toplum hayati bircok alanda degisik inanma, adet, tore, toren, ayin, kalip davranis vb. tarafindan kusatilmistir. gelenek gorenek ve inanclarin daha etkili oldugu ozellikle kucuk yerlesim birimlerinde, gecis donemlerinden olan olum de toplumsal yardimlasma ve dayanismanin yogun oldugu alanlardan biridir. kisinin beden olarak yok olurken ruh olarak yasamaya devam etmesi seklinde degerlendirilen olum, cogu zaman korkulan bir surec olarak karsimiza cikar. bu korkunun yarattigi bilincalti baskiyla da alisilmisin disindaki bazi davranislar, meteorolojik olaylar (yildiz kaymasi, gok gurlemesi, poyraz vb.), hayvanlarin hareket ve sesleri (kopek ulumasi, baykus otmesi, horozun vakitsiz otmesi vb.), ruyada gorulenler (tabut, gelinlik, dugun-dernek, deve, ev yikilmasi, dis dusmesi, sogan, biber vb.), arac –gereclerle (ayakkabinin ters donmesi, makasin agzinin acik kalmasi, evin tavaninin gicirdamasi vb.) ve cenazeyle ilgili (boynunun egri olmasi, etinin civik olmasi vb.) kimi durumlar, hastayla ilgili psikolojik ve fizyolojik degisiklikler (renginin sararmasi, yiyip icmesinin kesilmesi ya da artmasi, bakislarini bir noktada sabitlemesi vb.) olumun on belirtisi sayilmistir. olume yol acacagi dusunulen olaylar karsisinda da kacinma yoluna gidilir. bunlar arasinda vakitsiz oten horozun kesilmesi; kotuye yorulan ruya goruldugunde hayir olsun diye evde hazirlanan ya da hazir alinan yiyeceklerden fakirlere verilmesi, ruyanin akan suya anlatilmasi; cenaze goturulurken hamile kadinlarin ve kucuk cocuklarin uyuyorlarsa kaldirilmasi; cenaze olan evde su kaplarinin bosaltilmasi, cenazenin goturulmesiyle birlikte evin supurulmesi; yikama suyunun kaynatildigi kazanin ters cevrilmesi vb. uygulamalar yer alir.
olum sirasinda kisinin rahat can vermesi saglanmaya calisilir. bunu icin olecegi anlasilan kisinin basinin altindaki yastik alinir, agzina su verilir, yaninda yuksek sesle aglanmaz, uzaktaki yakinlari cagrilir. gelememislerse uzerine onlara ait esyalardan ya da fotograflardan konur, din gorevlisi cagrilir ya da bilenler kuran-i kerim okur.
olumun gerceklesmesiyle birlikte cenaze/mevta genellikle oldugu yerden, rahat dosegi adlandirilan ve yere hazirlanan yataga alinir. cenesi ve ayaklari (iki basparmagindan) baglanir. eger gece olmusse ve uzaktan gelecek bir yakini varsa bekletilir. bekletme suresi genellikle 14-15 saati (aksam olmusse ertesi gun ogleye kadar, sabah olmusse ikindiye kadardir) gecmez. cenaze bekletilirken uzerine sismemesi icin bir demir parcasi konur. cenaze bekletilirken yalniz birakilmaz. olum haberi iletisim araclarindan yararlanarak camiden okunan sela vasitasiyla cevreye duyurulur. bundan sonraki surecte cenazenin obur dunyaya yolculugunu kolaylastiracagi dusunulen islemlere girisilir. bu uygulamalar ayni zamanda olumun getirebilecegi kotu etkilerden geride kalanlari korumaya yoneliktir.
olenin ote dunyaya gonderilisine iliskin ilk hazirliklar cenazenin belli kurallar dahilinde yikanmasi ve kefenlenmesiyle baslar. kadin cenazeyi kadinlar, erkek cenazeyi erkekler yikar. yikayicilar bu isin kurallarini bilen ve tecrubeli olan kisilerdir. yikama koylerde evlerin icinde ya da bahcesinde tenesir tahtasinin uzerinde yapilir ve yikamanin yapildigi yere fazla kisi alinmaz. yikama islemi bitince bazi yorelerde yakinlari, cenazenin uzerine bir tas su dokerek helallesirler. yikama buyuk kentlerde mezarlik gasilhanelerinde yapilir. kefen olarak kullanilan bezin rengi beyazdir. kadin kefeni erkek kefenine gore daha fazla parcadan olusur. kadin cenaze kefenlenirken genellikle kefenin icine kina (yikama oncesinde bekletilirken de eline kina yakilabilir), corekotu, gulsuyu, zemzem vb. dokulur. cenaze bekletilirken ya da kefenlerken kotu koku olmasin gerekcesiyle tutsu yapilabilmektedir. kefenlenen cenaze tabut ya da sal icine konarak cenaze namazinin kilinacagi yere goturulur. cenaze namazi mezarlikta ya da camide kilinir. cenaze namazina genellikle kadinlar katilamaz.
