesabından anlayanlar için ilkokul düzeyinde somut bir örnekle açıklayalım; ali kars’tan bulgaristan’a yaya olarak gitmek zorunda olan topal ve zavallı bir insan kardeşimiz olsun. yolculuğu muhtemelen aylar sürecektir. lakin henüz kars sınırlarını geçmemişken eline bir zaman makinesi geçer. makineye atlayıp 1 saniyede bulgaristana varmak ve aynı zamanda aylar sonrası bulgaristana varacak olan kendisiyle karşılaşmak ister. bir yandan da çok sevinir "oh be o kadar yolu yürümekten kurtuldum" diye.
bedenini kaldırıp makinaya koyar, yaya olarak varabileceği günü hesaplar ve besmele çekerek aracın zaman panelinden tarih ayarını girer, ardından okey tuşuna basar. ve anında jjıınnn!! diye varır geleceğe, varması gereken tarihe hem de 1 saniyede. sonra araçtan iner, sağa sola bakınır "lan lan! nerde benim 3-5 ay yaşlanmış halim, kayıp mı oldu, buraya varması gerekiyordu" diye salak salak düşünür. kendini ararken babayı bulmuştur. şöyle düşünüp ayılır gibi olur ama yine de kafası tam yerinde değildir; "ulan ben kalkıp zaman makinesine bindim, ben zaman makinesine bindiğimde geride benim şahsıma kimse kalmamıştı ki o kadar yolu yürüsün, 5 aylık zamanı geçirsin, niye kafam basmıyor buna. ama şu marty, back to the future filminde arabaya atlayıp geleceğe gidiyodu kendi yaşlı haliyle karşılaşabiliyordu, benim yaşlı halimdense eser yok mına koyim. bi ibnelik dönüyor ortada ama ben çakamadım. o da 1 saniyeliğine geleceğe gidiyordu ben de, nerde yanlış yaptık biz acaba, yoksa dolap mı lan bu olay? dur bi dakika, ordaki küçük bir nüansı farkedemediiim, ben arabaya bindiğimde o geçmiş zaman dilimindeki ben’i yok ettim, ortadan kaybettim, onu zaman makinesine koyup buraya getirdim. o zaman diliminden bu zaman dilimine kadar yaşayıp yaşlanacak bir beden bırakmadım orda. o zaman diliminde benim bedenimle ilgili ne varsa zaman makinesine binip uçtu gitti, orda birşey kalmadı, bilmem anlayabildim mi?" gibi sorular sorarak kafasındaki ağları aralamaya çalışır. başarır mı bilinmez. bir örneği de böyle harcadık.
sadece elma-armut ve parmak hesabından anlayanlar için ilkokul düzeyinde somut bir örnekle açıklayalım; ali kars’tan bulgaristan’a yaya olarak gitmek zorunda olan topal ve zavallı bir insan kardeşimiz olsun. yolculuğu muhtemelen aylar sürecektir. lakin henüz kars sınırlarını geçmemişken eline bir zaman makinesi geçer. makineye atlayıp 1 saniyede bulgaristana varmak ve aynı zamanda aylar sonrası bulgaristana varacak olan kendisiyle karşılaşmak ister. bir yandan da çok sevinir "oh be o kadar yolu yürümekten kurtuldum" diye.
bedenini kaldırıp makinaya koyar, yaya olarak varabileceği günü hesaplar ve besmele çekerek aracın zaman panelinden tarih ayarını girer, ardından okey tuşuna basar. ve anında jjıınnn!! diye varır geleceğe, varması gereken tarihe hem de 1 saniyede. sonra araçtan iner, sağa sola bakınır "lan lan! nerde benim 3-5 ay yaşlanmış halim, kayıp mı oldu, buraya varması gerekiyordu" diye salak salak düşünür. kendini ararken babayı bulmuştur. şöyle düşünüp ayılır gibi olur ama yine de kafası tam yerinde değildir; "ulan ben kalkıp zaman makinesine bindim, ben zaman makinesine bindiğimde geride benim şahsıma kimse kalmamıştı ki o kadar yolu yürüsün, 5 aylık zamanı geçirsin, niye kafam basmıyor buna. ama şu marty, back to the future filminde arabaya atlayıp geleceğe gidiyodu kendi yaşlı haliyle karşılaşabiliyordu, benim yaşlı halimdense eser yok mına koyim. bi ibnelik dönüyor ortada ama ben çakamadım. o da 1 saniyeliğine geleceğe gidiyordu ben de, nerde yanlış yaptık biz acaba, yoksa dolap mı lan bu olay? dur bi dakika, ordaki küçük bir nüansı farkedemediiim, ben arabaya bindiğimde o geçmiş zaman dilimindeki ben’i yok ettim, ortadan kaybettim, onu zaman makinesine koyup buraya getirdim. o zaman diliminden bu zaman dilimine kadar yaşayıp yaşlanacak bir beden bırakmadım orda. o zaman diliminde benim bedenimle ilgili ne varsa zaman makinesine binip uçtu gitti, orda birşey kalmadı, bilmem anlayabildim mi?" gibi sorular sorarak kafasındaki ağları aralamaya çalışır. başarır mı bilinmez. bir örneği de böyle harcadık.
marty johnny b. goodeu bire bir çalmamıştır. dikkat edilirse sahnede kendini yere attığı sahneden sonra senkron değildir.bu şarkı sırasında marvin telefona koşar.kuzenini arar ve aradığın ritim buydu sanırım diyerek şarkıyı dinletir.kuzeni ise şarkının gerçek bestecisi chuck berry dir.