cenaze namazinin ardindan tabut, gomulecegi mezara goturulur. mezar, tabut getirilmeden once hazirlanir. genellikle kadin mezari erkek mezarina gore daha derin kazilir. bir cok uygarliga mekanlik eden anadolu’da arkeolojik kazilar sonucu degisik gomme sekillerine rastlanilmistir. kup icinde, sanduka icinde, lahit icinde ust uste katlardan olusan bolmeler icine yatirilmis halde, hoyuk ve tumulus icinde, mumyalanmis olarak vb. gunumuzde ise yaygin olani; mezarin duz bir sekilde kazilmasi ya da icine ayri bir oygu (leht, sapitma vb.) acilarak cenazenin oraya yatirilmasi seklindedir. oygu, agac parcalariyla, kerpicle, tuglayla ya da briketle orulur sonrasinda uzerine toprak atilir. cenaze mezara genellikle tabutsuz konur. gomulme isleminin tamamlanmasiyla birlikte din gorevlisi ya da bilen bir kisi tarafindan cenazeye obur dunyada yardimci olacagi inanciyla telkin verilir. mezarin uzerinin yapilmasi icin topragin cokmesi beklenir. bu sure genellikle bir yil sonrasidir. mezarlarin bas ve ayakucunda ya da sadece basucunda mezartasi bulunur. mezarlar ahsap, tas, beton ya da son zamanlarda mermerden yapilabilmektedir. mezarlar genellikle –koylerde olsun daha buyuk yerlesim birimlerinde olsun- ortak kullanilan mezarliklarda bulunmakla beraber aile arazisi icine yapilmis olanlari da vardir. bazi kentlerin genis mezarliklarinda aile mezarlari olusturulmustur. mezar uzerine genellikle su bolmesi ya da kabi konur, cicek dikilir. basina cesitli agaclar (cam, sogut, dut, selvi, kavak vb.) dikilir. mezartasina suslemeler yapilir, olen kisinin adi-soyadi, dogum-olum tarihi bazen de edebi niteligi olan sozler yazilir. mezartaslari yapildigi cagi yansitmasiyla da birer tarihi belge ozelligindedir. mezarin uzerine basilmaz ve hayvanlarin mezarliga girmemesine dikkat edilir. buyuk kentlerde cenaze islerini alan –olum ilaninin verilmesinden defin isleminin yapilmasina kadar- ticari kuruluslar da vardir.
cenazenin gomulmesinin ardindan cenaze evindekileri teselli etmek amaciyla mezarda ya da eve gelmek suretiyle bas sagligi dilenir. bas sagligi icin cenaze evine gelip gitmeler bir sure devam eder. bu arada cenaze cikan evde (koylerde) genellikle ilk 2-3 gun yemek pisirilmez; yemekleri komsular getirir. olunun ardindan ucu, yedisi, kirki, elliikisi, yili seklinde dinsel torenle ve yemekle anildigi gunler duzenlenir. bu gunlerde cenazenin kimi degisimler yasadigina inanilir ki bunlardan en yaygin olani kirkinda ya da elliikisinde cenazenin etinin kemiginden ayrildigi, dolayisiyla o gun yapilanlarin olunun acisini azaltacagina iliskindir. diger yandan olen kisi memnun edilerek ondan yakinlarina gelebilecek bir zarar da onlenmis olur. ozel gunlerde (olunun ucu, yedisi, kirki, bayramlar, persembe gunleri vb.) pisirilen ve dagitilan helvanin ya da diger yiyeceklerin kokusunun oluye gittigine inanilir.
olen kisinin ote dunyada rahat etmesini saglamaya yonelik uygulamalardan bir digeri de borclarini gidermek amaciyla yapilan devir, iskat, kefaret, dardan indirme vb.dir.. soz konusu uygulama farkli isimlerle ifade edilse de ayni islevi yerine getirmektedir.
olen kisinin esyalarindan (elbise, ayakkabi vb.) bazilari hatira olsun diye evde saklanirken pek cogu da fakir olanlara dagitilir; alan olmazsa ve ise yaramayacak durumdaysa da yakilir.
cenaze olan yerde o gun dugun varsa davul-zurna calinmaz. daha sonraki gunlerde de cenaze evinden izin alinir. soz konusu durum kentlerde yasayanlar icin degil koyler gibi yuz yuze iliskilerin daha yogun oldugu kucuk yerlesim birimleri icin gecerlidir. yakinlik duydugumuz ya da tanidigimiz birinin kaybiyla duyulan aci ve uzuntu toplumsal kaliplar icerisinde yasanir ve bu surecin adi da yastir. cenaze evindekiler ve cenazenin yakinlari bir sure (40 gunden 1-2 yila kadar) eglenceli ortamlarda bulunmazlar, yeni elbise giymezler. kimi yorelerde erkekler 1-2 hafta tiras olmaz. cenaze icin agitlar yakilir. yas suresi olen kisi genc ise daha uzun surer.
olen kisinin ruhunun her yerde gezdigine ve kimi zamanlarda evine ziyarete geldigine, kendisi icin bir sey yapiliyorsa memnun ayrildigina, yapilmiyorsa uzgun ayrildigina inanilir. mezar ziyaretleri daha cok bayramlar ve arife gunlerinde yapilmaktadir. bu ziyaretlerde mezar basinda dualar okunmakta; mum, tutsu yakilabilmekte, para, seker, lokum, evde hazirlanmis yiyecekler dagitilabilmektedir.
hizli degisimlerin ve teknolojik alanda onemli gelismelerin yasandigi dunyamizda su da bir gercektir ki; insanoglu icin olum kacinilmaz bir sondur. iste toplumu kusatan soz konusu inanclar ve uygulamalar da kacinilmaz olan bu sonun daha kabul edilebilir olmasini saglamak seklinde bir islevi yerine getirmektedir.
kaynak:http://www.kulturturizm.gov.tr
anadoluda olumle ilgili adetler ve inanislar
mezar taslari, gerek yapisal ozellikleri, gerekse uzerindeki yazilari ile turkun zengin ic dunyasini, ince begenisini, yuce dusuncesini gosteren en guzel orneklerdendir. o mezar taslari ki, yerine gore bir tarih, yerine gore bir agit, cok kere de olenin dilinden duyulan aci ve elemli bir yankidir. bicimlerinden, yazilarindan, kisilikler ile kimlikler anlasilir. kabristanlar birer muze, mezar taslari da buralarda yatanlarin aniti, varliklarinin kanitidir.
yaslilarin taslarinda kisilikler, genclerinkinde dunyaya doymamisligin ozlemi vardir. kimisi ecelinden, kimisi umulmadik bir olaydan gocup gitmistir. iyilikler, guzellikler tum aciligi, ciplakligi ile o taslarda sergilenmistir. okuyanda kimi gozyasi, kimi de derin bir dusunce gorulur. bu dusunce karsisinda gercek felsefe o tasin basinda yapilir.
gelenekler, gorenekler, toplumun sosyal yapisi da yer alir o taslarda. dilekler, istekler vardir onlarda. dunyanin hicligi da anlasilir o taslarda. calismanin, basarinin gizi vardir uzerindeki satirlarda. eski turklerde "balbal" denirmis bu taslara. balballar, kahramanligini gosterirmis eski turklerin. bugunkuler ise ayni ulusun yasam felsefesini, duygu ve dusuncesini, evrene bakis acisini, inancini, dunya gorusunu koyuyor ortaya.
ayni zamanda dil urunlerinin guzel ornekleridir mezar taslari. dilciye, tarihciye, folklorcuya, felsefeciye, edebiyatciya zengin bir hazinedir, hazine gibi sunulmus buyuk bir armagandir. kisaca soylemek gerekirse mezar taslari; tarih yapraklaridir, gecmisten gelen edebiyat sayfalaridir. tarihin unutulmus sayfalari bile vardir orada.
yazik ki, mezar taslari da zamana dayanamiyor, zamanla yapilan savasta egemenligini yitiriyor, dogadan silinip gidiyor. cagdas uygarlik yarisi da dunku mezarlari bile eski sayip ortadan kaldiriyor.
biz insanlar ise ilgisiz, vefasiz varliklariz. yarinki gelecegimizin mezar taslarinin basina gelenler olacagini nedense anlamiyoruz, anlamak istemiyoruz. hergun biraz daha onlardan uzaklasiyoruz, gecmisimizden kopuyoruz.
mezar tasi yazilarindan ornekler:
ilim ve maarif ve hem
vatanperver idi.
nesline matuf idi.
bu hizmeti birakup
ahfadina irtihal dari baka eyledi.
rahat olsun cihan icre
ruhu pak ebedi.
akuva muftisi
el hacci hafiz sakir burcu
bey ruhuna fatiha.