(bkz: back to the future)
(bkz: back to the future 2)
(bkz: back to the future 3)
(bkz: looking back at the future)
(bkz: back to the future 2)
(bkz: back to the future 3)
(bkz: looking back at the future)
sadece bir saniye için bulunduğu zamandan ayrılır kendisi gelecekte işini bitirdikten sonra geleceğe gittiği zamana geri döner dolayısı ile yok olmamıs olur. dolayısı ile zeki senaryo yazarı hata yapmamıslardır.
kelebek etkisi denilen hadiseyi, kelebek etkisi denilen filmden çok daha iyi anlatan çok sevdiğim en azından yaşıtlarımın çocukluğunu daha renkli bir hale getirmiş, hayal gücümüzü arttırmış keyifli film. birinci ve ikinci bölümün iç içe geçmesi ayrı bi hoştur..
(bkz: robert zemeckis)
hatalı bi kurgunun üstüne oturtulmuş bir hikayeye sahip filmdir aslında. şöyle ki marty arabaya atlayıp 20 yıl sonrasına gittiğinde kendi yaşlı halini görebiliyor. peki o, arabaya binip gittiğinde geride kim kalıyorki yaşayıp marti’nin yaşlı haline dönüşsün?
edit: şimdi bu marti kendi bedenini kaldırıp zaman makinesi muhteviyatındaki arabaya koyuyor ve geleceğe taşıyor. dikkat edersek; misal 2000 yılında bedenini arabaya koyup 2025 yılına postaladığında, 2000 yılında marti diye bi varlık kalmıyor. arabayla beraber 2025’e gitmiş oluyo. peki geride marti kalmadığına göre 20 yaşındaki martiyi 2000 yılından itibaren yaşlandıran, 2025 yılına kadar yaşatan beden hangi beden?
gelecekte karşılaşmaları için geleceğe postalanma anında 1 marti üreyip 2 marti olmalıydı ki biri geleceğe gitsin, biri de geçmişte kalıp 2025’e kadar yaşlansın. filmin mantığı açısından bakarsak; marti ne zaman iki kişi olabilir mesela? arabaya bindiğinde mi? yoksa araba tam geleceğe ışınlandığında mı? geleceğe gittiği ana iyice dikkatle bakıyoruz, fakat marti geleceğe giderken geride tozdan-yelden başka hiç bir şey kalmadığını görebiliyoruz. filmin temelini ve senaryosunu sarsan bu hata, filmi tamamen uyduruk ve hiç bi şekilde açıklanmayacak yanlış kurgu dahilinde gösteriyor.
edit: şimdi bu marti kendi bedenini kaldırıp zaman makinesi muhteviyatındaki arabaya koyuyor ve geleceğe taşıyor. dikkat edersek; misal 2000 yılında bedenini arabaya koyup 2025 yılına postaladığında, 2000 yılında marti diye bi varlık kalmıyor. arabayla beraber 2025’e gitmiş oluyo. peki geride marti kalmadığına göre 20 yaşındaki martiyi 2000 yılından itibaren yaşlandıran, 2025 yılına kadar yaşatan beden hangi beden?
gelecekte karşılaşmaları için geleceğe postalanma anında 1 marti üreyip 2 marti olmalıydı ki biri geleceğe gitsin, biri de geçmişte kalıp 2025’e kadar yaşlansın. filmin mantığı açısından bakarsak; marti ne zaman iki kişi olabilir mesela? arabaya bindiğinde mi? yoksa araba tam geleceğe ışınlandığında mı? geleceğe gittiği ana iyice dikkatle bakıyoruz, fakat marti geleceğe giderken geride tozdan-yelden başka hiç bir şey kalmadığını görebiliyoruz. filmin temelini ve senaryosunu sarsan bu hata, filmi tamamen uyduruk ve hiç bi şekilde açıklanmayacak yanlış kurgu dahilinde gösteriyor.
zamanının ötesinde bir yapımdı, 3 filmde birbirinden güzel ve birbirine son derece akıllıca karıştırılmıştı. hepsini izlemek ayrı bir keyif olmasının yanında michael j foxun oyunculuğuna da hayran olmamak elde değil.
kimse bana tavuk diyemez.
serinin dorduncu filmi icin michael j fox yapim sirketleriyle goru$tugunu aciklami$.ama doktor emmet brown dan ba$kasini da oynamam demi$.sebebi de pek bir ya$liymi$ aksiyon sahneleri icin.bence bir kere doktor rolunu o adamdan baskasi oynayamaz.sen git yine martyi oyna.teknoloji geli$ti artik.iki animasyon yapiverirler aksiyon sahnelerinde.
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?