82 senelik muallim
dogumu 1854-akuvada, olumu
inegolde 14 temmuz 1926
ey birader!
dikkat et su mezarimin tasina,
akilli isen gafil olma
aklini al basina.
sallanip gezer idim,
bak ne geldi basima.
akibet turap olup
tas dikildi basima
rizeli bayram
ruhuna fatiha
04.04.1935
bakip gecme
ey muhammed ummeti!
olunun diriden
bir fatihadir minneti.
necdet celebi
1937-1982
kurtulus savasi gazisi
hamdi ozsan
1899-1981
ziyaretci!
burada emekli yarbay
galip aksoy medfundur
ruhuna fatiha
1908-1954
bir kamyon yakti canimi,
devrilip akitti kanimi.
hasret birakti
annem ile babami.
okuyunuz tasimda,
soldum 16 yasimda.
beni rahmetle anin,
aglayin basimda.
ekrem oglu kenan akman
1960-1976
yaslilarin taslarinda kisilikler, genclerinkinde dunyaya doymamisligin ozlemi vardir. kimisi ecelinden, kimisi umulmadik bir olaydan gocup gitmistir. iyilikler, guzellikler tum aciligi, ciplakligi ile o taslarda sergilenmistir. okuyanda kimi gozyasi, kimi de derin bir dusunce gorulur. bu dusunce karsisinda gercek felsefe o tasin basinda yapilir.
gelenekler, gorenekler, toplumun sosyal yapisi da yer alir o taslarda. dilekler, istekler vardir onlarda. dunyanin hicligi da anlasilir o taslarda. calismanin, basarinin gizi vardir uzerindeki satirlarda. eski turklerde "balbal" denirmis bu taslara. balballar, kahramanligini gosterirmis eski turklerin. bugunkuler ise ayni ulusun yasam felsefesini, duygu ve dusuncesini, evrene bakis acisini, inancini, dunya gorusunu koyuyor ortaya.
ayni zamanda dil urunlerinin guzel ornekleridir mezar taslari. dilciye, tarihciye, folklorcuya, felsefeciye, edebiyatciya zengin bir hazinedir, hazine gibi sunulmus buyuk bir armagandir. kisaca soylemek gerekirse mezar taslari; tarih yapraklaridir, gecmisten gelen edebiyat sayfalaridir. tarihin unutulmus sayfalari bile vardir orada.
yazik ki, mezar taslari da zamana dayanamiyor, zamanla yapilan savasta egemenligini yitiriyor, dogadan silinip gidiyor. cagdas uygarlik yarisi da dunku mezarlari bile eski sayip ortadan kaldiriyor.
biz insanlar ise ilgisiz, vefasiz varliklariz. yarinki gelecegimizin mezar taslarinin basina gelenler olacagini nedense anlamiyoruz, anlamak istemiyoruz. hergun biraz daha onlardan uzaklasiyoruz, gecmisimizden kopuyoruz.
mezar tasi yazilarindan ornekler:
ilim ve maarif ve hem
vatanperver idi.
nesline matuf idi.
bu hizmeti birakup
ahfadina irtihal dari baka eyledi.
rahat olsun cihan icre
ruhu pak ebedi.
akuva muftisi
el hacci hafiz sakir burcu
bey ruhuna fatiha.
82 senelik muallim
dogumu 1854-akuvada, olumu
inegolde 14 temmuz 1926
ey birader!
dikkat et su mezarimin tasina,
akilli isen gafil olma
aklini al basina.
sallanip gezer idim,
bak ne geldi basima.
akibet turap olup
tas dikildi basima
rizeli bayram
ruhuna fatiha
04.04.1935
bakip gecme
ey muhammed ummeti!
olunun diriden
bir fatihadir minneti.
necdet celebi
1937-1982
kurtulus savasi gazisi
hamdi ozsan
1899-1981
ziyaretci!
burada emekli yarbay
galip aksoy medfundur
ruhuna fatiha
1908-1954
bir kamyon yakti canimi,
devrilip akitti kanimi.
hasret birakti
annem ile babami.
okuyunuz tasimda,
soldum 16 yasimda.
beni rahmetle anin,
aglayin basimda.
ekrem oglu kenan akman
1960-1976
neden bekliyorsun?
bu sözlük, duygu ve düşüncelerini özgürce paylaştığın bir platform, hislerini tercüme eden özgür bilgi kaynağıdır.
katkıda bulunmak istemez misin?